“Günümüzde sadece az sayıda insan, yakın ilişkilerin neden olduğu şiddetli acıdan kaçabilmiştir. Bu acılar çok çeşitlidir: Prens/prenses bulma yolunda öpülen çok sayıda kurbağa; internet üzerinden, işe yaramayan çok sayıda arayış, barlardan, partilerden ya da tanışma randevularından yalnız dönmek gibi. Acı, bir ilişki kurulduğunda da yok olmaz, çünkü kişi ilişki yaşarken de can sıkıntısı, kaygı ya da öfke hissedebilir; acı verici tartışmalar ve çatışmalar yaşayabilir ya da sonunda kafa karışıklığı, kişinin kendisiyle ilgili şüpheleri ve ayrılıklar ya da boşanmalar nedeniyle depresyon söz konusu olabilir.
Bunlar, aşk arayan çok az sayıda kadın ve erkeğin kaçabildiği acı verici zor deneyimlerden sadece bazılarıdır: Eğer sosyologlar aşkı arayan kadın ve erkeğin seslerini duyabilselerdi, uzun süreli ve yüksek sesli inleme ve sızlanma ayinleri işitirlerdi.”
Çağımızın önemli düşünürlerinden Eva Illouz, işte bu inlemeleri ve sızlanmaları, bilimsel ama kolay anlaşılır bir dile tercüme ediyor. Aşkın veya ona dair kavramların değişken anlamlarını incelerken sadece edebiyattan değil, çöpçatan siteleri ve ikili görüşmeler gibi güncel kaynaklardan da yararlanıyor: İnternet, mesafelere ve hayal gücüne neler yapar; günümüz ilişkilerinde bağlanma, onaylanma, evlilik, birliktelik ve cinsellik hangi anlamlara gelir, kadınların ve erkeklerin rolleri nelerdir, romantik seçimlerin yeni mimarileri nasıldır, toplumsal değişimler tüm bunlarla ne ölçüde ilgilidir, bazen aşkı takip eden duygu niye acıdır ve aşk neden acıtır?
“Artık hiçkimse, bu kitaba atıf yapmadan aşkı konuşamayacak.”
Die Zeit
“Aşkın ve evliliğin değişen biçimleri hakkındaki araştırmalarda bir milat…”
Axel Honneth
“Illouz, pekâlâ yirmi birinci yüzyılın sıradaki büyük entelektüeli olabilir.”
Guernica
“Günümüzde sadece az sayıda insan, yakın ilişkilerin neden olduğu şiddetli acıdan kaçabilmiştir. Bu acılar çok çeşitlidir: Prens/prenses bulma yolunda öpülen çok sayıda kurbağa; internet üzerinden, işe yaramayan çok sayıda arayış, barlardan, partilerden ya da tanışma randevularından yalnız dönmek gibi. Acı, bir ilişki kurulduğunda da yok olmaz, çünkü kişi ilişki yaşarken de can sıkıntısı, kaygı ya da öfke hissedebilir; acı verici tartışmalar ve çatışmalar yaşayabilir ya da sonunda kafa karışıklığı, kişinin kendisiyle ilgili şüpheleri ve ayrılıklar ya da boşanmalar nedeniyle depresyon söz konusu olabilir.
Bunlar, aşk arayan çok az sayıda kadın ve erkeğin kaçabildiği acı verici zor deneyimlerden sadece bazılarıdır: Eğer sosyologlar aşkı arayan kadın ve erkeğin seslerini duyabilselerdi, uzun süreli ve yüksek sesli inleme ve sızlanma ayinleri işitirlerdi.”
Çağımızın önemli düşünürlerinden Eva Illouz, işte bu inlemeleri ve sızlanmaları, bilimsel ama kolay anlaşılır bir dile tercüme ediyor. Aşkın veya ona dair kavramların değişken anlamlarını incelerken sadece edebiyattan değil, çöpçatan siteleri ve ikili görüşmeler gibi güncel kaynaklardan da yararlanıyor: İnternet, mesafelere ve hayal gücüne neler yapar; günümüz ilişkilerinde bağlanma, onaylanma, evlilik, birliktelik ve cinsellik hangi anlamlara gelir, kadınların ve erkeklerin rolleri nelerdir, romantik seçimlerin yeni mimarileri nasıldır, toplumsal değişimler tüm bunlarla ne ölçüde ilgilidir, bazen aşkı takip eden duygu ni... tümünü göster
Kafa açan bir kitap, zannettiğimden -başlığına, kapağına bakıldığında- daha ağır bir kitap çıktığını söyleyebilirim fakat sonuçta sosyolojik bir kitap olduğu göz önüne alındığında ağır denemez, aksine kendine has bir sürükleyiciliği var. Yazar büyük bir işe girişmiş ve alnının akıyla altından kalkmış, saygı duyulası. Aşk, ilişkiler, kadın ve erkek gibi olguları modern ve modern öncesi zamanlardaki halleriyle karşılaştırmalı olarak analiz etmiş, bolca saha kaynağı koymuş, kendi fikirlerini bilimsel sorgulama düzeyinde tutmuş ve bu da elimizdeki çalışmanın ciddi ve değerli olduğunu hissettiriyor. Çevirmenin de ellerine sağlık bu arada.
Karton Cilt, 400 sayfa
Jaguar tarafından yayınlandı