Bir sanat enstitüsü ile bir sanat galerisini yönetmekte olan Jones ailesi sanat alanında çok saygın bir üne sahip olduğu halde, aile içindeki iletişimsizlik her birini donuk ve yalnız kişiler haline getirmiştir. Bir konferans ertesi, buz gibi bir havada, kardeşiyle birlikte yaşadığı Mainedeki evine dönen Dr. Miranda Jones, içeri girmek üzereyken saldırıya uğrar. Yüzünü göremediği saldırgan, genç kızın boğazına bıçak dayayarak çantasını kapar, arabasının lastiklerini kestikten sonra kaçar. Bunu adi bir hırsızlık kabul eden Miranda yaşadığı dehşeti unutmaya çalışır. Ailenin bir kısmı Mainede bir kısmı Floransada yaşamaktadır. Uğradığı saldırıdan sonra annesi, konunun uzmanı olan Mirandayı, Rönesans Döneminde yapılmış olduğu tahmin edilen Kara Leydi isimli bronz heykeli bilimsel olarak tanımlamak üzere Floransaya çağırır. Genç kız bronzu inceler ve bunun gerçek bir Rönesans parçası olduğunu ilan eder. Ancak birkaç gün içinde yapılan ikinci bir inceleme heykelin sahte olduğunu gösterir. Bir uzman olarak hem kendi saygınlığını hem de sahip oldukları kurumun saygınlığını tehlikeye atmakla suçlanan Miranda, korkunç bir kaosun içine düşer. Hata yapmadığından emindir, ama derdini kimseye anlatamaz. Annesi söylediklerini dinlemek bile istemez; babası ise her zamanki gibi sadece enstitüyü düşünmektedir. Kardeşi Andrewnun kendi sorunları vardır. Ona inanıp güvenen tek kişi, sanat eserleri hırsızı Ryan Boldari olur. İtalyan-İrlandalı kanı taşıyan Boldari; Mirandaya inanmakla kalmaz, onu içinde saklandığı kabuktan çıkarmayı, aşk ve tutkuyla tanıştırmayı da başarır. İki sevgili gerçeyi aydınlatmaya çabalarken, cinayetler işlenmeye başlar. Artık ikisinin hayatı da ciddi bir şekilde tehlike altındadır.
Bir sanat enstitüsü ile bir sanat galerisini yönetmekte olan Jones ailesi sanat alanında çok saygın bir üne sahip olduğu halde, aile içindeki iletişimsizlik her birini donuk ve yalnız kişiler haline getirmiştir. Bir konferans ertesi, buz gibi bir havada, kardeşiyle birlikte yaşadığı Mainedeki evine dönen Dr. Miranda Jones, içeri girmek üzereyken saldırıya uğrar. Yüzünü göremediği saldırgan, genç kızın boğazına bıçak dayayarak çantasını kapar, arabasının lastiklerini kestikten sonra kaçar. Bunu adi bir hırsızlık kabul eden Miranda yaşadığı dehşeti unutmaya çalışır. Ailenin bir kısmı Mainede bir kısmı Floransada yaşamaktadır. Uğradığı saldırıdan sonra annesi, konunun uzmanı olan Mirandayı, Rönesans Döneminde yapılmış olduğu tahmin edilen Kara Leydi isimli bronz heykeli bilimsel olarak tanımlamak üzere Floransaya çağırır. Genç kız bronzu inceler ve bunun gerçek bir Rönesans parçası olduğunu ilan eder. Ancak birkaç gün içinde yapılan ikinci bir inceleme heykelin sahte olduğunu gösterir. Bir uzman olarak hem kendi saygınlığını hem de sahip oldukları kurumun saygınlığını tehlikeye atmakla suçlanan Miranda, korkunç bir kaosun içine düşer. Hata yapmadığından emindir, ama derdini kimseye anlatamaz. Annesi söylediklerini dinlemek bile istemez; babası ise her zamanki gibi sadece enstitüyü düşünmektedir. Kardeşi Andrewnun kendi sorunları vardır. Ona inanıp güvenen tek kişi, sanat eserleri hırsızı Ryan Boldari olur. İtalyan-İrlandalı kanı taşıyan Boldari; Mirandaya inanmakla kalmaz, onu i... tümünü göster
Muhteşem..Aşk,Macera,Polisiye harmanlı bir film seyretmiş kadar içerisine alıverdi beni..Başlarda biraz durağan gibi gelse de ki karizmatik Ryan Boldari ve ailesi işin içine girince akıp gitti kitap..Çeviri basım harika idi..O ne anlatım gücü..Nora Roberts'in kadın kahramanlarını biraz problemli bulsam da çok beğendim..
Romandaki kadın kahramanımız Dr.Miranda Jones sanat alanında bir uzman bu aileden geliyor.Babası bir arkeleog annesi sanat tarihi uzmanı..Ağabeyi Andrew ile bir sanat enstitüsünü yönetiyor..İkili ilişkilerde başarısız..Takdir edilmemiş..Hikayeyi okurken bu kızcağız nasılda bir ruh hastası olmadığına çok şaşırdım..Çünkü etrafı görülmeyen buzlarla ile örülü..Tek sıcak şey ağabeyi Andrew ile olan ilişkileri..Birbirlerine .çok düşkünler..Ama Andrew'da eşinden yeni boşanmış..Alkol problemi var kendi sorunları ile savaş halinde..
Andrew'in Eski sevgilisi Annie ile dost anlamında görüşüyor oda alkolik eşinden yeni boşanmış.İlk deneyimleri birbirleri ile olmuş..Ama sonra Annie hamile kalımış bunu Andrew'e söyledikten sonra bebeğini düşürmüş..İlişkileri bitmiş dostluk kalmış..İkisi de başka şeyi kurcalamamış ve yarım kalmış...
Miranda Jones'a Maine'deki ev büyük annesinden kalmıştır..Ne annesi ne babası yaklaşık 25 yıldır bir arada yaşamamaktadır..İki tarafta kendi hayatını yaşamakta..Bir anlamda cilalı Jones soyadı ve itibar için bir araya gelinen dışarıdan mükemmel içeriden hiç bir şeyi olamayan bir aileye sahip..Her şey kopuk kopuk yapay..Bu aileyi hiç sevemedim..sevilecek gibi değil ki..
Bu genç kadın annesi Elizabeth tarafından aniden Floransa'ya bir dizi test yapması için çağrılır..Bu eser bir heykeldir..Kara Leydi ismindeki heykel efsane Ronesans zamanı sanatçısı Mchel Angelo tarafından yapıldığından şüphelenilmektedir..Ama gidişini evin önünde uğradığı saldırı yüzünden geciktirmek zorunda kalsada oraya gidip testleri yapar..Orjinal olduğunu söyler..Fakat daha sonra çok trajik şekilde görevinden alınıp Maine'e annesi Elizabeth tarafından geri gönderilir..Çünkü bu heykel orjinal değil sahtedir..Araştırmayı tamamlanması beklenmez bile..Bu olay ile mesleğindeki itibar ve saygınlık tehlikeye girer..Başında olduğu kurumun adını tehlikeye atmak ile suçlanarak korkunç bir kaosun içinde bulur kendini..
Vee gelelim kazrizmatik Erkek kahramanımıza Ryan Boldarı yarı İtalyan yarı İrlandalı ..Kalabalık ve sevgi dolu bir aileden geliyor..Bu günlere gelmek için epeyce bir hayatın feleğinden geçmiş..Boldari Sanat Galerisi sahibi..Ama bu görünüşte..Ryan Boldari’nin bir sürü sanat galerisi var ama esas uzmanlık alanı biraz sıra dışı; tam bir profesyonel hırsız… Miranda'nın karşısına sanat galerisi kimliği ile çıkıyor..Amacı başka..Emekli olacak son bir büyük iş yapmak..Bunu da onların sanat galerisinden çalmayı planladığı bir bronz heykel ile yapmayı planlıyor..Miranda'dan ne kadar etkilenirse etkilensin işinden planlarından şaşmayacak kadar profesyonel..Andrew'in güvenlikteki zaaf açıklarından faydalanarak o heykeli çalıyor..Fakat çok kötü bir şey oluyor..Heykel sahte çıkıyor..O da hesap sormak için Miranda'nın karşısına sıradışı şekilde çıkarak yapıyor bunu..
Sonunda bu olayları birlikte araştırmaya karar veriyorlar...Kendilerini bir anda cinayet ve olaylar zincirinin içinde buluyorlar..Kara Leydi'nin sahte çıkma olayı yüzünden zorunlu izin olamn Miranda ile yolları Floransa'ya kadar düşüyor..Bu cinayeti kimin kimlerin yaptığını bulmak zorundalar..Miranda İtibarı Ryan ise son işinde yarım kalan emeklilik işi için...Fakat aralarında oluşan müthiş çekim onları bir ilişkiye yönlendirir..Miranda şimdiye kadar ikili ilişkilerde başarısız olmuş uzun süreli bir ilişkiye girememiş bir genç kadın..O buna Jones laneti diyor..Ryan içinde durum farklı değildir...Aralarındaki çekime ne kadar karşı koyamazsa da zamanı geldiğinde çekip gidecek gücü bulmak ona gittikçe zor gelmeye başlamıştır...İkiside birbirlerine bağlanırken olası ayrılık zamanı için daha çok endişelenseler de onları bu durumdan uzak tutan mevcut katilin acımasızlığı ve kimliğini bulmanın aciliyetidir..
Kurgu bakımından oldukça güçlü bir hikaye idi..Çok heyecanla okudum..Katilin kimliğini son sayfalara kadar acaba bumu diyerek okudum..Tavsiye ederim..Polisiye,gerilim ve aşk ile harmanlanmış bu kitabı okuyun...
İlk Nora Roberts kitabım ve bu bittikten sonra 4 kitabını arka arkaya okumuştum. o kadar sürükleyici bir kitaptı.
Kitap akıcı ve güzeldi.Herşey tadındaydı bence.
Tekrar okuyabileceklerimin arasında.
Harika , öncelikle yazarın anlatımına hayran oldum . Mirandanın AŞK SIĞINAĞI Büyükannesin 'den ona kalan büyük ev . Okurken oradaymışım gibi hisettim, Jones burnunda Büyük ev bir tarafı çam ağaçları diğer tarafı sarp kayalık ve deniz ile çevrili ,yakınında olan Deniz feneri manzarası harika... !
Gerçekten öyle bir yer var mı dünyada :)
iste bir nora roberts daha bitti cok guzeldi cok seviyorum nora robertsin kitaplariniii
Sadece son 100 sayfasını okurken keyif aldım.
Bronzlar filan konunusu saçma geldi bana tavsiye etmem.
Hırsızlara olan sempatimi çoğaltan bir kitap. Her ne kadar adını hatırlıyamasam da adamın ailesine hayran olmuştum. Hırsız abi polis kız kardeş... fevkalade.
Nore Roberts denildiğinde aklıma gelen ilk romanıdır.Tek kelimeyle Mükemmel.Ryan Boldari’nin bir sürü sanat galerisi var ama esas uzmanlık alanı biraz sıra dışı;profosyenel hırsızlık.Miranda ise kardeşi Andrew ile beraber bir sanat enstitüsünü yönetiyor ve aynı zamanda tarihi eserlerin analizini yapıyor. Gerçek sanılan sanat eserlerinin sahte çıkması ile birlikte Ryan ve Miranda kendilerini orjinal eserlerin izini sürerken ve ortada intikam hırsından gözü dönmüş bir katilin sonraki hamlesini beklerken buluyorlar.Katili son sayfaya kadar bulamıyorsunuz çünkü aslında herkes katil gibi görünüyor..Bu arada alkolikliğin sınırından Andrew’ u çekip çıkaran ve ortak bir geçmişleride olan Andrew ve Annie cephesindeki gelişmeleride merakla bekliyorsunuz.
512 sayfa