Modern dünyanın seküler düzeninde yaşayan insanlar dinlerle olan bağlarını ya tamamen koparmış ya da en aza indirgemişlerdir. Oysa dinlerin eğitimden sanata kibarlıktan dayanışma duygusuna uzanan çok farklı alanda geliştirdikleri yaklaşımlar, derinlikleri, güzellikleri ve özellikle de insanının duygusal dünyasının gereksinimlerini karşılamaları açısından incelenmeye değerdir.
Alain de Botton, son derece ilginç bir tez ileri sürüyor: Seküler dünyanın dinlerden öğreneceği ve kendi anlayışı içinde yeniden yorumlayarak üreteceği çok farklı düzenlemeler vardır ve bu düzenlemeler sayesinde endişeli ve yalnız modern insan kendisini iyi, mutlu ve yeterli hissetmeyi başarabilir. Dinleri yepyeni bir bakış açısıyla görmek ve insanların mutluluğu için seküler dünyada onlara yer açmak hayatlarımızı derinden değiştirebilir.
Dinlere ve modern hayata şaşırtıcı, yenilikçi, sarsıcı, düşündürücü bir bakış….
Modern dünyanın seküler düzeninde yaşayan insanlar dinlerle olan bağlarını ya tamamen koparmış ya da en aza indirgemişlerdir. Oysa dinlerin eğitimden sanata kibarlıktan dayanışma duygusuna uzanan çok farklı alanda geliştirdikleri yaklaşımlar, derinlikleri, güzellikleri ve özellikle de insanının duygusal dünyasının gereksinimlerini karşılamaları açısından incelenmeye değerdir.
Alain de Botton, son derece ilginç bir tez ileri sürüyor: Seküler dünyanın dinlerden öğreneceği ve kendi anlayışı içinde yeniden yorumlayarak üreteceği çok farklı düzenlemeler vardır ve bu düzenlemeler sayesinde endişeli ve yalnız modern insan kendisini iyi, mutlu ve yeterli hissetmeyi başarabilir. Dinleri yepyeni bir bakış açısıyla görmek ve insanların mutluluğu için seküler dünyada onlara yer açmak hayatlarımızı derinden değiştirebilir.
Dinlere ve modern hayata şaşırtıcı, yenilikçi, sarsıcı, düşündürücü bir bakış….
Yazarın okuduğum ilk kitabı ve kesinlikle son olmayacak. Kitap oldukça derin sayılan konuları işlemesine rağmen oldukça anlaşılır, hatta akıcı. Birçok satırın altını çizmek, alıntı yapmak ve kesinlikle dönüp dönüp okuma ihtiyacı hissettim. Bunun nedeni ise okuduklarımın bende daha kalıcı bir yer etme isteğimin olması, ki yazar da hayatımıza uygulamak istediğimiz her davranış ve duygunun tekrar tekrar hatırlatılmasının faydasından sıklıkla bahsediyor.
Kitabın konusunda gelirsek, Hristiyanlık, Yahudilik ve Budizm'i ele alınarak yazılan kitap, hayatlarımıza dini körlemesine uygulamak ya da tamamen ret etmek yerine, bize olumlu yönde anlam katabilecek kuramları seçerek uygulayabileceğimizi örneklendirerek anlatıyor. Bana bir çok anlamlı gelen noktası olduğunu belirtmeden geçmek istemiyorum. Hatta bu fikrin ilk yaratıcılarından olduğu belirtilen Auguste Comte'un hayatı ve kitaplarını sıkı takip altına almayı düşünüyorum. Kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap.
Yaptığım bazı alıntılar;
İsteklerimizin büyüklüğüyle hayatımızın sıradanlığı arasındaki uyumsuzluk, günler boyunca bize işkence eden ve yüzlerimize acının gölgesini düşüren şiddetli hayal kırıkları yaşamamıza yol açar. SF175
Ateistler için, Eski Ahit'in en teselli edici metinlerinden biri Eyüp'ün Kitabı'dır. Bu metnin ana teması, iyi insanların başına neden kötü olayların geldiğidir, ancak ilginç bir biçimde metinde bu soruya inanç temelli, basit bir yanıt verilmez. Olayların neden öyle geliştiği bizim bilemeyeceğimiz, acıyı her zaman bir ceza olarak görmememiz, gizemlerle dolu bir evrende yaşadığımızı anımsamamız, kaderimizdeki tuhaflıkların gizeminin ise tüm o gizemlerin en büyüklerinden olmadığını, hatta biraz uzaktan bakınca en önemlileri arasında bile olmadığını fark etmemiz önerilir. SF188
"Güçleri sınırlı, kırılgan yaratıkları olan insanlar, Tanrı'nın işlerini nasıl olur da anlarlar ki?" diye sorar. Hiçbir şeyi tam olarak bilmedikleri ortadayken, nasıl olur da hak etmedim ve layık değilim gibi ifadeler kullanma hakkını kendilerinde bulurlar? Evrenle ilgili insanların bilmedikleri için üzerine doğru yorumlar yapamayacağı çok fazla şey vardır ve tam da bu yüzden kendi hatalı mantıklarıyla evreni açıklamaya çalışmamaları gerekir. Evreni insanlar yaratmadı, arada bir böyle bir yanılgıya kapılsalar da ne evrenin sahibiler, ne de onu denetleyebilirler. SF189
Yaşadığımız acıları önemli bir varlık olduğumuza dair kapıldığımız yanılsamadan güç alarak canlı tutmak yerine temeldeki hiçliğimizi görüp kavramalıyız. SF191
Seküler dünyamız, bizi kendi yerimizde kibarca tutmayı başaran türdeki ritüellerden yoksundur. Zihnimize şu düşünceyi bize hiç fark ettirmeden yerleştirir: İçinde bulunduğumuz şu an tarihin en önemli anıdır ve hayattaki her şeyin ölçüsü insanların elde ettiği başarılardır - sonunda da doğal olarak kendimizi dipsiz bir endişe ve kıskançlık girdabında buluruz. SF192
Karton Cilt, 336 sayfa
2011 tarihinde, Sel Yayıncılık tarafından yayınlandı