Avant-garde tiyatronun 1890larda ilk ortaya çıkışından günümüze kadar gelişimini inceleyen Innes, çağdaş tiyatronun temel paradoksunu, bu kitabında, bize sunuyor: Tiyatro deneyiminin harekete geçirici (içgüdüsel) gücü ilkelliktir. Strindberg, Artaud, Brook ve Mnouchkine gibi öncülerin yapıtlarını birbirlerine bağlayan özellik, basit ögelerin yüceltilmesi ve arkaik geleneklerdeki tören havasını bulmakta yatar. Bu her yere yayılan ilkellik çağdaş tiyatronun hem politik hem estetik yönlerini anlamada anahtardır ve çağdaş yaşamdaki genel toplumsal eğilimlere yeni bakışlar getirir.Innes, yirminci yüzyıl tiyatrosunun ruhunu ve anlayışını uygulamalar ışığında ele alıyor ve açık seçik, çok iyi ifade edilmiş, nefis bir yapıt ortaya koyarak bu sorumluluğun üstesinden layıkıyla geliyor.
Avant-garde tiyatronun 1890larda ilk ortaya çıkışından günümüze kadar gelişimini inceleyen Innes, çağdaş tiyatronun temel paradoksunu, bu kitabında, bize sunuyor: Tiyatro deneyiminin harekete geçirici (içgüdüsel) gücü ilkelliktir. Strindberg, Artaud, Brook ve Mnouchkine gibi öncülerin yapıtlarını birbirlerine bağlayan özellik, basit ögelerin yüceltilmesi ve arkaik geleneklerdeki tören havasını bulmakta yatar. Bu her yere yayılan ilkellik çağdaş tiyatronun hem politik hem estetik yönlerini anlamada anahtardır ve çağdaş yaşamdaki genel toplumsal eğilimlere yeni bakışlar getirir.Innes, yirminci yüzyıl tiyatrosunun ruhunu ve anlayışını uygulamalar ışığında ele alıyor ve açık seçik, çok iyi ifade edilmiş, nefis bir yapıt ortaya koyarak bu sorumluluğun üstesinden layıkıyla geliyor.