Hayatının aşkıyla evli ve ilk çocuğuna hamile olan Natalie istediği her şeye sahiptir. Deniz kıyısında verandalı, huzur dolu bir evi, sevgi dolu bir eşi ve her daim ona destek olan arkadaşları vardır. O sabah başına geleceklerden habersiz, mutlu bir güne uyanır ve çok yakında doğacak bebeğinin odasını düzenlemeye koyulur. Ansızın kapı çaldığında ise içgüdüleri ona kötü bir haber alacağını söylemektedir.
Kapıyı açtığında, Deniz Kuvvetleri’nden sağ çıkmayı başarmış eski bir asker olan kocası Aaron’ı, yeni görevi esnasında el yapımı bir patlayıcı yüzünden kaybettiğini öğrenen Natalie, karnındaki bebeğiyle yirmi yedi yaşında dul kalır. Yeni doğan küçük kızının babasız büyüyeceği gerçeğiyle yüzleşirken, bir yandan da bebeği için güçlü olmak ve ayaklarının üzerinde durmak zorundadır. Aaron’ın ölümünden sonra birbiri ardına açığa çıkan sırlar karşısında ise sahip olduğu hayatın aslında bir yalandan ibaret olduğunu öğrenir.
Artık mutlu sonlara inanmayan Natalie’nin hayatına beklenmedik bir şekilde giren eski bir dost, bunun aksini ona kanıtlayacaktır.
Hayatının aşkıyla evli ve ilk çocuğuna hamile olan Natalie istediği her şeye sahiptir. Deniz kıyısında verandalı, huzur dolu bir evi, sevgi dolu bir eşi ve her daim ona destek olan arkadaşları vardır. O sabah başına geleceklerden habersiz, mutlu bir güne uyanır ve çok yakında doğacak bebeğinin odasını düzenlemeye koyulur. Ansızın kapı çaldığında ise içgüdüleri ona kötü bir haber alacağını söylemektedir.
Kapıyı açtığında, Deniz Kuvvetleri’nden sağ çıkmayı başarmış eski bir asker olan kocası Aaron’ı, yeni görevi esnasında el yapımı bir patlayıcı yüzünden kaybettiğini öğrenen Natalie, karnındaki bebeğiyle yirmi yedi yaşında dul kalır. Yeni doğan küçük kızının babasız büyüyeceği gerçeğiyle yüzleşirken, bir yandan da bebeği için güçlü olmak ve ayaklarının üzerinde durmak zorundadır. Aaron’ın ölümünden sonra birbiri ardına açığa çıkan sırlar karşısında ise sahip olduğu hayatın aslında bir yalandan ibaret olduğunu öğrenir.
Artık mutlu sonlara inanmayan Natalie’nin hayatına beklenmedik bir şekilde giren eski bir dost, bunun aksini ona kanıtlayacaktır.
Hayır hayır hayır.... :((( Bir kitabın sonu böyle bitmemeli :( Kitap baştan son kısma kadar durağandı.Düz bir çizgide ilerledi fakat kendini okutturdu.Ve son kısmı çok kötü bitti,ağlamak istiyorum.İnşallah devamı en yakın zamanda çıkar. İlle alın okuyun diyebileceğim bir kitap değil.Karar tabi ki sizin :)
Bu konuya benzer bir kitap okumuştum. T. E. Sivec 'in Güzel Bir Yalan kitabının konusuna benzer bir konu. O kitaptan farkı Güzel bir yalan biraz daha aksiyon-macera dolu bir kitapken bu kitap daha duygusal ve durağan bir kitap.
Sanırım bu kitap serinin 3. kitabı. 1-2 kitapları Jackson ve Catherine'nin hikayesi. Yayınevi seriyi neden bu kitaptan başladı anlamadım.
Avuntu, öncelikle konusu sonrasında Goodreads puanı ile okumak istediğim bir kitap oldu. Pdf şekli çıkar çıkmaz hemen okumaya başladım.
İlk önce Kanes Yayınları'nı tebrik ederim. Günümüzde anlaşılması kolay bir İngilizce ile yazılan kitaplar bile özensiz çevirilere kurban gidiyorken, Kanes, dediğim kitaplardan birini mükemmel bir çeviriyle bizlere sunmuş. Okuduğum en güzel çeviriye sahip olan kitaplardan biriydi.
Hikaye Natalie'nin kocasının ölümünden itibaren olan 1 yılı ve kocasının en yakın arkadaşı olan Liam ile aralarında filizlenen aşkı anlatıyor. Liam okuyacağınız harika erkeklerden biri. Natalie'nin eski neşesine kavuşması için elinden geleni yapan ama hemen düzelsin diye zorlamayan, bir an bile olsun zayıflığından yararlanmayan, onu sadece kendini hazır hissettiği zaman isteyen düşünceli bir SEAL askeri.
Normalde bu tarz kitaplarda kadın, eski eşini çabuk unutur, pek hatırlamaz. Anca ana karakter ile yattıktan sonra "Yaptığım yanlış." düşüncesine kapılır ve kitap saçma bir yere gider. Natalie en başından beri ne yaptığının farkında olan biriydi. Kocasıyla araları bazen limoni olsa da onu gerçekten seviyordu ve kitap boyunca onun ölümünü zor kabullenmesi, kabullendikten sonra Liam ile tatlı bir ilişkilerinin olması çok güzel aktarılmıştı.
Kitabın sonu tahmin ettiğim gibi bitti yine de ufak bir heyecan yaratmadı değil. Umarım sıradaki kitap çabuk çıkar.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/07/avuntu-yorum.html
Sibel
Temcit pilavı tarzı kitaplara bir başka örnek.
Gül
Bu konuya çok benzer bir BD okumuştum.Daha güzeldi.
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2016/06/corinne-michaels-avuntu-consolation.html#more
https://illekitap.blogspot.com/2019/05/corinne-michaels-avuntu-salvation-3.html
Bu seri Tüyap'tan beri kitaplığımda duruyordu ve artık okumalıyım diye düşünerek başladım. Aslında başlarda baya ön yargılı başladığımı itiraf etmeliyim çünkü bu seriye dair okuduğum yorumlarda kitapları kimisi göğe çıkarmış kimisi yere gömmüştü. O kadar zıt yorum okuduktan sonra bir yanım okuma derken diğer yanım da sen oku karar ver kimsenin etkisi alında kalma diyordu ve şimdi kitabın yorumuyla karşınızdayım.
Corrine Michaels'ın ülkemizde yayınlanan iki kitabı var ve bunlardan biri Avuntu diğer ise Hüküm. Salvation serisinin üçüncü ve dördüncü kitapları ama devam niteliğinde bu iki kitap bu yüzden önce Avuntu sonra da Hüküm kitabını okumanızı tavsiye ederim. Yayınevi diğer kitapları da çıkarır mı bilemiyorum ama bence çıkarmalılar çünkü ben sevdim.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; artık hamileliğinin son dönemlerinde olan Natalie, asker kocasının yeni görevinden dönmesini beklerken bir akşam görevde kocasının öldürüldüğü haberi ile bütün hayatı değişiyor. Cenazesi, doğumu falan derken kendini her şeyden uzaklaştıran küçük kızı haricinde hiçbir şeyle ilgilenemeyen ve içine kapanan bir kadın haline geliyor. Tipik kocasına aşık bir kadının sevdiği adamı kaybetmesinin travmasını yaşıyor. Kimsenin yardımını kabul etmiyor falan derken kocasının çok yakın arkadaşı Liam, Natalie'nin bütün itirazlarına rağmen ona yardımcı olmaya çalışıyor. Onu tekrardan hayata döndürürken aralarındaki arkadaşlık aşka dönüşüyor. Tabi sadece bunu anlatmıyor çünkü bu süreçte hem Natalie hayata dönmeye çalışıp hayatına devam ederken aslında kocasıyla mükemmel olduğunu düşündüğü ilişkisinin aslında ne kadar pürüzler olduğunu ve kocasının aslında hiç de mükemmel olmadığını çok acı şekilde öğreniyor.
Liam'ın Natalie'ye ve küçük kızı Aarabelle'ye tavırlarını çok sevdim. Liam cidden belki de her kızın rüyasındaki adam diyebilirim. Kitabı okuyanlarda yaptığımız sohbetlerde Liam'ı göğe çıkarıyorlardı ve şimdi onlara hak veriyorum cidden öyle bir adam.
Natalie'ye herkes okurken çok kızmış aslında bu kitapta ben kızacak bir nokta bulamadım çünkü okurken kendimi onun yerine koyduğumda kocasının ölümünü kabullenemeyen ve kocaısnı seven bir kadının davranacağı gibi davrandı. İkinci kitaptaki tavırları nasıldır bilemiyorum ama bu kitapta hem acısını kabullenmeye çalışan bir kadın hem de kızını büyütmeye çalışan bir anneydi.
Liam ve Natalie'nin arkadaşları falan çok güzeldi. O arkadaş ilişkisine bayıldım.
Brittany detayı ise... aslında beklemediğim bir mevzuydu ve beni şaşırttı. Ancak bu kadının amacı neydi çözemedim. Eline ne geçti arkadaş bunları yapıp gerçeği su yüzüne çıkarmakla...
Natalie ve Liam için her şey çok güzel giderken bomba bir gelişme oluyor ve kitap bu şekilde bitiyor. Bu gelişmeyi söylemeyeceğim aslında ben okurken meraktan kitabın sonuna bakmış ve öğrenmiştim ama sizler öğrenmeyin. En azından spoiler yemeyin :)
Kitapta çok eğlenceli satırlar vardı gülümseyerek okudum. Çok sinir bozucu satırlar da vardı kaşlarımı çattım. Her duyguyu yaşattı bana bu kitap.
Ben sevdim kitabı. Sizler neden sevmediniz bilmiyorum. Beklentim çok düşük başladım kitaba belki de bu yüzden bu kadar sevdim bilemiyorum ama cidden sevdim. Romans okurlarına da tavsiye ederim.
Ayrıca yayınevinin orijinal kapak tasarımını kullanmasını sevdim çünkü karakterler tam da kitap kapağındaki karakterlere benziyordu :)
352 sayfa
Nisan2016 tarihinde, Kanes Yayınları tarafından yayınlandı