Yan yana yürüyorduk, deniz kıyısı çok uzaklardaydı artık, kentin uğultulu caddelerine bıraktık kendimizi. Yağmur, yüzümü, saçlarımı ıslattı, esirgemedim ellerimi, giysime, çantamın içindeki kâğıtlara değsin istedim. Biliyor musun bin yana dağıldım bu kentte, dedim. Bütünlenemiyorum bir türlü, bir kenti sevmeye bunca diretmek, büyük bir nefret olmalı... sürgünlüğü aşkla yaşamak... Terk etmeli, çıkıp gitmeli bu kentten.Benim gibi, dedi.Hayır, dedim, sen hep orada, o küçük odada yaşıyorsun.
Yan yana yürüyorduk, deniz kıyısı çok uzaklardaydı artık, kentin uğultulu caddelerine bıraktık kendimizi. Yağmur, yüzümü, saçlarımı ıslattı, esirgemedim ellerimi, giysime, çantamın içindeki kâğıtlara değsin istedim. Biliyor musun bin yana dağıldım bu kentte, dedim. Bütünlenemiyorum bir türlü, bir kenti sevmeye bunca diretmek, büyük bir nefret olmalı... sürgünlüğü aşkla yaşamak... Terk etmeli, çıkıp gitmeli bu kentten.Benim gibi, dedi.Hayır, dedim, sen hep orada, o küçük odada yaşıyorsun.