Niçin yaratıldığını bilmek istersen kendinde yolculuğa çık devran dönerken...İnsanın nefis ve ruh gibi iki unsurdan yaratıldığını ve hayatın bunlarla geçtiğini biliyoruz. Çeşitli dünya hevesleri ve nefsimizin bize oynadığı oyunlara kanmayıp sırlı bir aynada gerçekten kim olduğumuza hiç bakmaz mıyız? Ve bu aynaya bakmakla ne göreceğimizi merak etmez miyiz? Baktığımızda şunları sormaz mıyız?... Bu güne nasıl böyle gelmişim? Habersizce; kendinden habersiz geçmişinden habersiz ailesinden yakınlarından ve uzaklarından habersiz... İnsanı anlamadan kâinatı anlamadan sadece kendini önemli görerek başka dertlerin varlığı hakkında içimde sızı duymaksızın kendine yabancı, Yaradanına yabancı peki neye aşina?.......o ışığın penceresinden bambaşka bir dünyaya açıldım. Burası özgürlüğümün düşüncede aşmış olduğu sınırsızlığı sonsuzluğu idi. Şimdi böylece bütün mekânlarda yerim olmuştu......Bendeki hoş olmayan beni önce ben kabul edip bu yürekliliği göstermeliyim...Hoş geldin BEN...Bendeki sahte çoğullarımın hep gerisinde bıraktırılmış olan BEN... ...Kişiliğimin zayıflığını tespit ettim. O kadar zayıftı ki her yöne eğilebilir kabul görmek ve dışlanmamak için her kötülüğü zararsız görebilirdi. Menfaatlerimin önemine göre beni satan benliğim ne kadar kıymetli olmuştu......gerçek var oluşun ancak hiçlik içinden doğduğunu ve bunun da ebediyet olduğunu hissediyorum anlıyorum hatta biliyorum...İnsan neden zayıftır? Niçin zayıflıkta ısrarlıdır? Ve neden zayıflıklarını örtmek ister? Doğrusu merakım kendime. Ben nasıl zayıf oldum? Gölgem gerçek ben olunca gerçek ben gizlide kaldı. Gerçek bende bir hazine olmak gizemi varken nasıl da sabırla bu günleri bekledi. Hazineyi kenara gömüp çakıl taşlarına itibar etmişim. Bendeki olduğum gibi olma hazinesinin kapağını açınca kudretimin hayranı olacağım. Ben geliyorum gerçek ben. Ben kudret ben hazine ben temiz ben saf ben hüsranın köşesinden dönen ben hapisten kurtulan ben acısız tat ben ekşisiz maya ben arı su ben benliğinin önünde ben dalında taptaze ben ölülere müjde ben dirilere yoldaş ben ezeli ben ebedi BEN KUDRET MAHALLİ BEN geliyorum...Geçmiş ve geleceğin ısrarlı güzelleri; sitem etseniz de darılıp kızsanız da sulu aşınıza pek de uygun görmeseniz de ben geliyorum. Başım dik olmuş ilk defa. Göğe uzanmakta görünüz. Ayaklarım hakikate bir kere saplanacak ki arz titreyecek. İki cihan uyanacak mahmur gözlerle görecek. Ben geliyorum. Benim başımı döndüren kudretin hayalinin kuvveti... Yanlış yolumdan çeviren ölümsüzlüğün cazibesi... Artık hangi fani sözü ve de gözü önemsenir burada? Bir pencere açıldı gerçeğe kendi gerçeğime...Yol şimdi başladı. İşte gerçek yol bu yol. Yoldaş nerede? Bu yol sız yolu: yoldaşsız sınırsız sinirsiz varlıksız öfkesiz hüsransız makamsız malsız mülksüz günahsız bir yol...Binlerce edinilmişliklerin kaybedildiği yol...Selâm yola selâm yolcuya selâm yalnızlığı göze alana selâm yalnız kalana selâm yalnızlığa saygı duyana selâm ( SIZ) yoluna binlerce selâm...
Niçin yaratıldığını bilmek istersen kendinde yolculuğa çık devran dönerken...İnsanın nefis ve ruh gibi iki unsurdan yaratıldığını ve hayatın bunlarla geçtiğini biliyoruz. Çeşitli dünya hevesleri ve nefsimizin bize oynadığı oyunlara kanmayıp sırlı bir aynada gerçekten kim olduğumuza hiç bakmaz mıyız? Ve bu aynaya bakmakla ne göreceğimizi merak etmez miyiz? Baktığımızda şunları sormaz mıyız?... Bu güne nasıl böyle gelmişim? Habersizce; kendinden habersiz geçmişinden habersiz ailesinden yakınlarından ve uzaklarından habersiz... İnsanı anlamadan kâinatı anlamadan sadece kendini önemli görerek başka dertlerin varlığı hakkında içimde sızı duymaksızın kendine yabancı, Yaradanına yabancı peki neye aşina?.......o ışığın penceresinden bambaşka bir dünyaya açıldım. Burası özgürlüğümün düşüncede aşmış olduğu sınırsızlığı sonsuzluğu idi. Şimdi böylece bütün mekânlarda yerim olmuştu......Bendeki hoş olmayan beni önce ben kabul edip bu yürekliliği göstermeliyim...Hoş geldin BEN...Bendeki sahte çoğullarımın hep gerisinde bıraktırılmış olan BEN... ...Kişiliğimin zayıflığını tespit ettim. O kadar zayıftı ki her yöne eğilebilir kabul görmek ve dışlanmamak için her kötülüğü zararsız görebilirdi. Menfaatlerimin önemine göre beni satan benliğim ne kadar kıymetli olmuştu......gerçek var oluşun ancak hiçlik içinden doğduğunu ve bunun da ebediyet olduğunu hissediyorum anlıyorum hatta biliyorum...İnsan neden zayıftır? Niçin zayıflıkta ısrarlıdır? Ve neden zayıflıklarını örtmek ister? Doğrusu merakım k... tümünü göster