Nedim Şener 3 Mart 2011'de gözaltına alındı. Bir yanlışlık var, gidip hemen halledip döneceğim diye düşünüyordu. Ancak 7 Mart 2011'de girdiği Silivri Cezaevi'nden 12 Mart 2012'de çıkabildi. Tam 376 gün eşinden, çok sevdiği kızından, arkadaşlarından ve tabii mesleğinden uzak kaldı.
O gerçeği aramak için yola çıkmış bir gazeteciydi. Yolsuzluk, çeteler, vergi kaçakçılığı, hayali ihracat gibi pek çok konunun yanı sıra Hrant Dink cinayetinin izini sürüyordu. Yaptığı haberler, yazdığı kitaplar ona ödüller kazandırdı. Tabii düşmanlar da…
Nedim Şener, adını kızının sorduğu sorudan alan son kitabı Baba, Seni Neden Oraya Koydular?'da kendisini cezaevine götüren süreci anlatırken parmaklıklar arkasında yaşadıklarının ve mahkeme sürecinin bilinmeyen yönlerini de okurla paylaşıyor.
"Herkesin bir 'doğrusu' vardır hayatta, gazeteci olarak benim görevimse 'gerçekleri' aktarmak. Gerçeğin peşinde koşmanın bedelini 'komplo' ile 13 ay Silivri Cezaevi'nde tutuklulukla ödedim. 'Onlar gazeteci değil terörist' diyen siyasetçilerden, gazete köşelerinden, televizyon ekranlarından 'yargısız infaz' eden gazetecilerden utandım. İçimde, hak, hukuk ve adalet adına ne varsa yıkarak beni hapsettiler ama başarılı olamadılar, çünkü gerçekler hapsedilemez."
Nedim Şener 3 Mart 2011'de gözaltına alındı. Bir yanlışlık var, gidip hemen halledip döneceğim diye düşünüyordu. Ancak 7 Mart 2011'de girdiği Silivri Cezaevi'nden 12 Mart 2012'de çıkabildi. Tam 376 gün eşinden, çok sevdiği kızından, arkadaşlarından ve tabii mesleğinden uzak kaldı.
O gerçeği aramak için yola çıkmış bir gazeteciydi. Yolsuzluk, çeteler, vergi kaçakçılığı, hayali ihracat gibi pek çok konunun yanı sıra Hrant Dink cinayetinin izini sürüyordu. Yaptığı haberler, yazdığı kitaplar ona ödüller kazandırdı. Tabii düşmanlar da…
Nedim Şener, adını kızının sorduğu sorudan alan son kitabı Baba, Seni Neden Oraya Koydular?'da kendisini cezaevine götüren süreci anlatırken parmaklıklar arkasında yaşadıklarının ve mahkeme sürecinin bilinmeyen yönlerini de okurla paylaşıyor.
"Herkesin bir 'doğrusu' vardır hayatta, gazeteci olarak benim görevimse 'gerçekleri' aktarmak. Gerçeğin peşinde koşmanın bedelini 'komplo' ile 13 ay Silivri Cezaevi'nde tutuklulukla ödedim. 'Onlar gazeteci değil terörist' diyen siyasetçilerden, gazete köşelerinden, televizyon ekranlarından 'yargısız infaz' eden gazetecilerden utandım. İçimde, hak, hukuk ve adalet adına ne varsa yıkarak beni hapsettiler ama başarılı olamadılar, çünkü gerçekler hapsedilemez."
Keşke Nedim Şener, satır satır kendini övmek ve ben suçlu değilim diye çığlıklar atmak yerine, sadece olayları, gelişmeleri anlatsaymış... Tekrarları çıkarırsak, sayfa sayısı en az 3/1 oranında azalır.
Kitabı maalesef pek beğenmedim. Okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Ergenekon soruşturmasının iç yüzü hakkında daha fazla bilgi sahibi olurum diye aldım ama pek faydalı olmadı. Lakin kitap tekrarlardan ibaret. Eğer Nedim Şener den bir kitap okuyacaksınız Dink cinayeti istihbarat yalanları ile Ergenekon belgelerinde fethullah gülen ve cemaat adlı iki kitabını önerebilirim.
520 sayfa
Doğan Kitap tarafından yayınlandı