9. yüzyıl; Anadolu, Arap Yarımadası ve İrandaki halkların Sultan zulmüne, sömürülerine karşı mücadele bayrağı açtıkları yıllardır. Abbasi İmparatorluğu bu bölgede İslam adına baskı ve zulmünü tüm şiddetiyle sürdürüyordu. İmparatorluğa adını veren Abdul Abbas, kendisine Al Saffah (kan dökücü) lakabını takmıştı. Bu zulme karşı halk, Hurremilerin ve Babekin önderliğinde mücadeleye başladı. Hurremiler, kökleri çok eskilere dayanan ve Erdebil kentinin Hurrem bucağında ortaya çıkan bir halk örgütlenmesiydi. Sultanın zulmüne karşı örgütlenen Hurremilerin önderi Şeyh Cavidan, bir gün, çobanlık yapan Babek adında 18 yaşında bir gençle karşılaşır. Çoban Babek, Şeyh Cavidan ve Hurremileri duymuştu. Onlara katılmak istedi. Bu isteği kabul edildi. Böylece Hurremilerin önderi olacak olan, zulme baş eğmeyen yiğit Babekin yirmi yıllık mücadelesi başlamış oldu. Sultanın ordusu Babekin yurdunu işgal etmişti. Topraklar beylere, komutanlara dağıtılmıştı. İşte Babek, bu koşullarda mücadele bayrağını açtı. Kısa zamanda Azerbaycanın, Arabistanın, İsfahanın, Gürcistanın yoksul halkları Babekin bayrağı altında toplandılar. Büyük isyan başladı. Bu isyan karşısında sultanların tahtı, tacı yerinden sallandı. Babek hareketinin büyük boyutlara varması üzerine, Abbasiler güç durumda kaldılar ve geri çekildiler.O sırada yeni halife olan Mutasım, Babek ayaklanmasına kesin bir çözüm getirmek için Afşini görevlendirdi. Afşin komutasındaki Sultan ordusu, çoluk çocuk demeden on binlerce Babek yandaşını katletti. Savaş üç yıl sürdü.Afşin, Azerbaycan ve Ermenistan valiliklerine Babekin yakalanması için emir verdi. Aran emiri Sehl b. Subat (Sunbat) bir av bahanesiyle Babeki oyalayarak Afşine teslim etti.Afşin, 838de Samara kendine girdi. Babek elinde tutsaktı. Burada Babekin elleri ayakları kesilerek korkunç bir işkenceyle öldürüldü. Başı kesilerek halka gösterildi. Babek işkence altında bile aman dilemedi, boyun eğmedi. Onun mücadelesi ve direnci düşmanları tarafından bile unutulmadı. Baskı ve zulüm yaparak, toprakları istila eden, İslamı zorla, baskıyla kabul ettirmeye çalışan Abbasiler, yiğit halk önderi Babeki ve yoldaşlarını işkencelerle öldürdüler ama yok edemediler. Bu nedenledir ki, Babek adı bugün de zalimleri korkutuyor.
9. yüzyıl; Anadolu, Arap Yarımadası ve İrandaki halkların Sultan zulmüne, sömürülerine karşı mücadele bayrağı açtıkları yıllardır. Abbasi İmparatorluğu bu bölgede İslam adına baskı ve zulmünü tüm şiddetiyle sürdürüyordu. İmparatorluğa adını veren Abdul Abbas, kendisine Al Saffah (kan dökücü) lakabını takmıştı. Bu zulme karşı halk, Hurremilerin ve Babekin önderliğinde mücadeleye başladı. Hurremiler, kökleri çok eskilere dayanan ve Erdebil kentinin Hurrem bucağında ortaya çıkan bir halk örgütlenmesiydi. Sultanın zulmüne karşı örgütlenen Hurremilerin önderi Şeyh Cavidan, bir gün, çobanlık yapan Babek adında 18 yaşında bir gençle karşılaşır. Çoban Babek, Şeyh Cavidan ve Hurremileri duymuştu. Onlara katılmak istedi. Bu isteği kabul edildi. Böylece Hurremilerin önderi olacak olan, zulme baş eğmeyen yiğit Babekin yirmi yıllık mücadelesi başlamış oldu. Sultanın ordusu Babekin yurdunu işgal etmişti. Topraklar beylere, komutanlara dağıtılmıştı. İşte Babek, bu koşullarda mücadele bayrağını açtı. Kısa zamanda Azerbaycanın, Arabistanın, İsfahanın, Gürcistanın yoksul halkları Babekin bayrağı altında toplandılar. Büyük isyan başladı. Bu isyan karşısında sultanların tahtı, tacı yerinden sallandı. Babek hareketinin büyük boyutlara varması üzerine, Abbasiler güç durumda kaldılar ve geri çekildiler.O sırada yeni halife olan Mutasım, Babek ayaklanmasına kesin bir çözüm getirmek için Afşini görevlendirdi. Afşin komutasındaki Sultan ordusu, çoluk çocuk demeden on binlerce Babek yandaşını katletti.... tümünü göster