Ben bu romanı, Baltacının gömülü bulunduğu, devrin ileri gelenlerinden ve herkesin güvenini kazanmış olan El-Şeyh Mehmed Mısrî Nîyazî Hazretlerinin huzur içinde yattığı mezarlıkta sonlandırmadım. Eserimi ölümle değil, başladığı gibi ihtirasla bitirdim. Çünkü, okurlarımın genel rağbeti, çadır meselesine idi. Ben de çadırda cereyan eden romanı yazdım. İleri varmadım. Fakat diyeceksiniz ki, nitekim birçoklarınız mektup yazarak sordunuz: Tugan Tuganovskinin makinesi neden en enteresan yerinde durdu? Neden makineye tekmeler, yumruklar indi? Neden ibre, yanlış taraflara döndü? Neden fıçı, kazı içinde öyle münasebetsiz bir zamanda yuvarlandı? Neden roman, ağaçtaki ip kopar kopmaz son levhasıyla karşılaştı? Neden bütün bunlar oldu da ihtiras ve şehvet sahnelerini sonuna kadar seyredemedik?Bunu, benden değil; ceza kanunnamesinin genel ahlak kurallarına ait olan 426ıncı maddesinden sorunuz!Vâlâ Nûreddin
Ben bu romanı, Baltacının gömülü bulunduğu, devrin ileri gelenlerinden ve herkesin güvenini kazanmış olan El-Şeyh Mehmed Mısrî Nîyazî Hazretlerinin huzur içinde yattığı mezarlıkta sonlandırmadım. Eserimi ölümle değil, başladığı gibi ihtirasla bitirdim. Çünkü, okurlarımın genel rağbeti, çadır meselesine idi. Ben de çadırda cereyan eden romanı yazdım. İleri varmadım. Fakat diyeceksiniz ki, nitekim birçoklarınız mektup yazarak sordunuz: Tugan Tuganovskinin makinesi neden en enteresan yerinde durdu? Neden makineye tekmeler, yumruklar indi? Neden ibre, yanlış taraflara döndü? Neden fıçı, kazı içinde öyle münasebetsiz bir zamanda yuvarlandı? Neden roman, ağaçtaki ip kopar kopmaz son levhasıyla karşılaştı? Neden bütün bunlar oldu da ihtiras ve şehvet sahnelerini sonuna kadar seyredemedik?Bunu, benden değil; ceza kanunnamesinin genel ahlak kurallarına ait olan 426ıncı maddesinden sorunuz!Vâlâ Nûreddin
Bana hiçbir şey katmadı, kitaplıkta duruyordu okudum.