Kore Savaşında mücadele edip, savaştan sonra orada kalan bilge bir Türkün dokunaklı hikâyesineyer veren bu roman başucu kitabınız olmaya adayDünya insandan oluşan dikenli bir teldirYeryüzünde bir saniye bile yaşasan yaralanırsın!Hayata karşı mağlup olmuş, Kore Savaşının derin izlerini bedenlerinde ve zihinlerinde taşımaya mecbur kalmış bir neslin yüreğinden dökülenlere kulak vermek;Yalnızlıklarına tutunmuş, kabullendikleri yenilgilerini tanımadıkları bir çocuğun gözlerinde yeniden yaşayan bir grup insanın çığlıklarını duymak;Yetimhaneden evlatlık alınan bir çocuğun kapanmayan yaralarına tanık olmak için;Bu romanı okumalısınız*****Bu kitap görünmeyenlerin dile gelişidir
Kore Savaşında mücadele edip, savaştan sonra orada kalan bilge bir Türkün dokunaklı hikâyesineyer veren bu roman başucu kitabınız olmaya adayDünya insandan oluşan dikenli bir teldirYeryüzünde bir saniye bile yaşasan yaralanırsın!Hayata karşı mağlup olmuş, Kore Savaşının derin izlerini bedenlerinde ve zihinlerinde taşımaya mecbur kalmış bir neslin yüreğinden dökülenlere kulak vermek;Yalnızlıklarına tutunmuş, kabullendikleri yenilgilerini tanımadıkları bir çocuğun gözlerinde yeniden yaşayan bir grup insanın çığlıklarını duymak;Yetimhaneden evlatlık alınan bir çocuğun kapanmayan yaralarına tanık olmak için;Bu romanı okumalısınız*****Bu kitap görünmeyenlerin dile gelişidir
çok büyük bi hevesle almıştım ama ne yazık ki beğendiğimi söyleyemiycem...arka kapakta yazılan heyecan verici tanıtımdan ziyade çok daha basit ve kitap boyunca doğru dürüst bişi anlatmadan sadece evlatlık alınan bi çocuğun o günkü yaşadıkları ve sıradan bi hayata dair çocukça gözlemleri var..karakterler hakkında hiçbir bilgi olmadığı gibi kore savaşına dair birşey de yok..kitabın sonuna kadar belki bişiler öğrenirim ümidiyle gittim ama nafile..yani okuyucunun eline aldığı bu kitabı bitirmesi açıkçası zorunluluktan olur yoksa başka türlü bitmiyo..anlatımın yavaşlığı çeviri kaynaklı mı yoksa yazar kaynaklı mı bilmiyorum ama şuan için uzakdoğu edebiyatına dair ilk düşüncelerim hiç hoş değil.. :(
Kore Savaşı'ndan sonra Kore'de kalan Türk Hasan Amca ve evlatlığının anıları gibi.Konu güzel de çeviri kaynaklı mı bilemedim.Anlaşılmaz bir kitap.Benim için hayâl kırıklığıydı.
Kore savaşından sonra orada(Kore) yerleşen bir Türkün hayatını anlatıyor.Evlatlık alışını,hayatındaki insanları,kasap dükkanını,Müslümanlığı nasıl yaşadığını ve can alıcı sonu ile kendine bağlayıp bitirtiyor kitap.
Mükemmel bir kitap. Çabuk bitirmeye kıyamadığımdan ağır ağır okudum, iyi ki de öyle yapmışım; çünkü bazı sayfalar, cümleler tekrar tekrar, sindire sindire okunası.
Ölmeden önce muhakkak okunması gereken kitaplardan. Başucu olabilecek nitelikte.
Okul çağında Koreli bir yetimle savaş bitmesine rağmen yurduna dönmemiş bir Türk askeri... İkisi de yalnız ve yaralı... Bir hayatı bölüşmeye çalışıyorlar, becerebildikleri kadarıyla. Özellikle çocuğun hisleri, hayata ve insanlara bakışı öyle net tasvir edilmiş ki, kitabı okurken neredeyse yanı başımda hissettim varlığını. Bir tek ete bürünmemişti, ona da gerek yoktu zaten.
Bize göre sıradan ve gündelik olaylar küçük kahramanımız için çok özel. Çünkü hatırlamasa da o sıradan hayata özlem duymuş hep Hasan Amca onu evlat edininceye kadar.
Kore edebiyatına dair ilk kitabımdı.kitapçının rafında görünce saldırır gibi alıp sepetime eklemiştim.
Çok büyük bir beklentiyle okudum kitabı ama tam bir hayal kırıklığı oldu.Uzak Doğu edebiyatından özellikle Japoya'dan sonra Kore edebiyatı bekleneni karşılamadı ne yazık ki.:/
Kitap boyunca hep bir beklenti içinde oluyorsunuz ama kitabın sonuna kadar hiç bir şey olmuyor.Kitap hakkında bilgi sahibi olmadan alıp okumaya başlamış olsanız kitabın yarısına kadar olaylar kaç yılında,hangi ülkede geçiyor belli değil.İçinde sanki bir art niyet taşıyor gibi hissediyorsunuz ama sanki o da değil.Öyle mi düşünsem yoksa böyle mi yok o da değil.
Yani beklentileri karşılamayan vasatın altında kalan bir kitap.
Tek iyi yanı akıcı olması ama konusunun Kore Savaşı olmasına rağmen onun da içi boş kalmış.
Küçük bir çocuğun ailesinin şiddetine maruz kaldıktan sonra Kore savaşı nedeniyle Kore'de kalmış bir Türk tarafından emanet alınmasının hikayesi.Konu çok vurucu ama yazar konunun içini çok boş bırakmış.Macomber'in hayata tutunmayı başaran kadınlarının hikayelerini hatırlattı kitap bana her nedense.Çünkü o kitaplar da akıcı olmalarına nazaran içerik olarak çok boş kitaplar.
Bir Türk olmama rağmen kitapta ki Türk Hasan Abcadan hiç haz etmedim.
Sevimsiz biri,belki bu yüzden kitapta sanki art niyet aradım bilemiyorum.
Savaş sonrası Uzak Doğu da,Kore'de özellikle yabancıların bol yaşadığı bir mahalle de yaşayan dost mu yoksa alelade birer tanış mı oldukları belli olmayan insanların hikayesi.
Yüzüklerin Efendi'sinden Eomer'in de dediği gibi:Arayın lakin umut etmeyin.
Umut bu topraklardan gitti.
okuyun ama beklenti içine girmeyin.
ben Eomer gibi afilşli laf edemedima ama
umutlu okumalar.:)
Ciltsiz, 340 sayfa
Kasım2013 tarihinde, Martı Yayınları tarafından yayınlandı