Bu çalışmanın yazımı esnasında birçok arkadaşım, dostum meseleyi çok fazla kişiselleştirdiğim, romantize ettiğim konusunda beni uyardılar. Haklıydılar. Onun üzerine çalışmak giderek benim için bir kendini arayış, keşfediş süreci oldu aynı zamanda. Bu konuda beni en çok cesaretlendiren O oldu. En kişisel olanın, hakikatte, aslında en genel olabileceğini, en genel gözükenin, gerçekte en kişisel olabildiğini Ondan öğrendim. Benim derdim hiçbir zaman Onu bilmek olmadı. Onu anlamaya, hissetmeye çalıştım. Onu epistemolojik bir nesne olarak görmedim hiç. Mevcut hazır kataloglar ışığında onu sınıflandırmaya çalışmadım. Onu yaşadığı çağa, Batı düşüncesinin bütününe niye o kadar farklı baktığını, bakabildiğini, bu cüreti nereden bulduğunu anlamaya çalıştım. Onu sadece bazı yapıtlarında değil, aynı zamanda mektuplarında, tutkularında aradım. Onu oluşturan değerlerinide gözardı etmemeye çalıştım.
Bu çalışmanın yazımı esnasında birçok arkadaşım, dostum meseleyi çok fazla kişiselleştirdiğim, romantize ettiğim konusunda beni uyardılar. Haklıydılar. Onun üzerine çalışmak giderek benim için bir kendini arayış, keşfediş süreci oldu aynı zamanda. Bu konuda beni en çok cesaretlendiren O oldu. En kişisel olanın, hakikatte, aslında en genel olabileceğini, en genel gözükenin, gerçekte en kişisel olabildiğini Ondan öğrendim. Benim derdim hiçbir zaman Onu bilmek olmadı. Onu anlamaya, hissetmeye çalıştım. Onu epistemolojik bir nesne olarak görmedim hiç. Mevcut hazır kataloglar ışığında onu sınıflandırmaya çalışmadım. Onu yaşadığı çağa, Batı düşüncesinin bütününe niye o kadar farklı baktığını, bakabildiğini, bu cüreti nereden bulduğunu anlamaya çalıştım. Onu sadece bazı yapıtlarında değil, aynı zamanda mektuplarında, tutkularında aradım. Onu oluşturan değerlerinide gözardı etmemeye çalıştım.