Bereketli Yaz ormanlarla örtülü Güney Apalaslarda ve dağların eteğindeki ayakta kalmak için çırpınan ufak çiftliklerde yaşanan üç sevgi öyküsünü iç içe anlatıyor. Uzun yıllardır insanlardan uzak, tek başına bir dağ kulübesinde yaşayan vahşi doğa biyoloğu Deanna Wolfe, birdenbire ortaya çıkarak mahremiyetini elinden alan ve hayatının dengesini alt üst eden Eddie Bondo yüzünden kişiliğini ve kimliğini sorgulamaya başlar. Dağın eğetinden birkaç kilometre uzaklıktaki bir çiftlikte, şehirli, okumuş Lusa Maluf Landowski, kendini uyum sağlamakla zorlandığı yabancılar arasında yapayalnız bulunca, toprağına sahip çıkmak veya bırakıp gitmek arasında bir seçim yapmak zorunda bulur. Yolun birkaç kilometre aşağısındaki, yan yana iki çiftlikte yaşayan ve kişilikleri birbirinin tam tersi olan iki yaşlı komşu -her biri toprağıyla kendi inandığı şekilde uğraşırken- tarım ilaçları, dünyanın her ikisini de zorlayıp şaşırtan karmaşıklığı ve Tanrı konularında tartışırlar. Rutubetli bir yaz boyunca yeşil, ve bereketli kırlarda, üretme içgüdüsü egemen olmaya başlayınca, bu insanlar birbirleriyle ve dünyayı paylaşmak zorunda oldukları bitki ve hayvanlarla iletişim kurarlar. Doğadan alınacak sayısız ders olduğunu, küçük çiftçiliğin koşullarını ve en önemli gerçeği; insanoğlunun yeryüzündeki yaşamın sadece bir parçası olduğunu keşfederler.
Bereketli Yaz ormanlarla örtülü Güney Apalaslarda ve dağların eteğindeki ayakta kalmak için çırpınan ufak çiftliklerde yaşanan üç sevgi öyküsünü iç içe anlatıyor. Uzun yıllardır insanlardan uzak, tek başına bir dağ kulübesinde yaşayan vahşi doğa biyoloğu Deanna Wolfe, birdenbire ortaya çıkarak mahremiyetini elinden alan ve hayatının dengesini alt üst eden Eddie Bondo yüzünden kişiliğini ve kimliğini sorgulamaya başlar. Dağın eğetinden birkaç kilometre uzaklıktaki bir çiftlikte, şehirli, okumuş Lusa Maluf Landowski, kendini uyum sağlamakla zorlandığı yabancılar arasında yapayalnız bulunca, toprağına sahip çıkmak veya bırakıp gitmek arasında bir seçim yapmak zorunda bulur. Yolun birkaç kilometre aşağısındaki, yan yana iki çiftlikte yaşayan ve kişilikleri birbirinin tam tersi olan iki yaşlı komşu -her biri toprağıyla kendi inandığı şekilde uğraşırken- tarım ilaçları, dünyanın her ikisini de zorlayıp şaşırtan karmaşıklığı ve Tanrı konularında tartışırlar. Rutubetli bir yaz boyunca yeşil, ve bereketli kırlarda, üretme içgüdüsü egemen olmaya başlayınca, bu insanlar birbirleriyle ve dünyayı paylaşmak zorunda oldukları bitki ve hayvanlarla iletişim kurarlar. Doğadan alınacak sayısız ders olduğunu, küçük çiftçiliğin koşullarını ve en önemli gerçeği; insanoğlunun yeryüzündeki yaşamın sadece bir parçası olduğunu keşfederler.