Bildiğimiz Dünyanın Sonu (Doppler, #3)

“Zaman her şeyi silip süpürür.”

Eserleri yirmiden fazla dilde okunan Norveçli yazar Erlend Loe’nun unutulmaz bir modern zaman figürüne dönüşen kahramanı Doppler yuvaya dönüyor. Doppler romanının devamı niteliğindeki
Bildiğimiz Dünyanın Sonu ormanın derinliklerinden sistemin derinliklerine uzanıyor: Çemberin içinde duramayanların bütün oyunlardan kovulduğu bir dünyada özgür kalmak mümkün mü?

Ormanın derinliklerinde geçirdiği macera dolu ayların ardından bir ailesi olduğunu hatırlayan Doppler, geyiği Bongo’yu boynuzlu hayvanlar barınağına bırakıp soluğu Oslo’da alır. Kendisini ölesiye özlediklerine inandığı karısına ve çocuklarına kavuşacağı için çok heyecanlıdır ama küçük bir problem vardır: Onca yıllık posta kutusunun üzerinde “Andreas Doppler” değil, “Egil Hegel” yazmaktadır! Dibe vurduğunu düşünür ama aşağılanma nedir, görmemiştir henüz..
Hafiflemiş ve özgür hissediyordu kendini. Gerçekten özgür. Borcu yoktu, işi yoktu, yükümlülükleri yoktu. Sadece kendisi vardı. İyisiyle kötüsüyle. Ve güzel bir geyiği. Vergi dairesinin bisiklet parkına bağladığı Bongo’yu çözdü ve durup üst katlara baktı.
Her yerde toplantılar yapıldığını varsayıyordu; bu toplantılar ki, hem araştırmalar hem de deneyimler sonucu yalnızca yersiz olmakla kalmıyor, doğrudan verimi de baltalıyordu.
Bongo’ya tırmanırken yüzüne bir gülümseme yayıldı. Artık bu hayattan elini eteğini çekiyordu.

“Zaman her şeyi silip süpürür.”

Eserleri yirmiden fazla dilde okunan Norveçli yazar Erlend Loe’nun unutulmaz bir modern zaman figürüne dönüşen kahramanı Doppler yuvaya dönüyor. Doppler romanının devamı niteliğindeki
Bildiğimiz Dünyanın Sonu ormanın derinliklerinden sistemin derinliklerine uzanıyor: Çemberin içinde duramayanların bütün oyunlardan kovulduğu bir dünyada özgür kalmak mümkün mü?

Ormanın derinliklerinde geçirdiği macera dolu ayların ardından bir ailesi olduğunu hatırlayan Doppler, geyiği Bongo’yu boynuzlu hayvanlar barınağına bırakıp soluğu Oslo’da alır. Kendisini ölesiye özlediklerine inandığı karısına ve çocuklarına kavuşacağı için çok heyecanlıdır ama küçük bir problem vardır: Onca yıllık posta kutusunun üzerinde “Andreas Doppler” değil, “Egil Hegel” yazmaktadır! Dibe vurduğunu düşünür ama aşağılanma nedir, görmemiştir henüz..
Hafiflemiş ve özgür hissediyordu kendini. Gerçekten özgür. Borcu yoktu, işi yoktu, yükümlülükleri yoktu. Sadece kendisi vardı. İyisiyle kötüsüyle. Ve güzel bir geyiği. Vergi dairesinin bisiklet parkına bağladığı Bongo’yu çözdü ve durup üst katlara baktı.
Her yerde toplantılar yapıldığını varsayıyordu; bu toplantılar ki, hem araştırmalar hem de deneyimler sonucu yalnızca yersiz olmakla kalmıyor, doğrudan verimi de baltalıyordu.
Bongo’ya tırmanırken yüzüne bir gülümseme yayıldı. Artık bu hayattan elini eteğini çekiyordu.


Değerlendirmeler

değerlendirme
8 puan

Doppler'in yarattığı ihtişam sonrası, yarattığı beklentinin bunca yüksek olması yazarı bir nebze etkilemiş gibi. Öykünün geri dönüş hikayesi olması bir yanında müthiş bir mizah yaratıyor çünkü geri dönen herkes kolları açık onu bekleyen, özlem dolu insanlar görmeyi umar ama burada işler pek de öyle yürümüyor. Karakterlerin tek tek incelikle işlenmiş ve günümüz bütün x y z kuşaklarına ince değdirmelerle kuşatılmış olması mizah dozunu güçlendiriyor. Beni çok rahatsız eden ise yan komşu ile yaşadığı abuk sabuk ilişki oldu, kadınlar konusundaki hoyratlığını yersiz, gereksiz ve çok kaba buldum. Ve fakat tüm bu olumsuz duyguyla çelişerek kitabı okurken çok güldüm ve eğlendim...


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 224 sayfa
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9789750842597
Dil
Türkiye Türkçesi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Omer öylesinebiri AFD bahardageliriz merveakarr
20 kişi

Okumak İsteyenler

evrenerarslan
2 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski