İnsan olarak bizler mükemmel bir varlık âleminde ve fakat kusurlu bir dünyada yaşıyoruz; yönelimimiz kemâle ve mükemmele doğrudur. Kemâle ermek ve kâmil insan (İnsan-ı kâmil) olmak sadece bir arzu değil, var oluşumuzun hakiki anlam ve amacıdır. Kemâl, kişinin bilgi sahibi olmasıyla elde edilir. Fakat muhakkak ki salt bilgi kâfi değildir. Bilginin imana dönüşmesi ve salih amelle desteklenmesi lâzımdır. Bundan dolayı iman ve amel, Kuran-ı Kerimde defalarca İman edenler ve salih amellerde bulunanlar şeklinde bir arada zikredilmiştir.Bilgi, nefsin bilgisi (Marifetün-nefs) ve varlık aleminin, yani yaratılmışların bilgisi (Marifetül-halk) üzerinden Allahı bilmektir, yani sözün özü Marifetullahtır.
İnsan olarak bizler mükemmel bir varlık âleminde ve fakat kusurlu bir dünyada yaşıyoruz; yönelimimiz kemâle ve mükemmele doğrudur. Kemâle ermek ve kâmil insan (İnsan-ı kâmil) olmak sadece bir arzu değil, var oluşumuzun hakiki anlam ve amacıdır. Kemâl, kişinin bilgi sahibi olmasıyla elde edilir. Fakat muhakkak ki salt bilgi kâfi değildir. Bilginin imana dönüşmesi ve salih amelle desteklenmesi lâzımdır. Bundan dolayı iman ve amel, Kuran-ı Kerimde defalarca İman edenler ve salih amellerde bulunanlar şeklinde bir arada zikredilmiştir.Bilgi, nefsin bilgisi (Marifetün-nefs) ve varlık aleminin, yani yaratılmışların bilgisi (Marifetül-halk) üzerinden Allahı bilmektir, yani sözün özü Marifetullahtır.