Bir Garip Vaka: Matmazel P., duyular üzerine, özellikle de görme duyusu üzerine bir roman. Gündelik hayatımızda nesnelerle olan ilişkilerimizi, görmek hakkındaki bazı temel varsayımlar yönlendirir. Bunlara göre, dış dünyayı gözlerimiz sayesinde içimize alır ve biliriz. Görsel sanatlar alanındaki kuramsal çalışmalarıyla tanınan ODoherty ise bu ilk romanında, görmenin doğal değil, öğrenilen bir yeti olduğunu düşünmeye sevk ediyor bizi. Bakmayı öğrendiğimiz sürece gözlerimizin bize ne kadar kaotik ve dehşet verici bir dünya resmi sunabileceğini tasvir ediyor. Adlarla nesneler, dil ve görme, aydınlıkla karanlık arasındaki ilişki, iyi müziğin kulaklarımza yönelttiği sorular, müziğin ruhu, evrendeki armoni ve insanlar arasındaki armoni yoksunluğu gibi temalar etrafında gelişen bir roman Matmazel P.Olay 18. yüzyılda Viyanada geçiyor. Resmi tıp biliminin temsilcilerinin iyileştirmek şöyle dursun, tam bir yıkıma uğrattığı birçok hastayı, manyetizmaya dayalı yöntemleri sayesinde iyileştirmiş olan Dr. Anton Mesmere yeni bir hasta getirilir. Hasta üç yaşında saptanabilir hiçbir fiziksel nedene dayanmaksızın kör olmuş, on sekiz yaşındaki Marie Thérésédir. Son derece yetenekli bir piyanist olan Marie Thérésein babası imparatorluk sekreteridir ve kendisi de bizzat İmparatoriçenin korunması altındadır. Kız, Mesmerin tedavisi altında ağır ağır görmeyi öğrenirken, sarayda ve resmi tıp çevrelerinde entrika ağları örülmeye başlanmıştır bile. Bilimden başka mürşit tanımayan bu insanlara göre, Mesmer, Kartazyen bilimin temellerinin sorgulanmasına yol açacak farklı bir yöntem geliştiren biri değil, ruhçu bir şarlatandır.Fiziksel körlük kadar, insanın başka bilgi edinme biçimleri karşısında duyarsız kalmasına yol açan manevi körlük ve iktidar hırsını da ele alan bu etkileyici romanı görsel sanatlarla ve müzikle ilgilenenelere olduğu kadar bütün iyi okurlara da öneriyoruz.ODohertynin ilk romanı göz kamaştırıcı bir tour de force (yetenek gösterisi). Habsburg İmparatoriçesi Marie Theresa döneminin entrikacı saraylılar, doktorlar ve müzisyenlerle dolu Viyanasını inanılmaz bir ayrıntı zenginliği ve olağanüstü psikolojik içgörülerle betimliyor. Roman insanı o kadar kavrıyor ki bir oturuşta okuyor, sayfaları bakalım hikâyede daha neler olacak diye neredeyse çılgınca çeviriyorsunuz. Sözün kısası, parlak bir başarı.Edward Said
Bir Garip Vaka: Matmazel P., duyular üzerine, özellikle de görme duyusu üzerine bir roman. Gündelik hayatımızda nesnelerle olan ilişkilerimizi, görmek hakkındaki bazı temel varsayımlar yönlendirir. Bunlara göre, dış dünyayı gözlerimiz sayesinde içimize alır ve biliriz. Görsel sanatlar alanındaki kuramsal çalışmalarıyla tanınan ODoherty ise bu ilk romanında, görmenin doğal değil, öğrenilen bir yeti olduğunu düşünmeye sevk ediyor bizi. Bakmayı öğrendiğimiz sürece gözlerimizin bize ne kadar kaotik ve dehşet verici bir dünya resmi sunabileceğini tasvir ediyor. Adlarla nesneler, dil ve görme, aydınlıkla karanlık arasındaki ilişki, iyi müziğin kulaklarımza yönelttiği sorular, müziğin ruhu, evrendeki armoni ve insanlar arasındaki armoni yoksunluğu gibi temalar etrafında gelişen bir roman Matmazel P.Olay 18. yüzyılda Viyanada geçiyor. Resmi tıp biliminin temsilcilerinin iyileştirmek şöyle dursun, tam bir yıkıma uğrattığı birçok hastayı, manyetizmaya dayalı yöntemleri sayesinde iyileştirmiş olan Dr. Anton Mesmere yeni bir hasta getirilir. Hasta üç yaşında saptanabilir hiçbir fiziksel nedene dayanmaksızın kör olmuş, on sekiz yaşındaki Marie Thérésédir. Son derece yetenekli bir piyanist olan Marie Thérésein babası imparatorluk sekreteridir ve kendisi de bizzat İmparatoriçenin korunması altındadır. Kız, Mesmerin tedavisi altında ağır ağır görmeyi öğrenirken, sarayda ve resmi tıp çevrelerinde entrika ağları örülmeye başlanmıştır bile. Bilimden başka mürşit tanımayan bu insanlara göre, Mes... tümünü göster