Bir Gün Beraber Gideriz

New York'ta, 1960'lı yıllarda felsefe eğitimi gördüğü Syracuse Üniversitesindeki ilk yıllarına dönüp kendisi hakkında değerlendirmeler yapan, kendisine "Annelia" diyen, asıl adını öğrenemediğimiz bir kadın... Umutsuzluk, keder, yabancılaşma hisleri ile mücadele edip hayata tutunma ve kişiliğini oluşturma çabası… Irk sorunu yaşanan yıllarda, zenci sevgilisi ile sürdürmeye çalıştığı ilişkisi, babasının ölümü... Yetişkinliğe geçerken cevap aranan sorular... Aşk, ölüm, kimlik üzerine derin ve zevkli bir kitap.

Ergenlik döneminde, zeki, duyarlı ve yalnızlık hisseden 18'inde genç bir kız olan kahramanımız, kendisine destek olan bir aileden yoksun yetişmiş. Annesinin doğum sonrasında ölmesi nedeniyle babası ve erkek kardeşleri onu hep suçlamışlar. Hayatı boyunca insanlar tarafından sevilmek ve kabul edilmek ile ilgili sorunlar yaşamış. Peki bunu aşmanın en kolay yolu nedir? Elbette kolay yoldan popüler olmaya çalışmak.

Kahramanımız üniversitede sosyal hayata uyum sağlamaya çalışıyor, zengin, güzel ve popüler kızlardan oluşan Kapa Gamma Pi Kulübüne katılmaya çalışıyor. Ne yazık ki, 13 yaşında gibi görünen, yoksul ve ve gözü derslerden başka hiçbir şeyi görmeyen bir kız olarak ne kadar uğraşırsa, o kadar yalnız kalıyor. Kendine güvenini iyice kaybediyor.

Bir gün, kendisinden büyük bir felsefe öğrencisi olan Vendor ile tanışıyor. Karşı ırktan iki insanın arkadaşlık yapamayacağı bir dönemde oldukları için, bu zenci öğrenci ile ilişkisi arkadaşları ve öğretmenleri tarafından onaylanmıyor. İşin kötüsü Vendor da bu fikre uyma yanlısı ve kızdan onu sevmemesini istiyor ama Annelia bunu yapamıyor. Kendi sevgisinin ikisine de yeteceğine inanıyor. Ölüm döşeğinde olan babasının yanına çağrılınca yaşam ile ilgili fikirlerinin doğru olup olmadığını sorgulamaya başlıyor.

"Bir Gün Beraber Gideriz", özellikle Joyce Carol Oates'in ilk okuduğunuz kitabı bu ise, karakterleri garip ve alışılmadık bulabilirsiniz. Ama ilerledikçe, düşünce tarzını ve hareketlerini anladığınızı hissedeceksiniz. Yazar, inandırıcı ve akıcı bir üslûba sahip. Karakterleri çok iyi oturtmuş. Kahramanlarının yaşamlarını bir peri masalı anlatır gibi anlatıyor. Diğer pek çok yazarın aksine, üniversite yaşamına komedi ya da aşk unsurunu tek başına ele alan bir şekilde değil, çocukluk ile yetişkinlik arasındaki kapsamlı bir kendini bulma süreci olarak bakıyor. Anlatımları ve tasvirleri çok canlı ve dili çok iyi kullanıyor. Su gibi akıcı cümleler su gibi akıcı; sanki hiç çaba harcamadan yazılmış hissini veriyor.. Yazar, okuyucunun kafasında resimler oluşturmayı seviyor. Kimi zaman şiir ile düzyazı arasında gidip gelen incelikte cümlelerle karşılaşıyorsunuz.

Oates'in daha önce "Amerikan Damak Zevki", "Kalp Koleksiyoncusu", "Kara Su", "Marya - Bir Hayat" ve yine İş Bankası Yayınları'ndan çıkan "Lanetliler / Grotesk Öyküler" adlı kitapları Türkçe'ye çevrilmiş.

New York'ta, 1960'lı yıllarda felsefe eğitimi gördüğü Syracuse Üniversitesindeki ilk yıllarına dönüp kendisi hakkında değerlendirmeler yapan, kendisine "Annelia" diyen, asıl adını öğrenemediğimiz bir kadın... Umutsuzluk, keder, yabancılaşma hisleri ile mücadele edip hayata tutunma ve kişiliğini oluşturma çabası… Irk sorunu yaşanan yıllarda, zenci sevgilisi ile sürdürmeye çalıştığı ilişkisi, babasının ölümü... Yetişkinliğe geçerken cevap aranan sorular... Aşk, ölüm, kimlik üzerine derin ve zevkli bir kitap.

Ergenlik döneminde, zeki, duyarlı ve yalnızlık hisseden 18'inde genç bir kız olan kahramanımız, kendisine destek olan bir aileden yoksun yetişmiş. Annesinin doğum sonrasında ölmesi nedeniyle babası ve erkek kardeşleri onu hep suçlamışlar. Hayatı boyunca insanlar tarafından sevilmek ve kabul edilmek ile ilgili sorunlar yaşamış. Peki bunu aşmanın en kolay yolu nedir? Elbette kolay yoldan popüler olmaya çalışmak.

Kahramanımız üniversitede sosyal hayata uyum sağlamaya çalışıyor, zengin, güzel ve popüler kızlardan oluşan Kapa Gamma Pi Kulübüne katılmaya çalışıyor. Ne yazık ki, 13 yaşında gibi görünen, yoksul ve ve gözü derslerden başka hiçbir şeyi görmeyen bir kız olarak ne kadar uğraşırsa, o kadar yalnız kalıyor. Kendine güvenini iyice kaybediyor.

Bir gün, kendisinden büyük bir felsefe öğrencisi olan Vendor ile tanışıyor. Karşı ırktan iki insanın arkadaşlık yapamayacağı bir dönemde oldukları için, bu zenci öğrenci ile ilişkisi arkadaşları ve ... tümünü göster