Demir Özlünün Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları... Bir solukta okunan küçük, ama derinliği olan bir roman. Az sayfalı olmasına bakmayın, gerçek bir roman. Bunda dabelgesel denilecek yönler var. 1960 sonrasının Türkiyesinde, İstanbulunda, o dönemin genç sanatçıları, yazarları arasında buluyorsunuz kendinizi. Sıkıntıları, umutları, sevgileri... Son yıllarda okuduğum en gerçek romanlardan biri Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları... Gerçekçilik savını ileri sürmeden gerçekçi, belgeselim demeden belgesel, çözümlemeye kalkmadan çözümleyici... Bir yazın yapıtı, Bir ülkenin yüzü var, Demir Özlü tarafından ele alınıp gösterilen bir yanı... İçine girebildiğiniz, bize kendi ülkemizin kapılarını açan yapıtlardan... Bir ülkenin yüzüdür edebiyat, sözü üzerinde durmalı... Hele yüzü hızlı bir değişme sürecinde olan bir ülkenin insanıysak...Özlünün Küçükburjuvası gibi düşündüğümüz olmuyor mu arada bir: Her şey değişecek, her şey değişecek, dedi. Tek kaygım. Kaldırıma, sokağa, ilerideki ağaçlara bakıyordu. Değişmelerden sonra, bizim tanıyamadığımız bir dünya çıkmasın ortaya. Biz içinde yaşadığımız dünyayı bile tanımıyoruz. Sürekli değişen bir dünyadayız.. Onu bize romanlar, öyküler, şiirler öğretir, tanıtır. Kendi öz ülkemizin kapılarını bize açar, Aragonun dediği gibi... OKTAY AKBAL
Demir Özlünün Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları... Bir solukta okunan küçük, ama derinliği olan bir roman. Az sayfalı olmasına bakmayın, gerçek bir roman. Bunda dabelgesel denilecek yönler var. 1960 sonrasının Türkiyesinde, İstanbulunda, o dönemin genç sanatçıları, yazarları arasında buluyorsunuz kendinizi. Sıkıntıları, umutları, sevgileri... Son yıllarda okuduğum en gerçek romanlardan biri Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları... Gerçekçilik savını ileri sürmeden gerçekçi, belgeselim demeden belgesel, çözümlemeye kalkmadan çözümleyici... Bir yazın yapıtı, Bir ülkenin yüzü var, Demir Özlü tarafından ele alınıp gösterilen bir yanı... İçine girebildiğiniz, bize kendi ülkemizin kapılarını açan yapıtlardan... Bir ülkenin yüzüdür edebiyat, sözü üzerinde durmalı... Hele yüzü hızlı bir değişme sürecinde olan bir ülkenin insanıysak...Özlünün Küçükburjuvası gibi düşündüğümüz olmuyor mu arada bir: Her şey değişecek, her şey değişecek, dedi. Tek kaygım. Kaldırıma, sokağa, ilerideki ağaçlara bakıyordu. Değişmelerden sonra, bizim tanıyamadığımız bir dünya çıkmasın ortaya. Biz içinde yaşadığımız dünyayı bile tanımıyoruz. Sürekli değişen bir dünyadayız.. Onu bize romanlar, öyküler, şiirler öğretir, tanıtır. Kendi öz ülkemizin kapılarını bize açar, Aragonun dediği gibi... OKTAY AKBAL
158 sayfa