Daha anlamlı yaşamak için İlber Ortaylı’dan tavsiyeler…
“Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.”
- İlber Ortaylı
İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor.
Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır?
İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir?
İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur?
Kişi mesleğini neye göre seçmelidir?
Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır?
Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir?
En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir?
Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır?
Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir?
Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir?
En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir?
İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz?
İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir?
“Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…
Daha anlamlı yaşamak için İlber Ortaylı’dan tavsiyeler…
“Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.”
- İlber Ortaylı
İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor.
Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır?
İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir?
İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur?
Kişi mesleğini neye göre seçmelidir?
Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır?
Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir?
En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir?
Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli... tümünü göster
Öncelikle şunu belirtmeliyim. Son derece entelektüel bir kitap. Her şeyden biraz biraz değinilmiş. Dolu dolu bir söyleşi olmuş. Kendi adıma altını çizdiğim notlar aldığım çok yer oldu. Bütün okuyucu arkadaşlara tavsiye ederim. İyi okumalar diliyorum.
Kişi, bu kitabı erken yaşta okuduğunda, lise ve üniversite dönemini daha farklı ve özenli bir bakış açısı ile değerlendirebilir. Vizyon katan bir kitap. Özellikle ilk gençlik yıllarında olan kişilere tavsiyemdir.
İlber Ortaylı'nın ilginç tavsiyelerini okurken kendisinin bir çok şeyi sürekli olarak eleştirmesini pek doğru bulmadım. Adam her yeri gezecek görecek ve gezdiği her yer bir dahaki gelişinde aynı kalmalıymış gibi düşünüyor. Aslında gençliğindeki kaçırmış olduğu hayallerini ve yaşadıklarına karşı duyduğu özlemini dile getiriyor farkında olmadan. Eski yerlerin aynı kalmasını istemesi bence bundan kaynaklanıyor. Doğrusu iyi bir bilgi birikimi var ve bu yadsınamaz. Lakin onun müzik zevkini ve gezme hevesini herkes aynı şekilde kabul etmesi beklenemez. Hem hangi para ile bu yerleri gezecek. Millet geçim derdinde iken bu işlere vakit ayıracak. Çok zor. Boşta gezen zenginlerin işi söyledikleri. Okuma tavsiyelerine katılırım. Elbette bunlar okunmalı. Lakin bunun dışında söylediklerinden daha değerli eserler yok mu?
Eğer tarih veya buna paralel bir bölüm okusaydım kesinlikle başucu kitabım olurdu çünkü Ortaylı'nın vermiş olduğu tavsiyeler bir yol haritası oluşturmanıza yarıyor. Benim gibi çok farklı bir alana bile sahip olsanız bunu kesin yapmalıyım, şunu kesin izlemeliyim diyebileceğiniz bilgilerle dolu. Keşke gençlik yıllarımda karşılaşsaydım dediğim ara ara 40 yaşına geldim çok mu geç acaba diye beni düşündüren bir kitap olsa da yerli-yabancı piyasadaki tüm kişisel gelişim kitaplarını siler süpürür bu kitap. Öncelikle motivasyonunuzu yükseltiyor. Hayatta yapılacak daha neler var diyebilirsiniz.
Kötü, perişan, özensiz...En çok bunlar kaldı aklımda kitaptan. İlber Ortaylıyı memnun edecek bu dünyada pek birşey yok sanırım. Herşeyede kötü denilmez ki. Allahtan sadece bizi değil bütün dünyayı beğenmiyor. Kitap görmüş geçirmiş birisinin tavsiyeleri gibi başladı, çok güzel gidiyordu. ilerleyen kısımlarda eleştiri yağmuruna başladı.
Tiyatro olsa ne olur, izleyen yok diyor, biz izmir devlet tiyatrosunde bilet bulamıyoruz.
"Bir Ömür Nasıl Yaşanır", Türkiye'nin önemli bir değeri olan Prof. İlber Ortaylı'nın öğrenme, kendini geliştirme, eğitim-öğrenim, gezi, kültür, sanat, tarih ve okumaya dair önemli tavsiyelerini ve değerlendirmelerini içeriyor.
Gazeteci Yenal Bilgici'nin sorularına İlber Ortaylı tarafından verilen cevaplar bir söyleşi formatında kitaba aktarılmış.
Ortaylı'yı bilen ve tanıyanların tahmin edeceği üzre; bu söyleşi genel itibariyle tatlı-sert ancak bir o kadar da samimi ve aydınlatıcı eleştirileri de içinde barındırıyor. Kendisi dahil olmak üzere öğrencisinden eğitimcisine, yurttaşından bürokratına, gencinden yaşlısına, ebeveyninden yazarına ve akademisyenine, toplumun hemen her kesimi bundan nasibini alıyor.
Ortaylı'ya göre hayat dört ana dönemden oluşmakta: 12-25 yaşları arası, 25-40 arası, 40-55 arası ve 55 sonrası. Bunlar gençlik, yaşlılıkla ilgili dönemler olmaktan ziyade; bir insanın yetişmesi, olgunlaşması, eser vermesiyle ilgili. Buna göre bir insanın 15 yaşına kadar yeteneği şekillenmekte ve öğrenme yeteneği maksimum düzeyde. Kişinin bilgi, beceri ve birikiminin asıl temeli bu dönemde oluşuyor. 25-40 yaş arası ise bir restorasyon ve eser verme dönemi. 40-55 yaş arası, hafızanın gerilemeye başladığı ancak şimdiye kadar elde edilen bilgiler ışığında daha olgun değerlendirmelerin yapıldığı, doğru değerlendirildiği taktirde çok verimli geçebilecek bir dönem. 55 yaş sonrası ise âdeta bir ustalık dönemi ve bu dönemde kişi en az 70'ine kadar eser vermeye devam etmeli.
Yazarın ağırlıklı olarak kitapta öne çıkan diğer değerlendirmeleri kısaca şöyle sıralanmakta;
* İnsanlığın entelektüel seviyesi 1.Dünya Savaşından itibaren gerilemeye başladı. Bu nedenle günümüzde dahilerden çok; eski prensipleri uygulayarak günlük yaşama kazandıran takipçileri görüyoruz.
* Mevcut Eğitim, çok uzun ve yaratıcılığı büyük ölçüde engelliyor.
* Eğitimin bütün öğrencileri eşit seviyeye getirme şeklindeki toptancı yaklaşımı; herkesin seviyesine, ilgi ve beceri alanına göre eğitim görmesini hedefleyen bir anlayışa evrilmeli.
* Okuma ve öğrenme için en verimli zaman dilimi sabah saatleri.
* Üniversite diplomasının doğrudan bir meslek edinme aracı olarak görülmesi yanlış. Öğrencinin sevmediği bir bölümde ve yeterince iyi olmayan bir üniversitede okuması vakit ve kaynak kaybı.
* Öğretmen, eğitimin kilit unsuru ve eğitim sisteminde yaşanan pek çok problemin kaynağı ise yeterince sayıda ve nitelikli öğretmen yetiştiremeyen bir ortam.
* Öğretmen eskiden olduğu gibi rol modeli değil; öğretmenlerin hayatımıza birer lider olarak geri dönmesi sağlanmalı.
* Üniversitelerin, bu üniversitelerde açılan bölümlerin ve verilen derslerin
ihtiyaç ve stratejik planlardan ziyade; yurttaşların talebine göre dizayn edilmesi yanlış.
* Türkçe'ye gereken önem verilmiyor; yazarlar bile dili doğru kullanmıyor. Bu durum insanlarımızın hem dilini iyi bilmemesine hem de yabancı dil eğitiminde arzu edilen seviyeye gelememesine neden oluyor.
*Şehirler giderek niteliksiz bir mimariye teslim oluyor ve bu konuda çoğu benzeşiyor.
* Gerçekten iyi bir şehirde; sosyoekonomik düzeyi ve geliri ortalamanın altında olan vatandaşlar da rahat ve mutlu biçimde yaşayabilir.
* Atatürk'teki "Rumeli inadı" diyebileceğimiz, "olmalı" dediği an "olabilir" seçeneğini de ortadan kaldıran irade bugün herkese lazım.
* İyi düşünmek için yalnızlığa ihtiyaç vardır. Millet olarak yalnızlığı pek sevmediğimiz için, yaratıcılık törpüleniyor.
Kitabın sonraki bölümlerinde İlber Ortaylı 'nın seyahat, sinema, tiyatro, müzik, edebiyat konularındaki tavsiye ve değerlendirmeleri yer alıyor.
Bu bölümlerde ne yalan söyleyeyim; özellikle seyahat ve gezi önerilerini uygulamaya kalksak, "hangi zaman hangi bütçe yeter?" diye düşünmeden edemedim. 🤔
Bunun dışında, yazarın kendi asıl uzmanlık alanı olan tarih dışında; kültürel açıdan ne kadar donanımlı, bilgili ve entelektüel bir şahsiyet olduğunu bu bölümlerde kolaylıkla görüyoruz.
Okunduktan sonra rafa konup unutulmak yerine; başucu eseri olmayı hak edecek kadar önemli ve değerli bir eser.
Bence gencinden yaşlısına herkes tarafından okunmalı, okutulmalı. En azından belli bir ufuk, vizyon kazanmak adına...
Keyifli okumalar dilerim.
NOT: İlgilenenler için diğer önemli alıntılar aşağıda sıralanmıştır...
Hayat, derbederlik ve tembellik için çok uzun; fakat hırsla, yağma ve haydutluk yapmaya değmeyecek kadar kısadır.
*****
Kimsenin sizi bulmasını beklemeyin; nitelikli insanları siz arayın!
*****
Becerilerinize gerçekten uyan mesleği seçiniz. Kendi kapasitenizin altında çalışmayın; kendinize bol ya da dar gelen bir gömleği giymekten kaçının.
*****
İllâ aynı hayat görüşünü paylaştığınız insanlarla dost olacaksınız diye bir kural yoktur. Ben her dostumun hayat görüşünü paylaşmam ama görüşlerinden faydalanırım.
*****
Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün, keşfedin, başkalarıyla ilgilenin, okuyun, sevin. Bunları dolu dolu yapın ki izleri yüzünüze yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.
*****
Bizde asıl dert, aydın etiketlilerin yarım ve çeyrek bilgili olmasıdır.
*****
Bilgi yetmez; merak da gerekir.
*****
Konforundan vazgeçmeyi göze alacaksın. Kendi dünyanı yerinden kendin oynatacaksın. Bir insanin bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır.
*****
Eğitimin iyisi müzikle, matematik ve filolojiyle, bir de sporla olur. Bunu sağlayamadığınız sürece, istediğiniz kadar okul açın; netice değişmez.
*****
Bir millet krizle düşmez veya yükselmez; bir millet ancak insanın eğitim niteliği yüksekse yükselir, gelişir, zenginleşir. Bunlar da her zaman iktisadi istatistiklerde yer almaz. Netice kültüre (cultura'ya) ne kadar sahip olduğuna da bağlıdır. Bu da eğitimden geçer.
*****
Herkes köy enstitülerinin kapatılmasını konuşuyor, eğitim enstitülerini anlatan yok. Cumhuriyetin nitelikli teknik öğretmen yetiştirmesi başarıyla yürütülürken, 1970'lerde , eğitim enstitülerinin başına gelenler yüzünden bitmiştir.
*****
Çocukların yokluğu, zorluğu, mahrumiyeti bilmesi lazım. Bunu ona siz (ebeveyn olarak) göstereceksiniz.
Eğitimin tümünü okul veremez; eğitim satın alınacak, herkese aynı şekilde hitap eden bir ürün değildir.
*****
Hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir konu... İyi mühendis ve hekim çıkartıyoruz, ne var ki kültürel üretimimizde ciddi bir artış yok. Bizim artık buna odaklanmamız lazım. Sinemacı, tiyatrocu, müzisyen yetiştirmenin yollarını bulmalıyız.
*****
Herkesi dönemiyle tanımanız gerekir. Sanatçıların devlet adamlarının yaşadıkları dönemi bilirseniz, çağının bir insanı nasıl şekillendirdiğini de görürsünüz. Bu sayede, verilen eserleri, yapılan işleri de daha iyi anlarsınız.
*****
... (Şehircilik açısından) En kötüsü ne biliyor musun? Yenileri yapılacak diye iyi, eski yapıların yıkılması. Bunun sonucu da (şehirlerin) niteliksizlikte aynılaşma(sı)dır.
*****
Daha dolu dolu bir ülke olacağız. Umudum budur.
Hayata dair aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir kitap. İlber hoca kendi bilgi,birikim ve izlenimlerini kitaba olabildiğince aktarmış.Fakat bazı kısımlarda sert geçişler olmuş ve eleştirel yönü çok fazla.
Bir röportaj kitabı olduğu halde gayet keyif ile okudum. Bir gençe verilebilecek en güzel öğütler var.Kesinlikle daha erken okumalıydım.
İlber Ortaylı gibi usta bir kalemden paha biçilemez öneriler içeren kıyöetli bir eser. Sadece satın alıp, okuyarak bir kenara koymalık değil, başucunda tutup sık sık göz atmaklık bir kitap. Özellikle gençler için zamanı ne ile doldurmak gerektiğine dair ışık olacağını düşünüyorum. kesinlikle okunmalı.
Karton Cilt, 1. baskı, 288 sayfa
Şubat2019 tarihinde, Kronik Kitap tarafından yayınlandı