Ataerkillik, gerek bilimsel dilde gerekse günlük dilde uluorta kullanıldığı için anlam kaybına uğramış bir kavram. Kimi zaman fazla geniş kullanılıyor, kimi zaman fazla dar. Kimi zaman -maçoluk eşliğinde- küçümseyici, aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılıyor, kimi zaman da teknik bir terim olarak uzmanlık jargonuna sıkışıyor. Bu eserde Ayşe Saraçgil, ataerkillik kavramına açıklık ve genişlik kazandırıyor. Ataerkilliği, aile yapısı modeli olmanın ötesinde; toplumların dünyayı algılama biçimlerini, toplumsal deneyimin birikimini ve iktidar mekanizmalarını belirleyen yapıların bütününü ifade eden kilit bir kavram olarak ele alıyor. Bu çözümlemeyi, Osmanlı İmparatorluğundan modern Türkiyeye uzanan modernleşme sürecine bakarak yapıyor yazar. Resmen ve yukarıdan aşağıya bir yöntemle başlatılan kurumsal modernleşme sürecinin ataerkil yapılarla girdiği etkileşim, bu süreci kavramanın temel önemde bir boyutu. Zira geleneksel ile modernin, birey ile cemaatin, çocuğa ve kadına ayrılmış iç ile toplumsal hayatın cereyan ettiği dış arasındaki zaman zaman çatışmaya yol açan gerilimin odağında, ataerkil yapılarla modernizm arasındaki pazarlıklı ilişki var. Ayşe Saraçgil, tüm bu yapıların, çatışmaların, değişimlerin ve değişmeyenlerin edebiyattaki yansımalarını, yüz elli yıllık değişim sürecinin sınır ve sonuçlarını inceliyor.
Ataerkillik, gerek bilimsel dilde gerekse günlük dilde uluorta kullanıldığı için anlam kaybına uğramış bir kavram. Kimi zaman fazla geniş kullanılıyor, kimi zaman fazla dar. Kimi zaman -maçoluk eşliğinde- küçümseyici, aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılıyor, kimi zaman da teknik bir terim olarak uzmanlık jargonuna sıkışıyor. Bu eserde Ayşe Saraçgil, ataerkillik kavramına açıklık ve genişlik kazandırıyor. Ataerkilliği, aile yapısı modeli olmanın ötesinde; toplumların dünyayı algılama biçimlerini, toplumsal deneyimin birikimini ve iktidar mekanizmalarını belirleyen yapıların bütününü ifade eden kilit bir kavram olarak ele alıyor. Bu çözümlemeyi, Osmanlı İmparatorluğundan modern Türkiyeye uzanan modernleşme sürecine bakarak yapıyor yazar. Resmen ve yukarıdan aşağıya bir yöntemle başlatılan kurumsal modernleşme sürecinin ataerkil yapılarla girdiği etkileşim, bu süreci kavramanın temel önemde bir boyutu. Zira geleneksel ile modernin, birey ile cemaatin, çocuğa ve kadına ayrılmış iç ile toplumsal hayatın cereyan ettiği dış arasındaki zaman zaman çatışmaya yol açan gerilimin odağında, ataerkil yapılarla modernizm arasındaki pazarlıklı ilişki var. Ayşe Saraçgil, tüm bu yapıların, çatışmaların, değişimlerin ve değişmeyenlerin edebiyattaki yansımalarını, yüz elli yıllık değişim sürecinin sınır ve sonuçlarını inceliyor.