Bir sadakat dersi, entrika üzerine bir uzmanlık eğitimi.
Yelena şu ana dek hayatta kalmayı başardı. Çocukken kaçırıldığı, gençliğinin başında hapse atılıp çeşnici olmak şartıyla serbest bırakıldığı düşünüldüğünde yeterince acı çektiğini düşünebilirsiniz.
Fakat hayır.
Ixiada yasaklı büyü güçleri ona bir idam fermanı getirdi. Tek şansı Sitiaya, doğduğu yere dönmek. Ancak Sitia ona çok yabancı bir yer. Burada güçlerini kontrol edemiyor. Başıboş bir büyücü korku salıyor ve kurban olarak Yelenayı seçiyor.
Büyü Becerileri Yelenayı Kurtaracak Mı...
Yoksa sonunu mu getirecek?
Bir sadakat dersi, entrika üzerine bir uzmanlık eğitimi.
Yelena şu ana dek hayatta kalmayı başardı. Çocukken kaçırıldığı, gençliğinin başında hapse atılıp çeşnici olmak şartıyla serbest bırakıldığı düşünüldüğünde yeterince acı çektiğini düşünebilirsiniz.
Fakat hayır.
Ixiada yasaklı büyü güçleri ona bir idam fermanı getirdi. Tek şansı Sitiaya, doğduğu yere dönmek. Ancak Sitia ona çok yabancı bir yer. Burada güçlerini kontrol edemiyor. Başıboş bir büyücü korku salıyor ve kurban olarak Yelenayı seçiyor.
Büyü Becerileri Yelenayı Kurtaracak Mı...
Yoksa sonunu mu getirecek?
İlk kitap kadat hoşuma gitmedi. Yazar alacakaranlık serisinden, Harry Potterdan ve açlık oyunlarından çok etkilenmişe benziyor bir an okudugum kitaplardan kısımlar okuyormuşum gibi geldi. 3. kitabı alır mıyım bilemiyorum.
Yorumun aslı: http://kordugumhayaller.blogspot.com/2013/04/buyu-ustasi-magic-study-by-maria-v.html
Açıkçası kitaba başlarken daha önce duyduklarım ile çok bir şey beklemiyordum. Ki ilk başlarda da duyduklarımı desteklercesine olaysız -bana göre biraz sıkıcı- geçiyordu. Ama o ilk birkaç sayfadan sonra yazar sizi tekrar kendine bağlamaya başlıyor. Bazen durup durup, sevsem mi sevmesem mi diye düşünseniz de yeniliklere alıştıktan sonra ilk kitap kadar keyif alıyor ve bir çırpıda bitiriyorsunuz :)
Kitabımızın pat! diye yolculuk anıyla başlaması açıkçası biraz beni şaşırttı. Hem de merak uyandırdı. Çünkü ilk başlarda hep, hani bir tanıtım yazısı olur ya, işte o tip bir yazıyla Sitia'yı tanıyacağımızı düşünmüştüm. Ama tabi ki öyle olmadı. Daha biz burası neresi ya da nereye gidiyorlar diyemeden kendimizi Yelena'nın soyu Zaltana arasında buluyoruz. Ama bu karşılaşma hiç de beklediğimiz tarzda çıkmıyor.
Açıkçası aileyi çok sevmedim. Bunun nedeni bir önceki kitapta edindiği yeni ailesini, yani Valek'M ve Güç İkizleri'ni aşırı aşırı sevip özlemem olabilir. Neyse ki yazar bizim bu durumda olabileceğimizi düşünmüş olamalı ki, orada bizi çok uzun tutmuyor. Biraz ailesini tanıdıktan sonra -okuyucalara süpriz- abisiyle büyü eğitimi için Büyücüler Hisarı'na doğru yola çıkıyor kızımız.
Buraya kadar bir dinlenmişsinizdir umarım çünkü yazar bizi buradan sonra dur durak bilmez bir gizemin ve maceranın içine çekiyor. Zira kızımızın abisiyle olan problemeleri yetmezmiş gibi önce yolda kendisini kaçırmaya çalışanlar oluyor. Ve Hisar'a getirildikten sonra hain olmadığı anlaşılınca o kişi sorun olmuyor -şimdilik- Ama yine de kızımız bundan sonra huzur bulamıyor. Çünkü bu seferde önce büyüleriyle kötülüğe yol açan korkunç bir katil ortaya çıkıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de büyük dört büyücüden birinin öğrencisi olması diğerlerinin onu dışlamasına ve yalnızlığa itiyor. Belki de bunlar arasında güzel olan tek şey Ixia heyetinin, Sitia ile bir anlaşma yapmak için Hisar'ı ziyarete gelmesi. Hayır, güzel olan Ixia'nın gelmesi değil. Güzel olan o heyetle birlikte gelenler. Evet! Valek'M ve Güç İkizleri'nden bahsediyorum. Eee, kadro tamamlandığına göre olaylar birbirine dolanmaya başlayabilir. Ve tam da öyle oluyor zaten. Önce katil Yelena'yı istediğine dair bir not bırakıyor, kızımız da bunu çözmeye çalışırken başka düğümler oluşuyor. Ahh, bir de Valek'in aslında burada olduğu bilinmemeli. Ve ve... heyet ile gelmemesi gereken bir kişi de geliyor. Peki sizce Yelena tüm bunlardan kurtulabilecek ve düğümleri açıp ruhları huzura kavuşturabilecek mi?? Peki ya kendi ruhu huzur bulabilecek mi?? Valek'in üzerinde yürüdüğü ince ip kopmadan tüm her şey çözüme kavuşabilecek mi ve son olarak kızımızın her şey bittikten sonra vereceği son karar ne olacak: gidecek mi yoksa kalacak mı??? Tüm soruların yanıtları, çok daha fazlası ve erinilesi kapağı için Büyü Ustası'nı alıp okumalısınız ;)
Kitabın başları ve aralarda yer alan bazı kısımlar bana normalde sıkıcı gelirdi. Ama o kısımlar bize Sitia, kızımızın abisi ve Yelena'nın alışmasıyla ilgili merak edilenlerle kendini okutturuyor. Yani baştan vermiş olsaydı bize bilgileri muhtemelen bu yerleri okurken -yani kitabın durulduğu yerleri- sıkılabilirdik ama yazar bize bilgileri sindire sindire ve her seferinde bir sonraki soruyu merak ettircek bir şekilde verdiği için sıkılmadan okuyorsunuz. Tabi bunda yazarın bizi bilinmeyen terimler vs. çok kullanmayarak yormaması da var. Hem dili de gayet iyi. Yani okurken sıkılmazsınız.
Ya da belki de kitapta Valek'M ve Güç İkizleri'nin gelişlerine -bir gün geleceklerini bildiğim için- o kadar odaklanmıştım ki ve öncesinde de olan olaylar gizem kısmında merakımı arttırmıştı ki okurken sıkılma şansım da olmamıştır. Hangisi bilemem ama kesinlikle keyif aldım :D
Kitapta en sevdiğim yer -daha doğrusu ikinci en sevdiğim yer, Güç İkizleri ile uzun bir aradan sonra ilk kez karşılaşmamız oldu. Sanki yıllarca görüşmediğim dostlarımı görmüş gibi gözlerim doldu o an itiraf etmem gerekirse :) En sevdiğim yer ise -sizin de tahmin ettiğiniz gibi, Valek ve Yelena'nın birbirlerine kavuştukları ve hasret giderdikleri o sahneler oldu. Bütün bu sahneleri okurken nasıl kalbim durmadı zaten şaşırıyorum :D Ki bu karşılaşmalardan sonra da kitap bana bir çırpıda bitti gibi geldi nedense O.o :D
Benim için kitapta rahatsız edici şeyler, başta ilk kitabın havasından çok farklı yerlere kayması oldu. Belki de bunda Sitia'nın iklimi gibi yani sıcak ve aydınlık bir yer olması nedendi. Ama alışana kadar isyan etmediğimi söyleyemem. Bir diğer nokta ise artık kanıksanan bir şekilde, bazı yerlerin başka sevdiğim bir kitabı hatırlatmasıydı. Normalde bundan rahatsız olmam ama bu kısımlarda yazar başka şeylerin anımsatmasını yapmak yerine daha orjinal ve güzel parçalar çıkarabilirdi. Yani elindekinin kıymetini bilmemiş gibi geldi ve bu da hoşuma gitmedi :( Bunlar dışında da pek beni rahatsız eden bir kısım yoktu kitapta :)
Ahhh, kitabın sonları... O kadar keyif vericiydi ki, okurken kahkaha atmamak elde değildi çoğu zaman. Sadece bu da değil, tüm olaylardan sonra daha sayfa kaldığını görünce -hem de baya sayfa- "bu kadın daha ne yazacak ki?" desem de yazar sonunda bize gayet güzel şeyler sunmuş ve son kitap için bizi merak, heyecan, umutlar ve tahminler içinde bırakmış. Bize de bundan sonrası için sabırsızlıkla son kitabı beklemek kalmış...
Aksiyon tam gazdı resmen. Özellikle sonlara doğru "Ne olacak acaba?" diye düşünmekten kitabı bırakamadım. Karakterler, olaylar her şey harikaydı.
İşte Yelena idam cezası alınca Sitia'ya kaçıyor, büyücülük eğitimleri alıyor. Ailesiyle tanışıyor falan filan. Arka kapaktaki şeyler zaten.
Konuya fazla değinmek istemediğimden ailesinden bahsedeceğim. Öyle tuhaflardı ki. Bir kere ağaçta (?!) yaşıyorlar. Otuz tane falan kuzeni var, artık ne ağacıysa iki yüz kişi falan yaşıyor heralde. Böyle yapraklardan, orman malzemelerinden yapılma eşyaları, çiçekli böcekli, cırtlak renkli elbiseleri var. Hele evin içinde valmurlar (Bir çeşit hayvanMIŞ.) dolaşmaya başkayınca kahkaha atmaya başladım. Sarmaşıkla ortaya çıkması için Tarzan'ı bekler halde buldum kendimi. En sonunda aile gözüme mağara insanlarına dönüşmeye başlamıştı, gözümün önünde Cennet Mahallesi'nden görüntüler bile geldi. Tabii bunları da aştım.
Böyle şeyler hayal etmemin nedeni dün kendi kendimle iddaaya girmiş olmamdı (Barney'leşiyorum). 422 sayfalık kitabı tek günde bitirmeye çalıştım ve tüm gece uykusuz kalınca kelimeler birbirine karıştı, artık kitabın sonlarına doğru halüsiyonlar görmeye başladım. Derdim ne bilmiyorum.
Çok uzun bir okunacaklar listeniz yoksa ve benim gibi bir gecede bitirmeye çalışmaycaksanız güzel bir seri :S.
muhteşem. birinci kitaptaki aksiyon ve art arda süren olaylar bu kitapta daha da artmış. 3. kitabı büyük bir merakla bekliyorum
tekrar tekrar tekrar okurum ben bu kitabı, bu seriyi...ilk kitabı çok beğendim ama bu ikinciye bayıldım...çok çok dikkatle okudum ve tekrar okumaktan daha büyük keyif alacağıma inanıyorum
Ayrıntılar blogumdadır:
http://kitaptutkum.blogspot.com/2013/12/study-serisi-buyu-ustas-maria-v-snyder.html
2013 yılında en sevdiğin seri ya da kitap ne diye sorsalar, kesinlikle cevabım “Study serisi” olur. Bu seriyi birçok yönden çok başarılı buluyorum. Bunun nedenlerinden ilki; serinin bana hitap etmesi yani fantastik öğelerinde büyü, macera olmasıdır. İkincisi ise karakterler! Genel olarak ana karakterlerimiz Yelena ve Valek’e baktığımızda her iki karakter de ne çok güzel ya da yakışıklı ne de erişilemez! Hatta naif bir yapıları var. Günümüzdeki kitaplarda karakterler öyle bir tasvir ediliyor ki hep görsellik ön planda. Serideki karakterlerin öyle olmaması ama buna rağmen karakterlerin sevilmesini yazarın anlatımındaki başarısından kaynaklandığını düşünüyorum. Bir yerde de önemli olan bu değil midir?
Ilk kitaba gore daha fazla begendigim bir kitap oldu. Topaz ve kiki ile konusmalar , ilginc arkadaslar ve gaip topluluklar filan oldukca eglenceliydi. Tek sorun Yelena`nin gerizekali gibi herseye atlamasiydi. Basina buyruklugu bi yerden sonra ciddi anlamda sıktı. Janco ve Ari ikilisi olmasa cidden bu kiz cekilmiyor.
gerçekten çok akıcı bir kitaptı ama tatile gitmem nedeniyle biraz geç bitirdim
Karton Cilt, 424 sayfa
Mart2013 tarihinde, Dex tarafından yayınlandı