Millet, ülkesinin, dilinin, tarihinin elinden alınmasına, Türk adının tarihten silinmesine müsaade etmeyecektir.Derin bir uykudan uyandım. Rüya kafamda hâlâ taptazeydi; yeni görülmüş renkli bir film gibi. Nasıl derin bir uyku idi ki o öyle. Sanki elli yıldır uyumaktaymışım.Rüyamda, halk Türkiyenin her bir köşesine kadar uyanmış. Herkesin gözünde bir parlaklık; yüzlerinden kendine güven fışkırıyor.Kadıköydeyim, Beyoğlundayim, Ankarada Meşrutiyet Caddesindeyim, Amasyada, Antalyada, Tekirdağda, Vandayım. Sokaklarda insanlar hızlı hızlı işlerinin güçlerinin peşinde koşturuyor, ama yüzlerinde telaştan, endişeden eser yok; mutlu bir tebessüm, birbirleriyle sevecen selamlaşmalar. Gençlerde azimli, zeki bakışlar. Bazıları düşünceli düşünceli yürüyor; sanki kafalarında çetin matematik meseleleri çözüyorlar. Dolaşırken baktım ki, hayret her yerde kahveler, iş saati, nerdeyse boş. Tek tük müşterili masalarda kâğıt ya da tavla oynayan görünmüyor. Bir grup genç oturmuş, ciddi, ağırbaşlı tartışıyorlar; bazıları önlerindeki kâğıtlara fizik formülleri yazıyor. Terbiyeli, saygılı gençler. Düşünüyorum: Atatürkün Türkiye Cumhuriyetini emanet ettiği gençler nihayet yetişmiş.
Millet, ülkesinin, dilinin, tarihinin elinden alınmasına, Türk adının tarihten silinmesine müsaade etmeyecektir.Derin bir uykudan uyandım. Rüya kafamda hâlâ taptazeydi; yeni görülmüş renkli bir film gibi. Nasıl derin bir uyku idi ki o öyle. Sanki elli yıldır uyumaktaymışım.Rüyamda, halk Türkiyenin her bir köşesine kadar uyanmış. Herkesin gözünde bir parlaklık; yüzlerinden kendine güven fışkırıyor.Kadıköydeyim, Beyoğlundayim, Ankarada Meşrutiyet Caddesindeyim, Amasyada, Antalyada, Tekirdağda, Vandayım. Sokaklarda insanlar hızlı hızlı işlerinin güçlerinin peşinde koşturuyor, ama yüzlerinde telaştan, endişeden eser yok; mutlu bir tebessüm, birbirleriyle sevecen selamlaşmalar. Gençlerde azimli, zeki bakışlar. Bazıları düşünceli düşünceli yürüyor; sanki kafalarında çetin matematik meseleleri çözüyorlar. Dolaşırken baktım ki, hayret her yerde kahveler, iş saati, nerdeyse boş. Tek tük müşterili masalarda kâğıt ya da tavla oynayan görünmüyor. Bir grup genç oturmuş, ciddi, ağırbaşlı tartışıyorlar; bazıları önlerindeki kâğıtlara fizik formülleri yazıyor. Terbiyeli, saygılı gençler. Düşünüyorum: Atatürkün Türkiye Cumhuriyetini emanet ettiği gençler nihayet yetişmiş.
Böyle değerli bir bilim adamımız olduğu için çok şanslıyız. Sinanoğlu fizik kimya ve biyoloji alanlarında birçok çalışma yapmış ve bir sürü ödül kazanmıştır.Amerikanın en iyi üniversitelernde ders vermekte fakat Türkiye için endişeleri ve Türkiye'ye olan bağlılığı hiç eksilmemiştir. Yazdığı kitaplardan da bunu çıkarmak mümkün yani kısaca OKTAY SİNANOĞLU OKUYUN!