Bir türkünün kanadında uçuyordum. Kimi kez alçalıyor, bazen yükseliyorduk. Bir an maviye bulanıyor, az sonra sapsarı bir ovayı okşarcasına geçiyorduk. Türküyle birlikte yolculuk da bitti. Beni kanatlarında uçuran, kavgaya hazır, barışa yatkın, sevdanın sözcüsü ezgi çekip gitti; ben orada kaldım. O ağaçsız, yayvan, yumru tepede.Lütfiye Aydının bu kitabı, bir çığlık başlı başına. 1990 yılında ilk kez yayınlanan Cemre, okurda bir kor ateşe yaklaşıldığı izlenimi bırakıyor; gerçekten Türkiyenin o yılları, daha sonra yaşanacak büyük toplumsal olaylara, ateşe hazırlıyordu hepimizi. Aydınlar, gazeteciler bir bir öldürülüyor, Sivasta aydınlar yakılıyor ve ateş ülkemizi baştan aşağı sarıyordu. Cemre bütün bu acıları hisseden bir çığlık, bir sorumluluk kitabı.
Bir türkünün kanadında uçuyordum. Kimi kez alçalıyor, bazen yükseliyorduk. Bir an maviye bulanıyor, az sonra sapsarı bir ovayı okşarcasına geçiyorduk. Türküyle birlikte yolculuk da bitti. Beni kanatlarında uçuran, kavgaya hazır, barışa yatkın, sevdanın sözcüsü ezgi çekip gitti; ben orada kaldım. O ağaçsız, yayvan, yumru tepede.Lütfiye Aydının bu kitabı, bir çığlık başlı başına. 1990 yılında ilk kez yayınlanan Cemre, okurda bir kor ateşe yaklaşıldığı izlenimi bırakıyor; gerçekten Türkiyenin o yılları, daha sonra yaşanacak büyük toplumsal olaylara, ateşe hazırlıyordu hepimizi. Aydınlar, gazeteciler bir bir öldürülüyor, Sivasta aydınlar yakılıyor ve ateş ülkemizi baştan aşağı sarıyordu. Cemre bütün bu acıları hisseden bir çığlık, bir sorumluluk kitabı.