Devlet, Diyaloglara bölüştürülmüş Platon felsefesinin bu Diyalogları birbirine bağlayan orta ve ana halkasıdır; bu özelliğiyle en başta Platon felsefesini anlama çabasında bir kilit metin özelliği taşır. Aynı metin, İÖ 4. yüzyılın başında gerileme dönemine girmiş olan Atina devletinin politik, sosyal, kültürel ihtiyaçlarına cevap ve çözüm arayan bir metin olarak yüzünü tamamen pratiğe dönmüştür. Pratik ile felsefi teorinin bu birlikteliği, adaletin ne olduğu, devletin doğuşu, en iyi devlet, en iyi insan, en büyük iyi, devletin bekçileri, yöneticileri, filozof kral, bilgi biçimleri, İdealar öğretisi, karakter tipi ile devlet biçimleri ilişkisi vb. üzerinden cennet ile cehennem tasvirlerine ayrılmış bir mitosa kadar götürür bizi. İdeal devlet, içinde, toplumun ahlaki birlikteliğinin kurulduğu, felsefe ile politikanın, teori ile pratik hayatın bütünleştiği, ideal bir cemaatin düşünülebilecek en üst biçimidir.Devlet: Hiçbir yerde gerçekleşmeyen Platonun ideal devleti.
Devlet, Diyaloglara bölüştürülmüş Platon felsefesinin bu Diyalogları birbirine bağlayan orta ve ana halkasıdır; bu özelliğiyle en başta Platon felsefesini anlama çabasında bir kilit metin özelliği taşır. Aynı metin, İÖ 4. yüzyılın başında gerileme dönemine girmiş olan Atina devletinin politik, sosyal, kültürel ihtiyaçlarına cevap ve çözüm arayan bir metin olarak yüzünü tamamen pratiğe dönmüştür. Pratik ile felsefi teorinin bu birlikteliği, adaletin ne olduğu, devletin doğuşu, en iyi devlet, en iyi insan, en büyük iyi, devletin bekçileri, yöneticileri, filozof kral, bilgi biçimleri, İdealar öğretisi, karakter tipi ile devlet biçimleri ilişkisi vb. üzerinden cennet ile cehennem tasvirlerine ayrılmış bir mitosa kadar götürür bizi. İdeal devlet, içinde, toplumun ahlaki birlikteliğinin kurulduğu, felsefe ile politikanın, teori ile pratik hayatın bütünleştiği, ideal bir cemaatin düşünülebilecek en üst biçimidir.Devlet: Hiçbir yerde gerçekleşmeyen Platonun ideal devleti.
Platon yüzyıllar öncesinden günümüz devlet yapısını, düzeni ve insanları çözümlemesini hayretle okuyacaksınız...
Diyaloglar şeklinde ilerleyen kitap da Sokratesin öğrencisi oluveriyorsunuz birden...
Ve günümüz devlet yapılarını demokrasiyi, oligarşiyi veya zorbalığı bu kadar güzel anlatması bazen beni dehşete düşürüyor...
Aslında o çağlarda insanların yönetim ve devlet adına bir çok sorunu çözdüğü anlaşılıyor. Ancak bunlar yani günümüz devletleri neden hep çürüdüğünü de açıklıyor Platon kitabında. Ona göre devletlerin hiç bir zaman mükemmel kalamamasının nedeni Yönetenleri Zenginlik hırsları ve doymak bilmeyen istekleri olarak açıklıyor.
Bu kitabı okurken sanki bugün yazılmış olduğunu hissedeceksiniz...
Bir rehber niteliğindeki bu kitap mutlaka kitaplığınızda bulunmalı. Ve zaman içerisinde mutlaka rastgele bir sayfa açıp Platon'un o muhteşem ve hep ütopya kalacak devletini okumalısınız.
Kitap da şu sorulara cevap bulacaksınız
Para ne işe yarar?
Doğruluk nedir?
Doğru olmak mı karlıdır yoksa olmamak mı?
Toplum refaha ne zaman ulaşır?
Savaş nasıl ortaya çıkar?
Çocukların eğitimi nasıl olmalı?
Devleti yönetenler nasıl bir eğitimden geçmeli?
Devlette doğruluk nasıl olur?
Devlette kadının yeri?
Düşmanlara nasıl davranılacak?
Düşman mallarına karşı nasıl davranılacak?
Devlette bölümler nasıl belirlenmeli?
Devleti yönetenler filozof olmak zorunda mı?
Savaş düzeni nasıl olmalı ?
Evlenmeler nasıl olacak?
ve daha onlarca soruların cevabını merak ediyormusunuz ? O zaman Platonun Sokrates'i konuşturduğu bu şaheseri hemen edinin ve sindire sindire okuyun efenim.
Hocası Sokrates'in hayal ettiği devlete ilişkin konuşmalarının yer aldığı bu eser çok az bilinen ve şükür ki sadece hayalde kalmış bir ütopyadır. Eser incelendiğinde, Sokrates ve Platon ikilisinin aslında tarihin ilk führerleri olarak da tanımlanabilecekleri görülmektedir. Her ne kadar bu eseri çok aykırı gibi görünse de yazarın Ütopya serisindeki "Yasalar" eserinde kısmen bu führerliği hafiflettiğini ifade etmek gerekir. Yine de özellikle "Devlet" isimli eserinin, George Orwell'ın başyapıtı "Bin Dokuzyüz Seksen Dört" 'ün fikir mimarı olduğunu dikkate alarak okunması ve akabinde filozofların monarşi aşkının değil de, Chruchill'in ifade ettiği "En iyi ikinci yönetim biçimi demokrasidir, Birincisi henüz bulunamamıştır" sözün haklılığına katılınması gerektiğine inanıyorum...
Platon'un ideal devlet kuramını ortaya koyar. 3 cevher kuramıyla birlikte sınıf ayrımlarını ve erdemli kişiler olan bilge insanların yönetimine tabii tutulmasını meşrulaştırır. Verimli topraklar üzerinde kurulması ve dış ticarete kapalılığı ön planda tutar. Platon'un Komünizm'i yalnızca koruyucu sınıfı kapsamaktadır. Bu yüzden günümüz komünizm anlayışından farklıdır. Aristokratik sistemlerle ilgili sosyolojik tez hazırlamak isteyenler, siyasetle ilgilenenler ve meraklı olanlar mutlaka okumalıdır. Not: Platon'un ideal devleti ütopyadan öteye gidememiştir.
Ayrıca bkz. "Platon'un mağara kuramı" ve "İdealar evreni-Nesneler evreni ayrımı".
Platon, ideal devleti ararken tüm yönetim biçimlerini ele almakla kalmamış bir de hepsini güzelce çürütmüş. Ve ne yazık ki insanlık da o zamandan bu zamana yapılan bu isabetli tespitlerden hiç ders çıkartmamış.
Aslında ideal devleti ararken çizilen resim ütopyadan ziyade distopyaya yakın. Bu sebeple eseri varış noktasıyla değil, ilerlediği yolla değerlendirmek lazım. Platon, hocası Sokrates’in ölüme mahkum olmayacağı bir devlet hayal etmiş ve o devlet hayal olsa da insanlar öyle bir devlet yönetimindeymiş gibi o kurallara uyarak yaşarsa doğru yolu bulurlar diye düşünmüş. Fikirlerin ne kadarı Platon’a ne kadarı Sokrates’e ait tartışılır tabi. Fakat Atina ve Sparta devletlerinden hareketle, iki zıt görüşün karşılaştırılmasındaki söz sanatı ustalığı hayranlık uyandırıcı. Kitapta altı çizilmesi, kulağa küpe yapılması, hatta devlet dairelerine tabela olarak asılması gereken birçok cümle var.
“Rüyanın ne olduğunu bir düşün… Uyurken ya da uyanıkken bir şeyin benzerini, onun benzeri olarak değil de kendisiymiş gibi görmek değil midir rüya?” S.186
“Demek ki, kim ne derse desin, insan ne kadar zorbaysa o kadar da köledir. En kötü insanlara yaranmak isteyen, aşağının bayağısı, kötünün kötüsü olmaz mı? İsteklerini biraz olsun doyuramaz bu adam. Her zaman birçok eksiği vardır; içini toptan gören bir göz için aslında fakirin fakiridir, ömrü boyunca da korkular, kaygılar içinde kıvranır.” S.315
1 değil 3 kere okuduğum kitap :) çok iyidir alanında...
akıl,mantık,zeka ve işleyişi...tutarsız hiçbirşey yok...tartışmanın keyif veren ve bu keyfin doruk noktası.
Her kütüphanede olmazsa olmaz kitaplardan biridir. Hatta bir edebiyat öğretmeni olan kuzenim "Bu kitabı okumayan kitap okuyorum diye ortalıkta gezmesin." derdi hep. Biz de güya kitap kurduyuz ama bu kitabı okumamıştım. Ki orta okul zamanlarından bahsediyorum. Bırakın bir orta okul öğrencisini Felsefe bölümü mezunu birisi için bile bu kitap ağır gelebilecekken benim kitabı okurken ki halimi gözlerinizin önüne getirin. Her bir sayfayı hatta paragrafı tekrar tekrar okumak zorunda kalmıştım toparlayabilmek ve anlayabilmek için.
Ama ser bir sayfayı tekrar tekrar okumak zorunda kalsam bile okurken en çok zevk aldığım 5 kitaptan birisidir ve kütüphanemin baş ucu kitabıdır.
Öğrenciyken okumuştum. Başucu kitabı olmayı sonuna kadar hakediyor.
Felsefeye yeni başlayanlar için iyi bir adım olacaktır.
Karton Cilt, 711 sayfa
2006 tarihinde, Bordo Siyah Yayınları tarafından yayınlandı