Gözlerini yere dikmiş olan Katyuşa gözlerini birden jüri üyerlerin çevirdi.Dmitriynin üzerinde durdu.Bu esnada yüzü ciddileşmiş, sertleşmişti.Tuhaf tuhaf parıldayan hafif şehla gözleri bir süre Dmitriynin üzerinde takılı kaldı.Dmitriy korkuyordu ama yine de başını başka tarafa çeviremiyordu.Birden o korkunç geceyi, buzların çatırdayışını, her tarafı kaplamış sisi ve hilal biçimindeki ayı anımsadı. Ay, kara ve korkunç bir şeyi aydınlatmak için şafak sökmeden ortaya çıkmış gibiydi. Hem kendisini süzen, hem de uzaklara bakan bu siyah gözler, Dmitriyde bu kara, korkunç şeyin anısını bir kez dana canlandırdı.Beni tanıdı diye düşündü.Sanki biri başına birşey vuracakmış gibi sandalyesinde büzüldü. Katyuşa onu tanımamıştı. Sakin bir tavırla içini çekti, sonra gözlerini yine başkana çevirdi.Dmitriyde içini çekerek Şu iş bir bitse! diye düşündü.Sanki bir av partisindeymiş gibi bir duyguya kapılıyordu.Bir kuş vurmuştu ama kuş henüz canlıydı. Onu öldürmek gerekiyordu.İnsan o an tiksinme, acıma, pişmanlık duyar, kuş ise avcının çantasında debelenir durur.İğrenç ve acımasız bir durumdur bu; insan onu bir an önce öldürmek, sonra da yaptığını unutmak ister.İşte, Dmitriy Nehludov da tanıkların ifadelerini dinlerken bu karmaşık duygularla doluydu.
Gözlerini yere dikmiş olan Katyuşa gözlerini birden jüri üyerlerin çevirdi.Dmitriynin üzerinde durdu.Bu esnada yüzü ciddileşmiş, sertleşmişti.Tuhaf tuhaf parıldayan hafif şehla gözleri bir süre Dmitriynin üzerinde takılı kaldı.Dmitriy korkuyordu ama yine de başını başka tarafa çeviremiyordu.Birden o korkunç geceyi, buzların çatırdayışını, her tarafı kaplamış sisi ve hilal biçimindeki ayı anımsadı. Ay, kara ve korkunç bir şeyi aydınlatmak için şafak sökmeden ortaya çıkmış gibiydi. Hem kendisini süzen, hem de uzaklara bakan bu siyah gözler, Dmitriyde bu kara, korkunç şeyin anısını bir kez dana canlandırdı.Beni tanıdı diye düşündü.Sanki biri başına birşey vuracakmış gibi sandalyesinde büzüldü. Katyuşa onu tanımamıştı. Sakin bir tavırla içini çekti, sonra gözlerini yine başkana çevirdi.Dmitriyde içini çekerek Şu iş bir bitse! diye düşündü.Sanki bir av partisindeymiş gibi bir duyguya kapılıyordu.Bir kuş vurmuştu ama kuş henüz canlıydı. Onu öldürmek gerekiyordu.İnsan o an tiksinme, acıma, pişmanlık duyar, kuş ise avcının çantasında debelenir durur.İğrenç ve acımasız bir durumdur bu; insan onu bir an önce öldürmek, sonra da yaptığını unutmak ister.İşte, Dmitriy Nehludov da tanıkların ifadelerini dinlerken bu karmaşık duygularla doluydu.
Çarlık Rusya’sı döneminin etraflıca bir sistem eleştirisi. Hem toprak sistemini hem yargıyı hem de sorgulamalarıyla dini (Ortodoksluğu) eleştiren bir eser. Bu sonuncusu doğal olarak yazarın aforozuyla sonuçlanmış. Temelde vicdan diyor Tolstoy. Adaletin de inancın da insanın vicdanına göre yaşayıp uygulaması gerektiğini savunuyor. Değişen hayat görüşüyle daha basit bir yaşam tarzına ve toplumculuğa yönelen yazar, Prens Nehludov karakteri üzerinden kendi arayışını, değişimini ve nihayetinde “dirilişi”ni aktarıyor. Betimlemeler öyle kuvvetli ki öne sürülen görüşü benimsemeyenler bile rahatlıkla çizilen resmi göz önüne getirip bir an için de olsa yazarın gözünden bakabilirler.
Şahsen Tolstoy'un kitaplarına pek bayılmıyorum. Diriliş dünyaca tanınmış bir eser, oldukça da güzel. Ayrıca ününü hak edecek kadar iyi bir kitap olduğuna inanıyorum ancak şahsi görüşüm biraz sıkılabileceğiniz yönünde.
Mahkumlara çektirilen eziyet insanların tüylerini diken diken ediyor.
Sanki onlar başka diyarın insanlarıymış gibi.
Okurken çok dokunmuştu bu eser bana , Tolstoy'u tanımama fırsat veren kitaptır kendisi.
tolstoy'un anna karenina adlı eserinden sonra beni en çok sinir eden kitabı. anna kareninanın kocasını aldatması ve kocasına çektirdikleri beni öyle bir sinir etmişti ki... anlatamam!!! ama bu kitap çok fena ya!!! katyuşaya yapılanlara sinir oldum!!! elimden gelse nehlüdov'u, halalarını ve anasını, kız kardeşini bir kaşık suda boğarım!!!! nehlüdov efendi vicdanına yenik düştü ama iş işten geçti!!! vicdanının sesini dinleyip katyuşayı kurtarması bile nehlüdov'u aklamadı gözümde!!!
bu kitap, yazarın son romanıymış. ayrıca yazar bu eserinden dolayı 'aforoz' edilmiş. yazarın dört önemli kitabından biriymiş. daha önceleri savaş ve barış'ı okumayı denemiştim ama olmamıştı yazar'a küsmüştüm. bu eser yazarla barışmama vesile oldu. kitabın sonu beni tatmin etmedi. katyuşa'nın simonson ile evlendiğini görebilseydik keşke.. kitabın bazı yerlerinin sansürlendiğini düşünüyorum rusça bilsem orijinalini okumak isterdim..
Bizlerin değerlendirmesine ihtiyaç duymayacak bir kitap olduğu aşikar.
klasikleri normalde sevmem ama içinde aşk ve heyecan olursa okunur buda öyle bir kitap
Kitap çoğu yerinde amacından uzaklaşmış. Sürekli bi yardım etmek , ceza evindekileri kurtarma çabası var Prens Nehlüdov da. Tolstoy süpermen izlenimi yaratmaya çalışmış sanki. Orta bölümlerinde sürekli olağan durumdan şikayet dile getiriliyo, asıl konu geri planda kalıyor. Kitaba giren onca karakter de cabasi.
en etkilendiğim kitaplardan biridir. başları fevkalade sürükleyici ama sonlara doğru kitap biraz ağırlaşıyor ve ahlak,erdem üzerine ders vermeye başlıyor. ama genel anlamda mükemmel diyebilirim.