Sahte dünyanın sahte insanlarına topyekün savaş açmıştı Salinger: Bu kitaptaki öyküler, bu dünyanın kabullenilmesinde değil, aşılmasında buluyor doruk noktasını. İnce bir ironiyi, keskin gözlemleriyle bütünleyen yazar, James Joyce'un epiphany tanımına uyan bir öykü döngüsü yaratıyor: Seymour'un intihar etmesiyle başlayan, geleceği görebilen harika çocuk Teddy'nin kızkardeşi tarafından boş havuza itilerek ölmesiyle noktalanan bir döngü bu. Salinger: Bu yüzyılın ironik ve mistik batılısı.
TADIMLIK
Mary Jane, sonunda Eloise'in evini bulduğunda, saat nerdeyse üçe geliyordu. Hemen lafa girişti ve kendisini karşılamaya ta anayola çıkan Eloise'e, Merrick Yolundan sapana dek her şeyin nasıl da mükemmel gittiğini, yolu nasıl da tam olarak hatırladığını anlattı. Eloise, Merritt Yolu bebeğim, Merritt Yolu dedi ve daha önce evi hiç karıştırmadan iki kez bulduğunu hatırlattı ona; ama Mary Jane mızıldanarak anlaşılmaz bir şöyler söyledi, kâğıt mendil der gibi bir şeyler, ve arabasına koştu. Eloise, devetüyü mantosunun yakasını kaldırdı, rüzgâra sırtını verip bekledi. Mary Jane bir dakika sonra elinde bir kâğıt mendille, silinerek geldi; yüzünde üzgün, hatta bozuk bir ifade vardı. Eloise ona neşeyle, öğle yemeği için pişirdiklerinin -uykuluklar, her şey- yandığını söyledi; ama Mary Jane de zaten yolda bir şeyler yemiş, zararı yokmuş. İkisi eve doğru yürürlerken, Eloise, Mary Jane'e nasıl olup da izin alabildiğini sordu. Mary Jane bütün gün izinli olmadığını söyledi. Bay Weyinburg, Larchmont'ta evinde fıtıktan yatıyormuş, Mary Jane öğleden sonraları ona postayı götürüyormuş, bir iki de mektup yazıyormuş. Mary Jane sordu: Bu fıtık da neyin nesi kuzum? Eloise sigarasını ayağının dibine, çamurlu kara bıraktı ve ne olduğunu aslında kendisinin de bilmediğini, ama fıtık olmaktan korkması da gerekmediğini bildirdi ona. Mary Jane, Yaa! dedi ve iki genç kadın eve girdiler.
Yirmi dakika sonra, aynı okulda okumuş bu iki eski oda arkadaşı, ilk viskilerini yudumluyorlar ve o günlere özgü, hatta o günlerin havasıyla sınırlı bir tarzda sohbet ediyorlardı. Onları birbirlerine bağlayan daha da güçlü bir bağ vardı; ikisi de mezun olamamışlardı. Eloise 1942'de, ikinci sınıftayken ayrılmıştı üniversiteden; kaldığı yurdun üçüncü katında, kapalı asansörde bir askerle yakalandıktan bir hafta sonra. Mary Jane ise -hem de aynı yıl, aynı sınıfta ve neredeyse aynı ay içinde- Jacksonville, Florida'da okuyan bir hava harp okulu öğrencisiyle evlenmek için ayrılmıştı. Dill, Mississippili, aklı fikri pilotlukta, çıta gibi bir oğlandı. Üç aylık beraberliklerinin iki ayını içerde geçirmişti; bir inzibatı bıçakladığı için. Mary Jane onunla hapisanedeyken evlenmişti.
Sahte dünyanın sahte insanlarına topyekün savaş açmıştı Salinger: Bu kitaptaki öyküler, bu dünyanın kabullenilmesinde değil, aşılmasında buluyor doruk noktasını. İnce bir ironiyi, keskin gözlemleriyle bütünleyen yazar, James Joyce'un epiphany tanımına uyan bir öykü döngüsü yaratıyor: Seymour'un intihar etmesiyle başlayan, geleceği görebilen harika çocuk Teddy'nin kızkardeşi tarafından boş havuza itilerek ölmesiyle noktalanan bir döngü bu. Salinger: Bu yüzyılın ironik ve mistik batılısı.
TADIMLIK
Mary Jane, sonunda Eloise'in evini bulduğunda, saat nerdeyse üçe geliyordu. Hemen lafa girişti ve kendisini karşılamaya ta anayola çıkan Eloise'e, Merrick Yolundan sapana dek her şeyin nasıl da mükemmel gittiğini, yolu nasıl da tam olarak hatırladığını anlattı. Eloise, Merritt Yolu bebeğim, Merritt Yolu dedi ve daha önce evi hiç karıştırmadan iki kez bulduğunu hatırlattı ona; ama Mary Jane mızıldanarak anlaşılmaz bir şöyler söyledi, kâğıt mendil der gibi bir şeyler, ve arabasına koştu. Eloise, devetüyü mantosunun yakasını kaldırdı, rüzgâra sırtını verip bekledi. Mary Jane bir dakika sonra elinde bir kâğıt mendille, silinerek geldi; yüzünde üzgün, hatta bozuk bir ifade vardı. Eloise ona neşeyle, öğle yemeği için pişirdiklerinin -uykuluklar, her şey- yandığını söyledi; ama Mary Jane de zaten yolda bir şeyler yemiş, zararı yokmuş. İkisi eve doğru yürürlerken, Eloise, Mary Jane'e nasıl olup da izin alabildiğini sordu. Mary Jane bütün gün izinli olm... tümünü göster
Salinger'in zekası ve bunu dile dökmesi onu iyi bir yazar yapıyor kanımca bu dokuz hikayede de bunu rahatlıkla görebiliyoruz. İlk ve son hikaye yani "Muz Balığı İçin Mükemmel Bir Gün" ile son hikaye "Teddy" favori iki hikayem oldu.
"Kendinizi kurtarmanız gereken ilk şey mantıktır."
"Teddy" adlı hikayeden.
Okuyalı bir hayli zaman geçti, ama son öyküyü hala çok net hatırlayabiliyorum. Yeniden okumam ve okutturmam gereken bir öykü kitabı.
http://20binfersah.blogspot.com/2012/09/birhaberaltikitap.html
sanırım ben j.d salinger'in seymour hikayelerini biraz tersten okudum. ilk bunu okusaydım da çok severdim ama seymour glass ve yükseltin tavan kirişini ustaları daha önceden okuyunca özellikle ilk öykü benim için daha da anlam kazandı. ayrıca 'gülen adam' sen ne güzel hikayeymişsin yahu.
Salinger'ın dokuz öyksünden oluşan kitap da açıkça istediğimi bulamadım...
Yazarın kendine has üslubu var ancak hikayelerinde sanki bir filmi ortasında açıp sonlarına doğru kapatmak gibiydi...
Çavdar Tarlasında çocuklar kitabı bu kitabının yanında bir şaheser olarak kalıyor...
Öykülere giriş konunun tam ortasından olduğu için bazılarını anlamakta ve takip etmekte cidden zorlandım. Hikaye yapısını çözene kadar öykünün bittiği de oldu :) Öykünün bitişi de girişi gibi ipi keser gibi ansızın olduğundan bir süre boşlukta bırakabiliyor ve bu yüzden sonuç kısmı çoğunlukla hayal gücünüze kalıyor. Benim favorim, çoğu kişinin de favorisi olan, son öykü oldu. Diğerlerinden bir tık yukarıda olduğunu söylemeliyim.
168 sayfa