Genç Robert Louis Stevenson'ın gündüzleri saygın bir doktor, geceleri ise eski Edinburgh sokaklarında aylak aylak sürterek geçirdiği, iki kişilikli bir hayatı vardı. Gerçekte değil tabii, uzunca bir süredir gördüğü kabuslarında. Üç günlük yoğun bir çalışmasıyla bu kabusunu kağıda döktüğünde ise bir anlamda kabusunu gerçek dünyaya taşımış oldu. Ama karısı ilk el yazmalarını korkunç bulunca, Stevenson hepsini şömineye attı. Ancak kısa bir süre sonra dayanamayıp kağıdı kalemi eline aldı, ve yine üç günlük bir çalışmayla hepsini tekrar yazdı. Tam adı Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'nin Tuhaf Davası olan bu kitap, 1886'da yayınlandığında çok büyük bir satış rakamına ulaştı.
Genç Robert Louis Stevenson'ın gündüzleri saygın bir doktor, geceleri ise eski Edinburgh sokaklarında aylak aylak sürterek geçirdiği, iki kişilikli bir hayatı vardı. Gerçekte değil tabii, uzunca bir süredir gördüğü kabuslarında. Üç günlük yoğun bir çalışmasıyla bu kabusunu kağıda döktüğünde ise bir anlamda kabusunu gerçek dünyaya taşımış oldu. Ama karısı ilk el yazmalarını korkunç bulunca, Stevenson hepsini şömineye attı. Ancak kısa bir süre sonra dayanamayıp kağıdı kalemi eline aldı, ve yine üç günlük bir çalışmayla hepsini tekrar yazdı. Tam adı Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'nin Tuhaf Davası olan bu kitap, 1886'da yayınlandığında çok büyük bir satış rakamına ulaştı.
Bu kitap yazıldığında henüz psikoloji bilimi yeni kuruluyor olduğundan bu gün bizim için normal gözüken şeyler o zamanlar oldukça farklı görülüyormuş. Bu gün insanın içinde iyi ve kötünün yüce ve basit değerlerin birlikte yer aldığını biliyor ve normal görüyoruz. Ama Victoria dönemi İngilteresi için bu durum kabul edilemezdi. Bir insanın ve aynı bedenin içinde birden çok kişilik olması durumuna kişilik bölünmesi deniliyor. Yaşanan travmalara bağlı olarak gerçek kişilik bölünüyor. Hatta bazı durumlarda kişiliklerin birbirlerinden haberlerinin olmadığı bile oluyor. Tedavi ile kişilikler birleşerek bir bütün oluşturabiliyorlar.
Robert L. Stevenson bir 19. yüzyıl insanı olduğundan ve o devirlerde insanlık deneyler yolu ile bir çok keşif yaptığından kişilik bölünmesini bir deney sonucu olarak göstermiş.
Bu olağanüstü romanı ilk gençliğimde okumuştum. Şizofren olduğu söylenen Dr. Jekyll'in, aslında içimdeki dizginlenemez, yekpare öfkenin tam da karşılığı olduğunu anladığım ikinci kişiliği Mr. Hyde ile tanımıştım insanın içindeki Şeytan'ı. Aslında -bana kalırsa- ne doktor şizofrendi ne de Mr. Hyde onun alt benliğiydi. İnsanın sonsuz karanlığının ve dinmez öfkesinin tezahürüydü Mr. Hyde. Hepimizin içinde yatan değişimin tezahürü.
Daha sonraları, Sabahattin Ali'nin "İçimizdeki Şeytan"ını okuduğumda onun bu fikirleri nereden edindiğini ya da en azından o romanı yazarken hangi kitaptan ilham aldığını çok iyi biliyordum.
Deney 19. yüzyıl modernleşmesinin en önemli unsuruydu. Bir tarafta sanayileşme, diğer tarafta doğa bilimlerinde birbirini izleyen önemli buluşlar ve devrimler, dönemin romancılarını derinden etkilemişti. Deneylerin muhtemel sonuçları ile ilgili romanlar içinde Dr. Jeckyll ve Mr. Hyde, Frankenstein (Mary Shelley) ve Dr. Moreau'nun Adası (H.G. Wells) ile beraber yüzyılın en etkileyici romanları oldular.
Kolayca okunan, akıcı, çarpıcı bir roman.
Bugün ve hatta ilk sahnelendiğinden beri sırrı açığa çıkmış olsa da kitabın en büyük başarısı Dr. Lanyon'un tanıklığına kadar Jekyll ve Hyde'ın aynı kişi olduğuna dair hiç açık verilmemiş olması. Bile bile okuduğum için özellikle algıda seçeyim dedim ama yok yani. Tabi kişiliklerin görünümlerinin de farklı olması gibi kimyasal bir fark söz konusu. Yine de çok cesur bir adım. O günden bugüne halen üzerinde karara varılamamış bir konu olarak etiksel çatışma eser boyunca kendini gösteriyor. Jekyll'ın Hyde ile ilgili sorumlulukları tamamen başka bir insan kayıtsızlığında takip etmesi, kendisinin ortadan kalkması durumunda Hyde olarak yaşamına devam edebilmek için geleceğini garanti altına alması ve kontrolü yitirene kadar pişmanlık hissetmemesi gibi noktalar dikkat çekici. Eserin sonunda ciddi bir inceleme de var. Merak edilen bir çok noktaya değinilmiş. Yalnız önsözü de kitabı bitirdikten sonra okuyun derim.
kötülük tanımlaması ve değerlendirmesi itibariyle, insanın nasıl bir canlı olduğunu anlatan okunası kitap.
en başta nasıl sıktı:(((
sonra fark ettim ki agatha christie nin sıkıcılaştırılmış versyonu.
yani bence öyleydi.
katılmayan olabilir ama bana sıkıcı geldi.
sonlara doğru bir kafa karıştırdı ama meraktan hemen okumak istedim.
veee bitti.
Muhteşem bir hayal gücü. Daha ilgi çekici olansa Jekyll'in kendi elleriyle oluşturduğu başka bir "Jekyll'i" sonunda reddetmesi. En başından onu sahiplenmiş, cinayetten sonra bile ondan vazgeçememiş olmasına rağmen iş yine kendine dönünce doktor uyandı. Herkes için en büyük kötülük kendine yapılan değil mi zaten? Ve sonunda bile sorumluluğu reddetmesi:
"Bunu ancak Allah bilir, benim umrumda değil. Bu benim gerçek ölüm saatim, bundan sonrası beni değil, başka birini ilgilendirir."
"Sonuçta suçlu olan sadece Hyde'dı, sadece Hyde. Jekyll ondan kötü değildi. İyi niteliklerinin farkına varmaya başlamıştı yine."
Şahane bir kitaptı, ilk sayfalarda gizemli iki kişi araştırılırken, son bölümde yapılan tatmin edici açıklamalar ve insanın karanlık yönündeki tespitler mükemmeldi. Ölümsüz bir eser. Okunmalı, okutulmalı...
Gündüz insan, gece kurt olan bu 2 insanın macerasını okuyun derim. gerçekten çok güzel.
Karton Cilt, 121 sayfa
Sosyal Yayınlar tarafından yayınlandı