1961 Nobel Armağanını kazanan edebiyat şaheseri...
Kaderleri bir köprü etrafında birleşen insanların gelenek ve görenekleri, hayal ve hatıraları, kin ve ihtirasları, sevgi ve aşklarının hikayesi...
Son yılların en değişik ve tatlı bir dille yazılmış edebi romanı...
1961 Nobel Armağanını kazanan edebiyat şaheseri...
Kaderleri bir köprü etrafında birleşen insanların gelenek ve görenekleri, hayal ve hatıraları, kin ve ihtirasları, sevgi ve aşklarının hikayesi...
Son yılların en değişik ve tatlı bir dille yazılmış edebi romanı...
Sırp yazarı İvo Andric’in, konusu Sokullu Mehmed Paşanın yaptırdığı bu köprü etrafında geçen ve dünya klasikleri arasında yer alan Drina Köprüsü adlı bir romanı dır. Eser 1961 Nobel Edebiyat Ödülünü almıştır. Bu romanda 350 yıllık bir gelişim içinde Vişegrad kasabasının tarihi anlatılmaktadır. Olaylar Bosna’nın Osmanlı hakimiyetine girişinden başlar. Osmanlı İslam kültürü ve batı kültürünün özellikleri ile bu etkiler arasında değişen kişileri canlandırarak devam eder. Söz konusu köprünün Birinci Dünya Savaşındaki bir bombardıman esnasında yıkılışıyla son bulur. Tarihi olayları kavramaya çalışırken ayrı toplumların insanlarına aynı sevgi ve hoşgörüyle yaklaşan romanda Osmanlı tarihi ve kültürü geniş biçimde ele alınmıştır.
lise yıllarımda büyülenerek okudum bu kitabı ama aynı heyecanı şimdi bile okusam duyarım
Sadece objektiflik için okuduğum ve zor bitirdiğim bir romandı okuyacak olanlar bir kez daha düşünmeli...
http://moonlightcat13.blogspot.com/2015/04/drina-koprusu-ivo-andric-bahar-okuma.html
Bu kitabı okuduktan sonra kesin kararımı verdim. Bundan sonra ödül almış kitabı okumamak ödül almış filmi izlememek gerekiyormuş.Nobel ödüllü bu kitap o kadar sıkıcı ki bitirmek için kendimi paraladım.
Edebi açıdan bana pek hitap etmedi, bitirmek için kendimi baya zorladım. Aldığı ödülün genel tutuma paralel olarak politik olduğunu düşünüyorum. Coğrafyamın tarihini putlaştıran, kutsayan biri değilim, rahatlıkla tenkid ederim ama kitap bilhassa devşirme mevzuunda fazla yanlı geldi ve rahatsız etti, İlber Ortaylı'nın katıldığım seminerlerindeki değinileriyle de kıyaslayınca. Bu yüzden devamını getiremedim. Devşirme ifadesi bile çok rahatsız edici fakat uygulama gerçekten bu şekilde olmuş olsa sanıyorum içlerinden bu coğrafyalara elinin güzelliği değen bunca insan çıkmazdı, ben olsam öfkem buna mani olurdu haklı olarak. İçim kurgu olarak da almadı sanırım. Yine de bu konuda beni ileride daha derinlikli bir öğrenme arzusuna sevketmesi de güzel.
Balkanlarda yaşanan büyük siyasal, toplumsal olayları orada yaşayan insanların dilinden anlatan muhteşem bir kitap. Kitapta, köprünün yapıldığı tarihlerden birinci dünya savaşına kadar olan yaklaşık 350 yıllık bir tarihi dönem insanı, insan yaşayışını merkeze alarak ayrıntılı bir şekilde işlenmiş. Şiddetle tavsiye edilir.
Kitap zaman zaman sürükleyici zaman zaman sıkıcı bir hal aldı. Edebi açıdan da ortalamaydı.
Deri Ciltli, 347 sayfa
1965 tarihinde, Altın Kitaplar Yayınevi tarafından yayınlandı