''Ben gidiyorum, dedi, sevgili. Her haliyle bir şeyler anlattığı belliydi. Yani gözleri yaşlıydı, elleri titriyordu, sesi hep olduğundan ince, yani ağlayan bir ses. Baharda esen bir rüzgar gibi yumuşakken önceleri, rengi dönen bir kömür ateşine kesti gözleri. Üşüyordu kar gibi şimdi. Üstelik haklıydı. Üzgündü, kırılmıştı ve incinmişti. Peki, dedim. Benim de kitaplarım var. Okuduklarım, yazdıklarım, okuyacaklarım. Onlar beni terk etmez ki.''
Sahipsiz İskele'de kaybedenlerin öykülerine hayan verem Yusuf Gürer, şimdi de 'bir delinin çıldırma anını' satırlarında intihara kalkışan sayıklamaları yoğunluğu nedeniyle canlı gibi hareket eder öyküler, sessizce karanlığa yürüyen şiirlerle anlatıyor ve şöye diyor:
''Bu kitapta anlatılan kişiler tamamen hayal ürünüdür. Ben hariç...''
''Ben gidiyorum, dedi, sevgili. Her haliyle bir şeyler anlattığı belliydi. Yani gözleri yaşlıydı, elleri titriyordu, sesi hep olduğundan ince, yani ağlayan bir ses. Baharda esen bir rüzgar gibi yumuşakken önceleri, rengi dönen bir kömür ateşine kesti gözleri. Üşüyordu kar gibi şimdi. Üstelik haklıydı. Üzgündü, kırılmıştı ve incinmişti. Peki, dedim. Benim de kitaplarım var. Okuduklarım, yazdıklarım, okuyacaklarım. Onlar beni terk etmez ki.''
Sahipsiz İskele'de kaybedenlerin öykülerine hayan verem Yusuf Gürer, şimdi de 'bir delinin çıldırma anını' satırlarında intihara kalkışan sayıklamaları yoğunluğu nedeniyle canlı gibi hareket eder öyküler, sessizce karanlığa yürüyen şiirlerle anlatıyor ve şöye diyor:
''Bu kitapta anlatılan kişiler tamamen hayal ürünüdür. Ben hariç...''
Karton Cilt, 168 sayfa
Mayıs2014 tarihinde