Dünya Tarihinde Balkanlar, son yıllarda savaşlarla, bölünmelerle, siyasi çalkantılarla gündeme gelen Balkanların tarihöncesinden günümüze kadar coğrafi, sosyal, etnik ve kültürel yapısı ile bu coğrafyadaki sürekli değişimin ve hareketin ele alındığı etkileyici bir çalışma.
Balkanlar olarak bilinen bölge uzunca bir süre dünyanın kavşağı olagelmiştir. Tüccarlar, ordular, ulaklar ve göçmen kabileler rızklarını çıkarmak ya da yerleşecek bir toprak parçası bulmak uğruna Balkanların değişik arazisini dolaştılar. Slavlar, Türkler, Germenler, Çingeneler ve daha birçokları gibi, etnik kökenleri farklı halklar yerleşip birbirlerine karışırlarken kültürlerini birbirlerinin üzerine döşediler. (...) İstanbulun görkemini taklit eden Balkan hükümdarları şaşaalı saraylar ve çok süslü ibadethaneler inşa ettiler. Hükümdarlık farklı etnisiteler ve inançlar arasında el değiştirdi; ama bölge sakinlerinin büyük çoğunluğu buna aldırmadı, tek kaygıları yerel sorumlunun kim olduğu ve yerel efendinin vergileri ne kadar yükselteceğiydi. 1914 öncesi Osmanlı yönetiminde, yurttaşlar vergilerini ödedikleri ve oğullarından bazılarının Osmanlı ordularında eğitilmesine rıza gösterdikleri sürece, İstanbuldaki başkent bir siyasal ve kültürel hoşgörü siyaseti dayattı. İnsan ve kültür karmaşıklığı yüzyıllar boyunca Balkan hayatının başlıca özelliği oldu; tabii bu, gerilimlerin, hatta şiddetli anlaşmazlıkların olmadığı anlamına gelmemelidir.
Dünya Tarihinde Balkanlar, son yıllarda savaşlarla, bölünmelerle, siyasi çalkantılarla gündeme gelen Balkanların tarihöncesinden günümüze kadar coğrafi, sosyal, etnik ve kültürel yapısı ile bu coğrafyadaki sürekli değişimin ve hareketin ele alındığı etkileyici bir çalışma.
Balkanlar olarak bilinen bölge uzunca bir süre dünyanın kavşağı olagelmiştir. Tüccarlar, ordular, ulaklar ve göçmen kabileler rızklarını çıkarmak ya da yerleşecek bir toprak parçası bulmak uğruna Balkanların değişik arazisini dolaştılar. Slavlar, Türkler, Germenler, Çingeneler ve daha birçokları gibi, etnik kökenleri farklı halklar yerleşip birbirlerine karışırlarken kültürlerini birbirlerinin üzerine döşediler. (...) İstanbulun görkemini taklit eden Balkan hükümdarları şaşaalı saraylar ve çok süslü ibadethaneler inşa ettiler. Hükümdarlık farklı etnisiteler ve inançlar arasında el değiştirdi; ama bölge sakinlerinin büyük çoğunluğu buna aldırmadı, tek kaygıları yerel sorumlunun kim olduğu ve yerel efendinin vergileri ne kadar yükselteceğiydi. 1914 öncesi Osmanlı yönetiminde, yurttaşlar vergilerini ödedikleri ve oğullarından bazılarının Osmanlı ordularında eğitilmesine rıza gösterdikleri sürece, İstanbuldaki başkent bir siyasal ve kültürel hoşgörü siyaseti dayattı. İnsan ve kültür karmaşıklığı yüzyıllar boyunca Balkan hayatının başlıca özelliği oldu; tabii bu, gerilimlerin, hatta şiddetli anlaşmazlıkların olmadığı anlamına gelmemelidir.
Balkanların tarihiyle ilgili güzel bir araştırma kitabı olmuş.
Karton Cilt, 1. baskı, 137 sayfa
Ekim2009 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı