Eğin Türküleri

Enver Gökçeyi yeniden okurken Enver Gökçenin çelişkilerin altını çizen şiirinin kökleri doğup yaşadığı bölgenin türkülerinden oluşuyor.SENNUR SEZER İnsan nasıl yaşarsa öyle düşünür. Sanatçı bizi nasıl düşündürmüşse öyle yaşamıştır. Ve bizleri de o türlü bir yaşayışa ve düşünceye çağırmaktadır. İnsan yaşayışının mahiyeti ve ortak özelliği budur. Enver Gökçenin Yeryüzü dergisinde yayımlanan Sanat ve Sanatçı Üstüne başlıklı yazısındaki bu bölüm, şairleri, özellikle Enver Gökçeyi çözümlemek için önemli bir ipucu. Şairin şiirleri nasıl yaşadığının, bize neler düşündürmek istediğinin bir yansımasıysa, Enver Gökçenin Bütün Şiirlerinde görüntü ne? Bu sorunun ikili bir yanıtı var bence. Bir yanda Gülden ağır söylenemiyecek bir sevgili, bir yanda kan gider, kan revan bir yaşamak. Bir yanda ölüm / Hayırlıydı / Yaşamaktan / Bir yanda / İçi sevdalarla / Dolu / Yemyeşil / Bir daldı hayat. Enver Gökçe (1920 - 1981), biz 60 Kuşağının, söylencesiyle tanıdığı kişilerdendir. 1962de Pablo Nerudadan çevirdiği şiirler kitaplaştığında, bu şiirlerin çeviricisinin usta bir şair olduğu seziliyordu. Bu şairin şiirlerini okumak istediğimizde, bu şiirlerin çoğunun hapishane günlerinde yitip gittiğini öğrenmiştik. Gündeme gelişi, kitaplarının yayımlanışı 70li yılları buldu: Dost Dost İlle Kavga (1972), Panzerler Üstümüze Kalkar (1977). Bu yıl Evrensel Basım Yayın, sanat üstüne yazılarını, yarım kalan şiirlerini, bu kitaplarla birlikte Bütün Şiirleri başlığıyla yayımladı. Kitapta yer alan Yusuf ile Balaban Destanı, günümüzde yeniden okunduğunda değişik bir görünüm kazanmakta : Ve döne döne ateş / Döne döne madde /.../ Döğüşe döğüşe madde / Değişe tokuşa madde / Öyle bir vakte erdi ki devran / Döne döne esir / Döne döne gaz / Döne döne atom / Döne döne madde / Döğüşe çekişe madde / Ve zaman değişe değişe / Yosun titreşe, yeşilleşe / Işık dura değişe. Gazlar dönmekte, bir bulutsu oluşmakta. Bir gezegen mi yoksa bir samanyolu mu? Şairin neredeyse gürültü ve ışıltıyla yansıttığı bu oluşuma nereden geldik? Bir kıyamet görüntüsünden : Gökler yarıla dürüle / Dağlar savrula devrile / Kırıla döküle yıldız / Sular evrile çevrile. Enver Gökçe doğanın zincirlerinden boşandığı bir değişim anını anlatmaktadır. Bir yanda var olan bir dünya yıkılmakta, öte yanda ışıldayarak yeni ber dünya doğmaktadır. Bu kıyamet görüntüsü, bir başka görüntüyle noktalanır : Öyle bir vakte erdi ki devran / Ha dedi kırdı zincirini / İçerdeki adam / Demir bağrışa bağrışa / Zindan çağrışa çağrışa. Zindanda, zincirlerini kıran destan kahramanı Yusuftur. Yusuf, zincirlerini kırışını, dört kitaptan daha büyük olduğuna inandığı şu görüşle açıklar: Demek su kimin / Toprak kiminse / Motor, elektrik ve ışık kiminse / Demek sultan odur. Demek insan bölük bölük / Yaşıyorsan ölüyorsun demek / Nasıl yaşıyorsan öyle düşünüyorsun demek / Demek insan / En yüce mertebede hayvandır / Yeni anladım / Alet kullanan ve yapan. Yusuf, Bir yanda / Kurtuluş savaşları / Bir yanda esaret / Bir yanda termonükleer çağ / Bir yanda balistik şirretin yaşandığı bu dünyanın gizini, bu uyanışla anlayacaktır. Sorunları da Evvel madde, ahir fikirle çözecektir. Enver Gökçenin, bir düşünceyi bu kadar akıcı bir dille ve sinema benzeri görüntüyle yansıtmasının altında şiirinin köklerinden birinin doğup yaşadığı bölge türküleri oluşunun da payı var kuşkusuz. Evrensel Basım Yayının Bütün Şiirleri ile birlikte bastığı Eğin Türküleri, onun bir gençlik çalışması. Bu çalışma halkbilim açısından olduğu kadar şiirsel açıdan da önemli. Doğduğu coğrafyanın türkülerini, bu türkülerin doğuş nedenlerini inceleyişi onun yeni türküler yazmasına olanak sağlamıştır. Gap suları altında kalan topraklar için yeni ağıtlar : Munzurum / Pus / İçinde / Savrulur / Karla / Rüzgarla / Aşağıda / Domates / Biber / Fideleri / Çalışır / Derin / Kuyularda / ... / Ve / Keban / Dedikleri / Bir / Küçük / Şehir / Yediğim / Ağu da / İçtiğim / Zehir / Oy kurban / Ölem / Ben / Ölem / Kuytularda(Keban Dedikleri) Hepten / Suya / Verdik / Çünkü / Suyu / Yoktu / Toprağı / Gazı / Tuzu / Işığı / Yoktu / Bu / Köyleri / Suya / Verdik / Eli/ Ayağı/ Tekerleği / Kağnısı/ Yoktu/ Ve / Atı / Arabası / Yoktu /Bir / Kaç / Kıl / Keçi / Bir / Torba / Çökelik/ Ve / Tulum / Peynirine / Hasrettiler (Ve De Gavur İçinde Yesirdiler) Enver Gökçe, yine bir çelişkinin altını çizer. Bir yanda suya verilmiş ışıksız köyler, bir yanda suya verilen köylerin oluşturduğu barajlarda türbinler döndükçe hançer hançer ışıklar... Belki bu çelişkiyi çözmek içindir Tortop edip Fıratı göğe savurmak, Kanlı görkemli Munzuru sapından tutup yere çalmak istemesi. Çünkü, her şey insan için olmalıdır. Biz olmasak gökyüzü, biz olmasak üzüm / Biz olmasak üzüm göz, kömür göz ela göz / Biz olmasak göz ile kaş, öpücük, nar içi dudak / Biz olmasak ray, dönen tekerlek, yıkanan buğday, / Ayın on beşi, / Biz olmasak Taşovanın tütünü, Kütahyanın çinisi / Yani bizsiz / Anne dizi, kardeş dizi yar dizi / Güzel değildir. Enver Gökçenin şiiri, bugün de çelişkilerin altını çiziyor. Termonükleer çağ da, balistik şiddet de sürüyor çünkü. Ama Enver Gökçe, çelişkilerin gizlerini fısıldıyor kulağımıza, yılgınlığa düşmeyelim diye: Ne bizden geri, deniz aşırı şarkılar, / Ne tadılır ne bölünür nimetler bizsiz / İnan kardeşim inan / Ne yalan bu dünya / Ne insan fani...

Enver Gökçeyi yeniden okurken Enver Gökçenin çelişkilerin altını çizen şiirinin kökleri doğup yaşadığı bölgenin türkülerinden oluşuyor.SENNUR SEZER İnsan nasıl yaşarsa öyle düşünür. Sanatçı bizi nasıl düşündürmüşse öyle yaşamıştır. Ve bizleri de o türlü bir yaşayışa ve düşünceye çağırmaktadır. İnsan yaşayışının mahiyeti ve ortak özelliği budur. Enver Gökçenin Yeryüzü dergisinde yayımlanan Sanat ve Sanatçı Üstüne başlıklı yazısındaki bu bölüm, şairleri, özellikle Enver Gökçeyi çözümlemek için önemli bir ipucu. Şairin şiirleri nasıl yaşadığının, bize neler düşündürmek istediğinin bir yansımasıysa, Enver Gökçenin Bütün Şiirlerinde görüntü ne? Bu sorunun ikili bir yanıtı var bence. Bir yanda Gülden ağır söylenemiyecek bir sevgili, bir yanda kan gider, kan revan bir yaşamak. Bir yanda ölüm / Hayırlıydı / Yaşamaktan / Bir yanda / İçi sevdalarla / Dolu / Yemyeşil / Bir daldı hayat. Enver Gökçe (1920 - 1981), biz 60 Kuşağının, söylencesiyle tanıdığı kişilerdendir. 1962de Pablo Nerudadan çevirdiği şiirler kitaplaştığında, bu şiirlerin çeviricisinin usta bir şair olduğu seziliyordu. Bu şairin şiirlerini okumak istediğimizde, bu şiirlerin çoğunun hapishane günlerinde yitip gittiğini öğrenmiştik. Gündeme gelişi, kitaplarının yayımlanışı 70li yılları buldu: Dost Dost İlle Kavga (1972), Panzerler Üstümüze Kalkar (1977). Bu yıl Evrensel Basım Yayın, sanat üstüne yazılarını, yarım kalan şiirlerini, bu kitaplarla birlikte Bütün Şiirleri başlığıyla yayımladı. Kitapta yer alan Yusuf ile Balaba... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9756865814

Etiketler: deneme-inceleme

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Süleyman rencideruhlar
2 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski