Nefes nefese bir ilk bakış...
Tehlikeli bir yakınlaşma...
Kalplere düşen tutkulu bir aşk...
Sakin hayatı bir gecede beklenmedik bir hızla değişen Eylül için aşk, mavi gözlerinde tehlikeler barındıran ve aynı zamanda ona tutkuyu vadeden adamdan ibaretti.
Ölümü her an ensesinde hisseden Poyraz, siyah parıltıların dans ettiği kuytu yeşilliklerle buluştuğunda, artık her şey için çok geçti. Direnmeye çalışsa da benliğine usulca sızan aşk, tüm savunmasını paramparça etti.
Zaman ilerledikçe gün yüzüne çıkan tehlikeler, bir nefes kadar yakınlarında dolaşırken, iki âşık zorlu bir sınava tutulacaktı...
Poyraz, en büyük korkusuyla yüzleştiğinde,
Verdiği sözleri yerine getirebilecek ve eylül'ü hayatta tutmayı başarabilecek miydi?
(Tanıtım Bülteninden)
Nefes nefese bir ilk bakış...
Tehlikeli bir yakınlaşma...
Kalplere düşen tutkulu bir aşk...
Sakin hayatı bir gecede beklenmedik bir hızla değişen Eylül için aşk, mavi gözlerinde tehlikeler barındıran ve aynı zamanda ona tutkuyu vadeden adamdan ibaretti.
Ölümü her an ensesinde hisseden Poyraz, siyah parıltıların dans ettiği kuytu yeşilliklerle buluştuğunda, artık her şey için çok geçti. Direnmeye çalışsa da benliğine usulca sızan aşk, tüm savunmasını paramparça etti.
Zaman ilerledikçe gün yüzüne çıkan tehlikeler, bir nefes kadar yakınlarında dolaşırken, iki âşık zorlu bir sınava tutulacaktı...
Poyraz, en büyük korkusuyla yüzleştiğinde,
Verdiği sözleri yerine getirebilecek ve eylül'ü hayatta tutmayı başarabilecek miydi?
(Tanıtım Bülteninden)
Yorumum; https://morduslerkitapligi.blogspot.com.tr/2016/10/eylul-ckmaz-asl-karabulut-kitap-yorumu.html
Yazar röportajım; https://morduslerkitapligi.blogspot.com.tr/2016/11/asl-karabulut-roportaj-gkbt-17.html
Eylül Çıkmazı, Aslı Karabulut’un okuduğum ilk kitabı oldu. Türk yazarlarımız son günlerde gayet güzel işler çıkarıyorlar. Kendisi de bu kervanın üyelerinden biri. Kalemi, farklı ve ilgi çekici karakterleri, anlatımı ile beni mest eden bir yazar oldu.
Eylül, kendi halinde yaşayan, ufak bir pastanesi olan güzel, aynı zamanda naif bir kadın. Bir gün oldukça kötü bir olay ile birlikte yolu Poyraz ile kesişiyor. Ev arkadaşı Jülide tıp öğrencisi, onun da anlatımı sayesinde yardımı dokunuyor. Tabi Poyraz, görebileceğiniz en sinir erkek karakterlerden biri, Kadın sana yardım etmiş, belki de hayatını kurtarmış sen hala bit gibi davran kadına. Kıskanıyor, kıskanınca da kendine sinir olmak yerine kadına sinir, ilgi duymasına rağmen kadına hödük gibi davranmaktan geri kalmıyor, tabi ben de o arada yarasına parmak sokup az canını yakıp Kendine Gel Poyraz! Diye bağırmak istiyorum orası ayrı mesele.
Eylül Allah’tan Poyraz gibi değil de on yıl sonra- lafın gelişi tabi :P- fark etmiyor ona olan ilgisini.
Yan karakterler olan Jülide ve Harun’u okurken çok keyif aldım. Bu tarz kitaplarda yan bir çiftin olması dinamiği canlı tutan özelliklerden bence. Özellikle birbirlerine laf sokma yarışlarını gülerek okuyacaksınız.
Poyraz hödük mödük ama sevince çok da güzel seviyor be. Kıskandığımdan gıcık kapıyorum demedim yani kesinlikle efendim öyle bir şey yok öhöm öhöm.
Menderes, kendisi oldukça gizemli bir imaj çizdi gözümde, onu da merakla bekliyor olacağım. Uras, Kadir ve diğer yan karakterler de oldukça ilgi çekiciydi ama ben en çok Menderes’i sevdim gelse de okusam, o da arkadaşı gibi olmaz inşallah.
Kısacası, Eylül Çıkmazı, beklentilerimi karşılayan sürükleyici bir kitap oldu. Okumam birkaç günümü aldı hasta olmasaydım eğer kalınlığına rağmen bir günde bitireceğim kitaplardan biri. Dili dolambaçlı, gereksiz ve kasıntı bir şekilde yazılmamış. Oldukça samimi ve akıcı. Diğer sayfayı merakla çevirmenize neden oluyor.
Sayfa demişken, iç tasarımı, cilt tasarımı her şeyi mükemmeldi. Tek kelime ile bayıldım! Kusursuz, yaban kişinin ellerine sağlık.
http://illekitap.blogspot.com/2018/10/asl-karabulut-eylul-ckmaz.html
Aslı Karabulut'un okuduğum 2. kitabı Eylül Çıkmazı. İlk kitabı Kan Kırmızı'ydı ve bence ortalama bir kitaptı. Bu kitabın da onun gibi olduğunu düşünerek beklentim düşük başladım ve durum böyle olunca da fena değildi diyebilme hakkına sahip oldum.
Öncelikle, Aslı Karabulut'un oldukça akıcı ve zaman zaman sıksa da sürükleyici bir kalemi var. Zaman zaman sıksa da dediğim kısımlarda bazen fazlasıyla aşk böceği olup hayatımlar veya seni seviyorumların ortalarda dolaştığı sayfalardı. Onları saymazsak güzeldi diyebilirim.
Kısaca konusuna değinmek gerekirse; pastane işleten Eylül, bir akşam arkadaşlarıyla yediği yemekten evine dönerken girdiği ters yönde karşısında gördüğü araba ve sonrasında yaşadığı silahlı saldırı sonrasında hayatı tepetaklak oluyor. Silahlı saldırı arasında kalınca onun ve patronlarının hayatını kurtaran adamlar aynı zamanda bu kadınında bu olayla bağlantısının olup olmadığını araştırmak için evlerine götürürler. Zaten olaylarda sonrasında patlak veriyor. Poyraz, yaralansa da Eylül yaptığı ilk yardım sayesinde ve sonrasında yapılan tedavi sayesinde kısa zamanda toparlasa da hasta yatağında birden karşısında gördüğü Eylül'den fazlasıyla etkilenir. Her ne kadar Eylül'ün olaylarla alakası olmadığı öğrenilse de düşmanları bir kere onu tespit etmiş ve Poyraz'lar için koz olarak kullanmaya karar vermişlerdir.
Bir süreliğine aynı evde yaşamak zorunda kalan Poyraz ile Eylül her ne kadar birbirlerine karşo hissettikleri çekime karşı çıkamasalarda Poyraz'ın kendini geri çeken tavırları olayları bambaşka boyuta götürüyor.
Aslında kitabın başlangıcı ve ortaları fena değildi hatta bence iyiydi de. Sanki böyle polisiye aşk falan okuyacağız izlenimi vermişti ama sonrasında tamamen Poyraz ve Eylül ilişkisine odaklandı. O da kötü değildi ama bazen Poyraz'ın tripleri ya da Eylül'ün alınganlıkları falan... bilemiyorum sevemedim. Ne Poyraz'ı ne de Eylül'ü.
Mesela Eylül, Poyraz'ın kendinden sakladığı sırrı öğrendiğinde Poyraz'ın tavırları fazla uzatılmıştı. Ya adam akıllı açıkla ya da bırak gitsin...
Ben bu çifti sevemedim. Ama... bunun yanında Jülide ile Harun çiftini fazlasıyla çok sevdim. Atışmaları, kavgaları falan çok güzeldi. Kitapta en çok onların sahneleri olsun istedim. Hevesle onları bekledim.
Bu arada Leyla Fırtınası'nı da okumayı planlıyorum sırf Menderes'i merak ettiğimden. Çünkü telefonla boy gösterip ortadan kaybolan gizemli adamdı. Hikayesi merak edilesiydi ;)
Neyse çok uzatmayayım, eğer çok büyük beklentilerle okumazsanız beğenebilirsiniz. Benim nazarımda ise 5 üzerinden 3.5'luktu.
Ayrıca nedense ben yazarın yan karakterlerinin aşklarını daha çok seviyorum. Mesela Kan Kırmızı'da da Erdem ile Lizzy' sevmiştim bunda da Jülide ile Harun'u :)
Bence onlara da kısa bir kitap olur, çok kalın olmadan ince bir şeyler :)
Ciltli, 512 sayfa
10Ekim2016 tarihinde, Ephesus Yayınları tarafından yayınlandı