Fatiha Tefsiri/İcâzül-beyân, Sadreddin Konevînin en hacimli eseridir; bu yönüyle eser, Konevînin bütün eserlerinde ele almış olduğu belli başlı bütün konulara dair fikirlerini içermektedir. Konevi, eserinin iki özelliğini ısrarla belirtir. Bunlardan birisi, eserin hedef kitlesidir. Konevi, bunu seçkinler ve onları seven kimseler diye belirler. Bunun belirtilmesi Konevinin bu eser hakkındaki ikinci nitelemesi için önemlidir. Bu da, eserinin herhangi bir şekilde cedel ve tartışma yöntemlerine baş vurmadan yazılması, hocası İbnül-Arabi de dahil olmak üzere, hiç kimseden herhangi bir iktibas ve alıntı yapılmamasıdır. Bunun yegane istisnası, Konevinin bundan önce yazmış olduğu Miftahül-gaybı eserinde zikretmesidir.Fatiha suresi, Konevîye göre, Tanrı-alem ilişkilerini özetleyen en uygun metindir. Dolayısıyla bu eseri, klasik anlamda bir sure tefsiri olarak görmek yerine, Vücûd-ı Mutlak olan Hakkın, belirli varlık mertebelerinde eşyayı izhar etmesinin ana fikrini oluşturduğu Tanrı-alem arasındaki ilişkileri yorumlama imkanı veren bir metin olarak görmek gerekir. Konevî, Fatiha suresini ilâhî ve kevni bütün hakikatleri ve hakikatler arası ilişkileri özetleyen bir sure olarak görür. Şöyle demektedir: Hak, sûreti itibarıyla büyük olan ilk alemi, isimlerinin ve Kalem-i esmaya (Kalem-i alâ) tevdi edilmiş ilminin nispetlerinin sûretlerini taşıyan bir kitap yapmıştır; sûretiyle küçük alem olan insân-ı kâmili ise, isim ve müsemma/isimlendirilen mertebelerini birleştiren orta bir kitap; aziz Kuranı ise, mahlukun Hakkın sûreti üzerinde yaratıldığının açıklayıcısı yapmıştır, böylelikle yaratılışındaki gizem ve sûret ve mertebesinin sırrı kendisiyle ortaya çıkar. Aziz Kuran, insan ile zuhûr eden kemâlin özelliklerinin açıklayıcı nüshası olmuştur. Fâtiha suresi ise, Kuranın eksiksiz ve noksansız nüshasıdır. Bütün tali nüshalar, ilkinin muhtasarı oldukları gibi, aynı şekilde Fâtiha suresi de, ulvi nüshaların sonuncusu olmuştur.
Fatiha Tefsiri/İcâzül-beyân, Sadreddin Konevînin en hacimli eseridir; bu yönüyle eser, Konevînin bütün eserlerinde ele almış olduğu belli başlı bütün konulara dair fikirlerini içermektedir. Konevi, eserinin iki özelliğini ısrarla belirtir. Bunlardan birisi, eserin hedef kitlesidir. Konevi, bunu seçkinler ve onları seven kimseler diye belirler. Bunun belirtilmesi Konevinin bu eser hakkındaki ikinci nitelemesi için önemlidir. Bu da, eserinin herhangi bir şekilde cedel ve tartışma yöntemlerine baş vurmadan yazılması, hocası İbnül-Arabi de dahil olmak üzere, hiç kimseden herhangi bir iktibas ve alıntı yapılmamasıdır. Bunun yegane istisnası, Konevinin bundan önce yazmış olduğu Miftahül-gaybı eserinde zikretmesidir.Fatiha suresi, Konevîye göre, Tanrı-alem ilişkilerini özetleyen en uygun metindir. Dolayısıyla bu eseri, klasik anlamda bir sure tefsiri olarak görmek yerine, Vücûd-ı Mutlak olan Hakkın, belirli varlık mertebelerinde eşyayı izhar etmesinin ana fikrini oluşturduğu Tanrı-alem arasındaki ilişkileri yorumlama imkanı veren bir metin olarak görmek gerekir. Konevî, Fatiha suresini ilâhî ve kevni bütün hakikatleri ve hakikatler arası ilişkileri özetleyen bir sure olarak görür. Şöyle demektedir: Hak, sûreti itibarıyla büyük olan ilk alemi, isimlerinin ve Kalem-i esmaya (Kalem-i alâ) tevdi edilmiş ilminin nispetlerinin sûretlerini taşıyan bir kitap yapmıştır; sûretiyle küçük alem olan insân-ı kâmili ise, isim ve müsemma/isimlendirilen mertebelerini birleştiren orta bir kitap; az... tümünü göster