Jonathan Ames, ilk romanı Gece Gibi Geçiyorumda farklı bir duyarlığın sözcülüğünü yaparak yetenekli ve yetkin bir yazar olduğunu kanıtlamıştı. Bu kez New Yorkta yine farklı bir yaşantıyı, 26 yaşındaki Louis Ivesle 70lerindeki Henry Harrisonun dostluklarını konu alan yazar, bu aykırı ikili arasındaki ikircikli, mahcup, ama alabildiğine dürüst ve içten yakınlaşmayı ironik ve eğlenceli bir üslûpla anlatıyor. Yalnız yaşayan yaşlı ve zengin dullara eşlik ederek kendi imkânlarının çok üstünde bir hayat sürmeye çalışan Harrison ve çömezi Ivesin başlarından geçen komik ve ilginç olaylar, galalar, kokteyller, lüks ziyafetler, Fitzgerald romanlarını anımsatan bir atmosfer yaratıyor. Özellikle Harrison, son yılların unutulmaz karakterlerinden biri olmaya aday.
Jonathan Ames, ilk romanı Gece Gibi Geçiyorumda farklı bir duyarlığın sözcülüğünü yaparak yetenekli ve yetkin bir yazar olduğunu kanıtlamıştı. Bu kez New Yorkta yine farklı bir yaşantıyı, 26 yaşındaki Louis Ivesle 70lerindeki Henry Harrisonun dostluklarını konu alan yazar, bu aykırı ikili arasındaki ikircikli, mahcup, ama alabildiğine dürüst ve içten yakınlaşmayı ironik ve eğlenceli bir üslûpla anlatıyor. Yalnız yaşayan yaşlı ve zengin dullara eşlik ederek kendi imkânlarının çok üstünde bir hayat sürmeye çalışan Harrison ve çömezi Ivesin başlarından geçen komik ve ilginç olaylar, galalar, kokteyller, lüks ziyafetler, Fitzgerald romanlarını anımsatan bir atmosfer yaratıyor. Özellikle Harrison, son yılların unutulmaz karakterlerinden biri olmaya aday.