Ağustos 1907de İstanbula gelen İspanyol gezgin, bir yıla kalmadan değişim rüzgârlarına; ardından da savaş fırtınasına tutularak tarihe karışacak bir dünyaya adım attığını bilmiyordu. Ancak ülkesinin önde gelen siyasetçilerinden de olan bu büyük edebiyatçı, çok az gezginin farkına vardığı bir gerçeği kendi kendine keşfetmişti: Avrupada Türklerle ilgili anlatılanlar doğru değildi! Türkler ne acımasız birer zalim, ne Hıristiyan düşmanıydı! Avrupalıların Türk imgesi, klişeleşmiş bir kurgudan ibaretti. Avrupanın iki ucunda, çöküşe giden iki imparatorluğun nasıl benzeştiğini gören Ibañez, belki de bu keşfi sayesinde, günümüzde bile çarpıcılığını koruyan tespitlerini kaleme almıştı...
Ağustos 1907de İstanbula gelen İspanyol gezgin, bir yıla kalmadan değişim rüzgârlarına; ardından da savaş fırtınasına tutularak tarihe karışacak bir dünyaya adım attığını bilmiyordu. Ancak ülkesinin önde gelen siyasetçilerinden de olan bu büyük edebiyatçı, çok az gezginin farkına vardığı bir gerçeği kendi kendine keşfetmişti: Avrupada Türklerle ilgili anlatılanlar doğru değildi! Türkler ne acımasız birer zalim, ne Hıristiyan düşmanıydı! Avrupalıların Türk imgesi, klişeleşmiş bir kurgudan ibaretti. Avrupanın iki ucunda, çöküşe giden iki imparatorluğun nasıl benzeştiğini gören Ibañez, belki de bu keşfi sayesinde, günümüzde bile çarpıcılığını koruyan tespitlerini kaleme almıştı...