Gece Nöbeti

Çok eski zamanlardan beri Diğerleri denen yaratıklar var aramızda: vampirler, şekil değiştirenler, cadılar, ak ve kara büyücüler... Doğaüstü güçleriyle tebdil-i kıyafet aramızda yaşıyor, içinde yaşadığımız dünyaya paralel bir gerçekliğe, gölgeler içindeki Alacakaranlık'a girip çıkabiliyor ve böylece Karanlık ile Aydınlık arasındaki dengeyi korumak için sürekli tetikte bekliyorlar. Gece ve Gündüzün sadık nöbetçilerinin görevi bin yıllık ateşkesi korumak ve dengeyi bozacak her türlü ihlali cezalandırmak... Ancak bir kehanete göre Diğerlerinin arasından iyi ve kötü arasındaki bu dengeyi sonsuza kadar değiştirecek kadar güçlü biri ortaya çıkacak ve eğer bu kişi kötülerin yanında yer alırsa, dünya bütünüyle kaosa sürüklenecek.
Rusya'da fenomen olan kitap bir milyon kopyanın üzerinde sattı. Gece Nöbeti, Sovyet sonrası Moskova'da geçen, keyifle okunan bir fantastik roman serisinin ilk kitabı.

Çok eski zamanlardan beri Diğerleri denen yaratıklar var aramızda: vampirler, şekil değiştirenler, cadılar, ak ve kara büyücüler... Doğaüstü güçleriyle tebdil-i kıyafet aramızda yaşıyor, içinde yaşadığımız dünyaya paralel bir gerçekliğe, gölgeler içindeki Alacakaranlık'a girip çıkabiliyor ve böylece Karanlık ile Aydınlık arasındaki dengeyi korumak için sürekli tetikte bekliyorlar. Gece ve Gündüzün sadık nöbetçilerinin görevi bin yıllık ateşkesi korumak ve dengeyi bozacak her türlü ihlali cezalandırmak... Ancak bir kehanete göre Diğerlerinin arasından iyi ve kötü arasındaki bu dengeyi sonsuza kadar değiştirecek kadar güçlü biri ortaya çıkacak ve eğer bu kişi kötülerin yanında yer alırsa, dünya bütünüyle kaosa sürüklenecek.
Rusya'da fenomen olan kitap bir milyon kopyanın üzerinde sattı. Gece Nöbeti, Sovyet sonrası Moskova'da geçen, keyifle okunan bir fantastik roman serisinin ilk kitabı.


Değerlendirmeler

değerlendirme
9 puan

Arka kapak yazısından, kitabın orasına burasına iliştirilmiş "Harry Potter'dan şöyle iyi, Rusya'nın bilmemnesi, müthiş şahane" gibi çok abartılı iltifatlardan ve ilginçtir ki kitabın adından dolayı ön yargıyla yaklaşıyordum kitaba. Bu nedenle beklentilerim sıradan bir şehir fantastiği okuyacağım yönündeydi. Okuyup bitirdikten sonra bunun kesinlikle değiştiğini söyleyebilirim, iyi ki okumuşum diyorum.

Bir kere kitabın arka kapakla pek alakası yok. Öyle laylay bir öykü ve çatılara tırmanıp insan avlayan vampirler, kanalizasyonda yaratık peşinde koşan insanlar beklemeyin. Yazarın evreninde işler bu noktaları çoktan geçmiş, iyilik ve kötülük savaşmaktan sıkılıp bir antlaşmaya varmış. Bu da her şeyi değiştiriyor.

Nasıl değiştiriyor derseniz işte size ufak iki örnek: Avcılık izni alıp izin verilen insanların kanını içen vampirler var. İyiliğin güçleri bu elemanlara dokunamıyor bile, çünkü yaptıkları şey antlaşmaya göre "yasal" Zaten dokunsalar tekrar savaş çıkacak, kıyamet kopacak deyim yerindeyse. İyi bir büyücü önüne gelen hastaya şifa dağıtamıyor, çünkü yaptığı her iyilik kötü birilerine bir başka kötülük yapma hakkı verecek.

Konu böyle hassas olunca işin içine felsefe ve iyi/kötü ayrımı girmese olmazdı. Kitabın derin bir felsefi alt yapısı var, baş karakter iyiyi ve kötüyü sorgularken ben de kendimi bu sorulara bir yanıt bulmak için kara kara düşünürken yakaladım birçok yerde.

Baş karakterimiz Anton da kendini bu anlaşmanın ve daha büyük oyuncuların arasında buluyor, kendi doğrularını arıyor ve kendince en iyi şeyi yapmaya çalışıyor. Kendisiyle bağlantı kurmakta zorlanmadım şahsen, tutarlı ve etrafındaki olayları anladıkça gelişen bir karakter olmuş.

Kitapta üç öykü var. Zamanda kısa atlamalar yaparak temelde aynı karakterlerin başından geçenleri anlatmış yazar. Üç öykü boyunca bir şeyler görüyoruz, başta bunları birbirine bağlayamasak da en sonda çoğu şey açığa çıkıyor. Biraz alengirli ve gizemli bir sonla bitiyor kitap. Tabii serinin ilk kitabı olduğu için bu tür bir son görmek şaşırtıcı değil.

Sevenlerin yaptığı ısrarlı önerilere dayanamayıp aldığıma kesinlikle pişman değilim. (Merhaba İhsan abi, Hazal :P ) İlk fırsatta ikinci kitap Gündüz Nöbeti'ni de okumak istiyorum.
Okuyacağım kitap biraz beni düşündürsün, karakterlerin aptalca iyi ya da delice kötü olduğu kitaplardan sıkıldım diyenler kaçırmasın.

10 yıl, 6 ay
9 puan

Sergey Lukyanenko’nun kaleme aldığı Gece Nöbeti, bugüne dek okuduğum en orijinal kurgulardan birine sahip. Her şeyden önce bu bir şehir fantastiği, yani çoğu fantastik romanda karşılaştığımız kurtadamlar, vampirler, iblisler ve büyücüler gibi doğaüstü varlıklar günümüzde, şehirlerde, bizim aramızda yaşıyorlar. Kitapta bu varlıkları birer polis gibi izleyen iki gizli kurum var. Birincisi, Karanlık Varlıkları (kurtadamlar, kara büyücüler, vampirler) takip eden ve Antlaşma’nın dışına çıkmamalarını sağlamaya çalışan Gece Nöbeti. İkincisiyse, Aydınlık Varlıkları (ak büyücüler, şifacılar) kontrol eden ve yine Antlaşma’nın dışına çıkmadıklarından emin olan Gündüz Nöbeti. Yani her şey Antlaşma’da, bir tür ateşkeste bitiyor. Peki nedir bu Antlaşma? Basit olarak açıklamak gerekirse; eğer bir Karanlık Varlık güçlerini kullanarak normal bir insana kötülük ederse, bu durum Gece Nöbeti’ne olaya müdahale etme ve bir iyilik yapma hakkı kazandırıyor. Ne kadar adil, değil mi? Hiçte bile! Bir de madalyonun öteki tarafından bakın. Eğer bir Şifacı, güçlerini kullanıp ölüm döşeğinde olan bir insanı iyileştirerek kadere etki ederse bu da Gündüz Nöbeti’ne karışma hakkı ve eşit derecede bir kötülük yapma imkânı veriyor. Kısır döngü…

Kitapla ilgili çok beğendiğim bir diğer hususta olayları bize sunuş şekli. Kitaptaki olaylara Anton adında, acemi bir Gece Nöbeti ajanının gözünden tanıklık ediyoruz. O da tıpkı okur gibi çoğu şeye yabancı ve maceraları, arkadaşlarıyla sohbetleri, patronuyla gerçekleştirdiği konuşmalar sırasında yeni yeni şeyler öğreniyor. Tabii onunla eş zamanlı olarak biz de bu dünya hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya başlıyoruz. Böylelikle “şu şudur, bu budur,” şeklindeki uzun ve boğucu bilgilendirme metinleri olmadan, macera içindeki konuşmalar sırasında pek çok şey öğreniyoruz. Hatta, dikkatli bir okursanız, satır aralarını da okuyup Anton’un gözünden kaçan pek çok küçük ayrıntıyı yakalayabiliyorsunuz. Ayrıca her hikâyenin (toplamda 3 ayrı bölümden oluşuyor ve son hikâyede hepsi birbirine bağlanıyor) kendi içinde bir gizeme sahip olması ve bunun ne olduğunu son ana kadar tahmin edememeniz de bir diğer güzel yanı.

Kitabın aldığı olumsuz eleştiriler genelde içinde az aksiyon olması ve espri barındırmamasına yönelik. Ama ikisi de tam olarak doğru değil. Evet, hikayelerin büyük bir kısmı boyunca Anton’un kendi kendine konuşmasını ve olaylar üzerine kafa patlatmasını okuyoruz. Ama bu esnada da pek çok şey öğreniyor, pek çok ipucu yakalıyoruz. Ayrıca kitapta yeteri kadar aksiyon sahnesi olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında gerçekten de çok zekice ve ince esprilere de sahip, birkaç yerde sesli güldüğümü rahatlıkla söyleyebilirim. Fakat ikisi de dozunda.

Benim bu kitaptan beklentim yepyeni bir yazarın yepyeni bir kurgusuyla tanışmak ve Moskova’da geçen bir şehir fantastiği okumaktı. Bunu da fazlasıyla aldım.

10 puan

Kitapta yer alan 3 öykü de birbirinden güzeldi. Her bir öncekinin gölgesinde bırakacak bir sona sahipti ve arkasındaki kurgunun ne kadar zekice düşünülmüş olduğu gerçeği ile felsefik kısmı bir arada eşsiz bi deneyim sunuyordu. Karakterlere kolayca ısınabilmek de cabası.

Kesinlikle okunmalı.

10 yıl, 4 ay
7 puan

Beklentilerinizi çok yüksek tutmayın...

Arka kapağa bakarsak basit, fantastik, eğlenceli olması gerekiyordu ama değil aslında şimdi düşündüm de kitapta gerçek anlamda bir tane bile espri yoktu sanırım.

Böyle anlatırken kitabı kötülemiş oldum ama yanlış anlaşılmasın kitap kötü değil sadece sunulandan farklı.

Şimdi bu ne demek diyeceksiniz şöyle anlatıyım; Dünyada diğerleri olarak adlandırılan cadılar, vampirler, büyücüler vs... aydınlık ve karanlık olarak ikiye ayrılıyorlar her yeni gelen bir seçim yapıp tarafını belirliyor. Aydınlık ve karanlık arasında ateşkes var ve anlaşmanın kurallarına herkes uyuyor. İşte bu noktada da biz kahramanımız antonla beraber iyi ve kötü arasında ki farkı arıyoruz...

Kitabı fantastik olarak adlandırmak bence haksızlık çünkü aslında aydınlık ve karanlık arasında ki felsefik sorgulama için değişik bir bakış açısı olmuş.

Bunun dışında çevirisi güzel akıcı kolay okunabilir bir kitap ama bağımlılık yapacak kadar iyi bulmadım.

6 puan

Kitap beklentilerimi karşılamadı açıkçası. Bu kadar sözü edilen, başyapıt olarak adlandırılan, çevrilmesi için yıllarca beklenen bir kitap olarak tatmin edici bulmadım.

Kabul, yazarın yarattığı dünya çok özgün. Aydınlık ve karanlık varlıklar, alacakaranlık, gündüz ve gece nöbetleri. Özellikle yazarın alacakaranlık tasvirini çok başarılı buldum, okurken sanki sizde çekiliyorsunuz o karanlığa...

Ayrıca kitapta çok az olay örgüsü var, yazar daha çok karakterlerin(daha doğrusu tek bir karakterin) iç dünyasına odaklanmaya ve olayların felsefik yönünü anlatmaya ağırlık vermiş. Bu durum romanı okurken çoğu kez hikaye de kopukluklar yaratıyor ve sıkıyor açıkçası.

Ben daha fantastik yönü ağır basan bir kitap bekliyordum, bu bakımdan hayal kırıklığı yaşadım.


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 528 sayfa
Ağustos2013 tarihinde, Pegasus tarafından yayınlandı


ISBN
9786053431213
Dil
Türkiye Türkçesi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

kitap-sever
1 kişi

Okumuşlar

koraysel Fırtınakıran Elendil_XX HapLoOo ahmar
16 kişi

Okumak İsteyenler

Yağız asayamatla sedanurgok mugene beyzaaa
11 kişi

Takas Verenler

HapLoOo
1 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski