Yalnızca öldürmeyi öğrenmenin peşinden koşan bir kız...
Leydi Leigh Strachan bir erkek çocuğu gibi giyinmiş ve aradığı kişiyi bulmak için bütün Fransa'yı baştan başa kat etmiştir. Tek dileği, ailesinin intikamını almak için, İngiltere'nin her yerinde bir efsane olarak anılan eski bir hayduttan öldürme dersleri almaktır.
İnzivaya çekilmiş, yapayalnız bir adam...
Bir zamanlar Gecenin Prensi ismiyle tanınan S.T. Maitland, artık Fransa'daki yıkık dökük bir kalede gizlenmektedir. Bir kulağı sağırdır, şiddetli baş dönmeleri yaşamaktadır ve bir kadınla beraber olmak için acı bir hasret çekmektedir. Kendisinden yardım istemek için gelen soğukkanlı Leydi Leigh'yi görünce, yıllardır baskı altında tuttuğu kalbi şefkat ve tutkuyla atmaya başlar...
Kader onları zorlu bir maceranın içine atarken, Leydi Strachan, şöhretinin ardındaki bu tehlikeli ve ölümcül adamı yavaş yavaş keşfetmeye başlar. S.T. Maitland da, bu soğuk kızın buz kesmiş kalbine dokunmanın bir yolunu bulur.
"Laura Kinsale'in kaleminden sihir ve güzellik akıyor."
Romantic Times
"Okuyucular büyülenecek."
Publishers Weekly
"Aşk romanları türünün tarihindeki en iyi yazarlardan biri."
All About Romance
Yalnızca öldürmeyi öğrenmenin peşinden koşan bir kız...
Leydi Leigh Strachan bir erkek çocuğu gibi giyinmiş ve aradığı kişiyi bulmak için bütün Fransa'yı baştan başa kat etmiştir. Tek dileği, ailesinin intikamını almak için, İngiltere'nin her yerinde bir efsane olarak anılan eski bir hayduttan öldürme dersleri almaktır.
İnzivaya çekilmiş, yapayalnız bir adam...
Bir zamanlar Gecenin Prensi ismiyle tanınan S.T. Maitland, artık Fransa'daki yıkık dökük bir kalede gizlenmektedir. Bir kulağı sağırdır, şiddetli baş dönmeleri yaşamaktadır ve bir kadınla beraber olmak için acı bir hasret çekmektedir. Kendisinden yardım istemek için gelen soğukkanlı Leydi Leigh'yi görünce, yıllardır baskı altında tuttuğu kalbi şefkat ve tutkuyla atmaya başlar...
Kader onları zorlu bir maceranın içine atarken, Leydi Strachan, şöhretinin ardındaki bu tehlikeli ve ölümcül adamı yavaş yavaş keşfetmeye başlar. S.T. Maitland da, bu soğuk kızın buz kesmiş kalbine dokunmanın bir yolunu bulur.
"Laura Kinsale'in kaleminden sihir ve güzellik akıyor."
Romantic Times
"Okuyucular büyülenecek."
Publishers Weekly
"Aşk romanları türünün tarihindeki en iyi yazarlardan biri."
All About Romance
Aslında alışık olduğumuz tarihi aşk romanlarından farklıydı hem kadın hem erkek karakter hem de karakterlerin içinde olduğu olaylar. Mesela bu kitapta bir cinayet vardı ama bunu yapan soylu bir seri katil yerine din ile koca kasabayı ve dışarıdaki insanları manipüle eden birine karşıydı. Sonradan zaten onu bağladılar ama mesela o sahneleri gerçekten heyecanla okudum bence yazar gerilim kitaplarında da başarılı olabilir. Evet dediğim gibi karakterler çok farklıydı kadın bu sefer her seferinde aşk ilanını reddeden taraftaydı kabul etmeyen, bazı durumlarda sinirimi bozdu yazarın S.T.'yi bize anlattığı kadar onu anlatmadığını düşünüyorum. Duygu anlatımında eksik buldum kadın karakterin bakış açısını. Kitabın ise olay örgüsü aslında durağan olmasına rağmen dikkat çekiciydi ve Nemo adlı kurdun başına bir şey gelecek diye ödüm kopa kopa çevirdim sayfaları. Son 3 bölümde falan yalpalamış yazar. Bana bağlayamamış gibi geldi sen böyle yaptın ben böyle tamam tamam dendi ve gitti yani beğenemedim halbuki çok büyük beklentimde yoktu.
Yazarın ilk kitabından çok farklı bir kurguya sahip .Kadın kahramanın oldukca katı ve erkek kahramanın klasık kahraman modelinden farklı olması kitabı bence farklı kılıyor.
Klasik bir duygusal Historical okumayı düşünüyorsanız bu romandan uzak durun..Ama çarpıcı bir yeniden doğuş,sevginin neler yapabileceğini hissetmek istiyorsanız tavsiye ederim..
okuduğum en değişik ve güzel tarihi romanslardan biriydi.. çok beğendim.. güçlü bir yazar, harika bir aşk :)
Bu yazarın okuduğum ikinci kitabı.İlk kitabını da beğenmiştim, bunda da hayal kırıklığına uğratmadı beni.Temposu yavaştı hikayenin ama sıkmadı,okuttu kendini.
Hiçbir şeyin toz pembe olmadığı bir kitap.
http://kitapasigi.blogspot.com/2013/06/gecenin-prensi.html
Kitabı aldığımda sıradan bir tarihi aşk romanının beni beklediğini zannediyordum. Kesinlikle yanılmışım. Kitap birçok yönden diğer tarihi aşk romanlarından farklı. Öncelikle çok gerçekçi bir kurgusu var. Erkek karakter alışık olduğumuz gibi kusursuz biri değil. Tarihi aşk romanlarının birbirine benzer konularından sıkılıp farklılık arayanlar için iyi bir kitap.
Gecenin Prensi ile ilgili söylenecek birçok olumlu olumsuz yorum var ama benim ilk olarak söylemek istediğim şey tarihi aşk romanlarında görülebilecek en sinir bozucu kadın karakterin bu kitapta bulunması ! Spoiler vermemek için hangi hareketlerine sinir olduğumu söylemeyeceğim ama okurken kafamı yememe sebep oldu. Erkek karakterde yeni yetme oğlan gibi ben aşığım nidaları atarak etrafta dolaşması da ayrı bir mesele.
Buraya kadarki yorumumda kitaptan nefret ettiğim sonucuna varabilirsiniz ama öyle değil. Şimdi gelelim kitap hakkında sevdiğim yönlere. Birincisi konusunun diğer tarihi aşk kitaplarından çok farklı olması ( yine spoiler vermemek için ayrıntıya girmeyeceğim :D). Size çok saçma gelebilir bu neden ama içinde kurt içermesi benim kitabı daha çok sevmemi sağladı.
Bunun haricinde kitabın çevirisinde beni çok rahatsız eden bir şey vardı. Kitapta Fransızca sözcükler ve cümleler vardı. İlk başlarda Fransızca sözcüğü/ cümleyi alt kısımda açıklamıştı. Kitap sorunsuz bir şekilde ilerliyordu. Kitabı okudukça 60 sayfa falan önce verdiği Fransızca cümle veya sözcüğü bir daha açıklamadığını fark ettim. Yahu Fransızca mı biliyoruz biz ? Veya 60 sayfa önce verdiğin Fransızca sözcüğü aklımız da mı tutacağız ? Hal böyle olunca kitabı okumayı durdurup yarım saat önceki sayfalara dönüp o cümlenin ne olduğunu bulmaya çalıştım. Bu kitaptan sürekli kopmama sebep oldu.
Ya okuyanlar ve anlayanlar banada anlatsın lütfen kral tarafından affedildikten sonra S.T. Kıza neden hemen dönmedi çok aşıktı seviyordu ama balolara katıldı gezdi tozdu ama kızı aramadı ilginçti 😒
S.T. Maitland bir eşkiyadır. Gecenin Prensi olarak tanınır. Yüzünü gösterdiği bir kadın yakalanmasını sağlamış haydutların yaptığı patlamada beynine hasar vermiştir. Bu yüzdende tek kulağı sağır ve denge problemi var. Başına da ödül konmuş bir kanun kaçağı olunca Fransa'ya gidip kötü halde ki bir kalede yaşamaya başlamıştır. Parasız haldedir çizdiği resimler için malzemelerini ve diğer ihtiyaçlarını anlaşmalar yaparak almış,bahçesinde yetiştirdiği bitkiler ve yakaladığı hayvanları da yiyerek üç yıl geçirmiştir.
Meyhanede bir delikanlının kendisini aradığını fark eder. Ödül için peşine düşmüş biri olduğunu düşünerek gerçek kimliğini önce açıklamaz. Onun aslında erkek kılığına girmiş çok güzel bir kadın olduğunu anlaması fazla uzun sürmez.
Leydi Leigh Strachan erkek çocuğu gibi giyinip bütün Fransa'yı S.T.'i bulmak için dolanmıştır. Kasabalarına gelen bir rahip dini kullanarak kendisine dini bir cemaat oluşturmuştur. Tüm halkı kandırmış,etkisi altına almıştır. Kadınları değersizleştirmiştir.Ona karşı gelen annesinin,kont ve yargıç olan babasının, lekelenerek kız kardeşlerinin ölümüne sebep olmuştur. Oda ailesinin intikamı almak ister. Bu yüzden Gecenin Prensini arar. Kendisine kılıç dersleri verip,eğitmesini ister. Dünyada tek olan ve bir ata istediği her şeyi yaptırabilecek olan bu adam yaşadığı yerde bir efsanedir. Gecenin Prensinin yerine geçip insanların gerçeği görmesini sağlayabileceğini düşünmüştür.O pedere karşı olursa tüm halkın aynısını yapacağını düşünür.
Fakat S.T. önce bu teklifini kabul etmez onu göndermek ister. Ama Leigh ateşli bir bulaşıcı hastalık kapınca kıza bakar. Onu bir soylunun elinden de kurtarır. S.T. eskisi gibi değildir ata binemiyor,dövüşemiyor hatta düzgün yürüyemiyor bile.Üstelik başına konmuş bir ödülde var.Fakat daha ilk görüşte aşık olduğu bu cesur,güzel kadın için her şeyi yapmaya hazır olduğu için kozasından ayrılıp onunla birlikte yollara düşer. Bir süre sonrada yeteneklerini yeniden kazanıp Leigh'in istediği eski haline döner
S.T. şimdiye kadar yaşadıklarını aşk sanmıştır fakat Leigh için hissettiklerinin farklı olduğunu daha ilk andan anlar. Leigh'in gözünde ise şıpsevdi bir romantiktir. Kendisini kurtaran S.T için borçlu hissedip karşı koymaz ona fakat S.T. onu sevdiğine inandırıp, sevgisini kazanmak ister.
Uzun yolculuklarında Leigh'in terslemesine,alaylarına rağmen yılmaz onun için soygun bile yapar. Ama Leigh çok duygusuz, her şeyi küçümseyen adeta bir duvar. Ergenken bir aşk macerası yaşadığı için aşkın acıtıp,incittiğini düşünüyor bu yüzden daha temkinli. S.T.'nin gün ışığı hiç kimseye bağlanmayıp,sevmeyi istemezken S.T.'i kaybetmekten korktuğu için intikamdan vazgeçer bir hale gelir.
Çok çok farklı bir romandı. Hemen aşık olan kadın karakterlerden çok farklı bir kadın karakter var. Bu kez erkek karakter hemen aşık olup bunu söylemekten asla çekinmezken her söylediğinde terslenir, aptal bir romantik olduğu,şair olması gerektiği yüzüne vurulur. Fransızca kelimeler,cümleler fazlasıyla var. S.T.'nin sevgisi çok güzeldi fakat affedildikten sonra bir ay geçmesine rağmen Leigh'in yanına gitmemesi çok saçmaydı bir açıklaması bile yok. Biraz yavaş bir temposu var bazı yerler uzatılmıştı özellikle din adamını alt etme süreci,orada yaşayanlara çok yer verilmesi. Buna rağmen merak ettiren içine çeken,farklı bir hikaye sevdim.
464 sayfa
Kasım2011 tarihinde, Epsilon Yayıncılık tarafından yayınlandı