Bir yokmuş, iki yokmuş, üç yokmuş… Eski günlerde yeryüzünün bir ülkesinde hiçbişey yokmuş. Hiçbişeyi olmayan bir ülkenin bir padişahı varmış. Bu padişahın da bir hazinesi varmış. Bu hazinede o ulusun en değerli bir emaneti korunurmuş. Atalardan kalan bu emanetle o ulus övünürmüş. “Hiçbişeyimiz yoksa da, atalarımızdan bize böyle bir emanet kaldı,” diye avunurlar, yoksunluklarını, yoksulluklarını unuturlarmış…
Bir yokmuş, iki yokmuş, üç yokmuş… Eski günlerde yeryüzünün bir ülkesinde hiçbişey yokmuş. Hiçbişeyi olmayan bir ülkenin bir padişahı varmış. Bu padişahın da bir hazinesi varmış. Bu hazinede o ulusun en değerli bir emaneti korunurmuş. Atalardan kalan bu emanetle o ulus övünürmüş. “Hiçbişeyimiz yoksa da, atalarımızdan bize böyle bir emanet kaldı,” diye avunurlar, yoksunluklarını, yoksulluklarını unuturlarmış…
Harika bir anlatım ve ince bir mizah..herkes okumalı..
Okuduğum Nesin hikayelerinden en güzelleri bu kitapta derlenmişti. Deliler Boşandı ,Hazinedeki Paslı Teneke , İnsan Olun Yavrularım , Bir Günlük Yumurtanın Hayatı , Hayvanlar Mahkemesi ve Uygarlık Tarihinde Bir Sayfa...
Bu hikayelerin hepsi birbirinden güzel ve anlamlı olmakla beraber ; en güzel toplumsal ve politik yermeleri bu hikayelerde bulabilirsiniz.
Hele ki Deliler Boşandı hikayesi , gözümde Nesin'in en iyi hikayesidir. Her okuduğumda sırıtıp devlet büyüklerimizle kitaptakilerin ve etrafımda kişilik yerine hırs bürümüş insanların karşılaştırılmasına maruz bırakır beni.
Saygıyla anıyorum üstadı , yine gülümsetti ve yine düşündürttü.
159 sayfa
2006 tarihinde, Nesin Yayınevi tarafından yayınlandı