Gerçek hesap bu… Söze gerek var mı? "Kendi hikâyelerimizi anlatalım, gerçekleri bizim gibi yaşayanları da anlatmak lazım." "Gerçekten istediğim şeyleri yapmak, gerçekten istediğim yerde, gerçekten istediklerimle zamanımı değerlendirmek. Tek isteğim ve halihazırda yaptığım şey bu." Söze gerek var. Gerçek hesap bu!
Gerçek hesap bu… Söze gerek var mı? "Kendi hikâyelerimizi anlatalım, gerçekleri bizim gibi yaşayanları da anlatmak lazım." "Gerçekten istediğim şeyleri yapmak, gerçekten istediğim yerde, gerçekten istediklerimle zamanımı değerlendirmek. Tek isteğim ve halihazırda yaptığım şey bu." Söze gerek var. Gerçek hesap bu!
Diyeti tükeniş olsa bile sıradanlaşmak yerine çizgi dışı yaşam süren adamları seviyorum ve bu nedenden dolayı ne yapsalar destekliyorum. Neden? Çünkü inanıyorum. Herkesin hayatta inandığı bir şey vardır ben de bu tarz adamlara inanıyorum. Kimler mi o adamlar; Teoman, Nejat İşler, Emrah Serbes, Zeki Demirkubuz, Okan Bayülgen, Hakan Günday, Ali Lidar, Erdal Beşikçioğlu.
Nejat İşler; bir kitap çıkarmış ve ben bu kitabı edebi anlamda bir beklenti içine girmeden okumuşum. Neden? Çünkü samimiyetsizlik ve hırsların üzerine kurulmuş bir sektörde mülkiyetin hırsızlık olduğunu savunan, yaşamda; değişen durumlara karşı değişmeyen duruşuyla aşık olduğum adamlar listesinde olduğu için ne anlatmış merak etmişim. Daha önceden Ot dergisinde hali hazırda Bavul Dergisinde yazan İşler; Can yayınevinin sahibi Can Öz’ün de diretmesiyle kitap çıkarmaya karar verir. Tek şartı; kitabın telif hakkı ve gelirleri, başkanlığını yaptığını Bodrum Gümüşlükspor futbol takımının geliştirilmesi için kullanılacak. Kitabın konusu ne derseniz konusu Nejat. Onun hayatı. Fakat anlatımda şöyle bir güzellik var, sanki Nejat’la karşılıklı bir meyhanede oturmuşsunuz kafa hafif çakır keyif , gözleri ışıl ışıl o anlatıyor siz bitmesin istercesine dinliyorsunuz çünkü kendini anlatırken 80’li yılları 90’lı yılları yani aslında sizin dününüzü anlatıyor, trajikomik bazı olaylar var içimi acıtıyor, mesela futbol muhabbetini sevmem ama o futbolun sadece futbol olmadığını anlatır gibi futbol anlatıyor. Gümüşlükspor şampiyon olduğunda adam sevinirken kafayı demirlere çarptı Duman grubunun “Ah” şarkısını coverlayıp seslendirdiği kadar derin bir “ah” demedi. Tutkuları güçlü adam vesselam bende hayranlık diz boyu. Kitapta edebi bir metin yok, hatta günlük yaşamdaki konuşma tarzının kitaptakinden daha özenli olduğuna bahse girerim ama gezi ruhunu taşıyan, sisteme ince ince dokunduran, kimi zaman mütevaziliğin dibine vuran, kimi zaman kaybedenler kulübündeki marjinal ve cool tavırlarıyla çoğu yeni yetme yazarın süslü cümleleriyle okuyucuyu samimiyetsiz satırlarına maruz bırakmayan güçlü bir ruh var. Kitabın bütününden benim anladığım Nejat’ın da anlatmak istediği ve aslında dünyaya geliş amacımızı özetleyen şu nokta var. Bu dünyada mutluluğun ancak ''başka'' birileri için bir şeyler yapılınca kazanılabileceği. Tek başınalığın bekçisi zor olur.
Kitaptan altını çizdiğim satırlar var ancak hikâyenin bütünlüğünü yansıtmayacağı için burada paylaşmayacağım. Ancak daha önce yazmış olduğu sisteme karşı tavrını net belli eden şu yazısını paylaşmadan geçemeyeceğim.
ölün istiyorum artık. yalnız bir kere yetmez, bin kere ölün!
bir kere pozantı’da tecavüze uğrayıp ölün.
bir kere tecavüzcünüzle evlendirilip intihar edip ölün.
bir kere sahte delillerle hapse atılın, kahrınızdan hasta olup ölün.
bir kere hakların için hükümeti protesto ederken hükümet tarafından başından silahla vurulup ölün.
bir kere mehmetçik olun, kapitalistlerin uydurma savaşları için ölün.
bir kere koca şehrin göbeğinde, otoyolda sele kapılıp ölün.
bir kere kafanıza gaz kapsülü atılsın, öyle ölün.
bir kere kullanma tarihi geçmiş gazı 5 cm’den yüzünüze ağzınıza sıksınlar, kanser olun ölün.
bir kere gecenin karanlığında, sokak ortasında “vurma ölüyorum” diye bağırırken dövülerek ölün.
bir kere soğuktan donup ölün. bir kere dere yatağına yapılan ruhsatlı evin çöküntüsünde ölün.
bir kere grizu patlasın “güzel ölün”. bir kere karbonmonoksit zehirlesin, kafanız iyi ölün.
arkanızdan “kader, bu işin fıtratında var, ekmek almaya gitmiyordu teröristti, biliyorsunuz alevi, kısa etek giymeseydi, altı üstü bir kaç kelle” demeyeceğime yemin ederim. betonun altında ölmeden hemen önce çekilen son fotoğrafınızı çerçeveletip bana hediye ettiklerinde, yanında sırıtarak poz vermeyeceğime yemin ederim. 3 dakika iş bırakma eylemi yapıp dalga geçmeyeceğime yemin ederim. ananızı yuhalatmayacağıma, yakınlarınızı azarlamayacağıma ve yerde tekmelemeyeceğime, yemin ederim.
sözüm söz! siz yeter ki ölün…”
Nejat İşler
Nejat İşler işte, kendisini sevdiğim gibi yazdığı kitabı da sevdim.
Nejat İşler'in çok samimi bir dille, konuşur gibi, hatta yer yer argo da kullanarak yazdığı bir çeşit anı kitabı. Su gibi akıp gidiyor. Özellikle Tuncay Kurtiz'e yazdığı kısım çok dokunaklıydı, Behzat Ç. günlerini anlattığı bölümse keyifli. Yaz günlerinde okunası bir kitap.
Nejat İşler'i Kaybedenler Kulübünden sonra sevmeye başlamıştım. Kitabını okuduğum zaman o filmdeki rolünde kendine dair şeyleri oynadığı için bu kadar başarılı ve samimi olduğunu gördüm.
Yer yer alaycı üslubu, samimi yazıları ve sadeliği güzeldi. Tanımak lazım, TV'de gördüğün ve sevdiğin adamları.. 1 günde okuyup bitirdim. Gülümsedim, bazen şaşırdım da..
Kitaptan sevdiğim bazı cümleler;
Kimlikler üzerinden var edilmeye çalışılan her şey kısa ömürlü olmaya mahkum. bu genelleme de dahil..
..................................................
Sus ve dinle..Her şey akıp gidiyor...
.................................................
Atının çatladığı yere evini yap. Kalmak istiyorsan kal, gitmek istiyorsan yeni bir at al ve bu böyle devam etsin.Gitmek istediğin yere kadar...
.................................................
İyi insanlara salak muamelesi yapmayı bıraktığında iyi bir insan olacaksın, bu da sana yeter...
................................................
Gerçek hesap bu… Söze gerek var mı? "Kendi hikayelerimizi anlatalım, gerçekleri bizim gibi yaşayanları da anlatmak lazım." "Gerçekten istediğim şeyleri yapmak, gerçekten istediğim yerde, gerçekten istediklerimle zamanımı değerlendirmek. Tek isteğim ve halihazırda yaptığım şey bu." Söze gerek var. Gerçek hesap bu!
Diyeti tükeniş olsa bile sıradanlaşmak yerine çizgi dışı yaşam süren adamları seviyorum ve bu nedenden dolayı ne yapsalar destekliyorum. Neden? Çünkü inanıyorum. Herkesin hayatta inandığı bir şey vardır ben de bu tarz adamlara inanıyorum. Kimler mi o adamlar; Teoman, Nejat İşler, Emrah Serbes, Zeki Demirkubuz, Okan Bayülgen, Hakan Günday, Ali Lidar, Erdal Beşikçioğlu.
Nejat İşler; bir kitap çıkarmış ve ben bu kitabı edebi anlamda bir beklenti içine girmeden okumuşum. Neden? Çünkü samimiyetsizlik ve hırsların üzerine kurulmuş bir sektörde mülkiyetin hırsızlık olduğunu savunan, yaşamda; değişen durumlara karşı değişmeyen duruşuyla aşık olduğum adamlar listesinde olduğu için ne anlatmış merak etmişim. Daha önceden Ot dergisinde hali hazırda Bavul Dergisinde yazan İşler; Can yayınevinin sahibi Can Öz’ün de diretmesiyle kitap çıkarmaya karar verir. Tek şartı; kitabın telif hakkı ve gelirleri, başkanlığını yaptığını Bodrum Gümüşlükspor futbol takımının geliştirilmesi için kullanılacak. Kitabın konusu ne derseniz konusu Nejat. Onun hayatı. Fakat anlatımda şöyle bir güzellik var, sanki Nejat’la karşılıklı bir meyhanede oturmuşsunuz kafa hafif çakır keyif , gözleri ışıl ışıl o anlatıyor siz bitmesin istercesine dinliyorsunuz çünkü kendini anlatırken 80’li yılları 90’lı yılları yani aslında sizin dününüzü anlatıyor, trajikomik bazı olaylar var içimi acıtıyor, mesela futbol muhabbetini sevmem ama o futbolun sadece futbol olmadığını anlatır gibi futbol anlatıyor. Gümüşlükspor şampiyon olduğunda adam sevinirken kafayı demirlere çarptı Duman grubunun “Ah” şarkısını coverlayıp seslendirdiği kadar derin bir “ah” demedi. Tutkuları güçlü adam vesselam bende hayranlık diz boyu. Kitapta edebi bir metin yok, hatta günlük yaşamdaki konuşma tarzının kitaptakinden daha özenli olduğuna bahse girerim ama gezi ruhunu taşıyan, sisteme ince ince dokunduran, kimi zaman mütevaziliğin dibine vuran, kimi zaman kaybedenler kulübündeki marjinal ve cool tavırlarıyla çoğu yeni yetme yazarın süslü cümleleriyle okuyucuyu samimiyetsiz satırlarına maruz bırakmayan güçlü bir ruh var. Kitabın bütününden benim anladığım Nejat’ın da anlatmak istediği ve aslında dünyaya geliş amacımızı özetleyen şu nokta var. Bu dünyada mutluluğun ancak ''başka'' birileri için bir şeyler yapılınca kazanılabileceği. Tek başınalığın bekçisi zor olur.
Kitaptan altını çizdiğim satırlar var ancak hikâyenin bütünlüğünü yansıtmayacağı için burada paylaşmayacağım. Ancak daha önce yazmış olduğu sisteme karşı tavrını net belli eden şu yazısını paylaşmadan geçemeyeceğim.
ölün istiyorum artık. yalnız bir kere yetmez, bin kere ölün!
bir kere pozantı’da tecavüze uğrayıp ölün.
bir kere tecavüzcünüzle evlendirilip intihar edip ölün.
bir kere sahte delillerle hapse atılın, kahrınızdan hasta olup ölün.
bir kere hakların için hükümeti protesto ederken hükümet tarafından başından silahla vurulup ölün.
bir kere mehmetçik olun, kapitalistlerin uydurma savaşları için ölün.
bir kere koca şehrin göbeğinde, otoyolda sele kapılıp ölün.
bir kere kafanıza gaz kapsülü atılsın, öyle ölün.
bir kere kullanma tarihi geçmiş gazı 5 cm’den yüzünüze ağzınıza sıksınlar, kanser olun ölün.
bir kere gecenin karanlığında, sokak ortasında “vurma ölüyorum” diye bağırırken dövülerek ölün.
bir kere soğuktan donup ölün. bir kere dere yatağına yapılan ruhsatlı evin çöküntüsünde ölün.
bir kere grizu patlasın “güzel ölün”. bir kere karbonmonoksit zehirlesin, kafanız iyi ölün.
arkanızdan “kader, bu işin fıtratında var, ekmek almaya gitmiyordu teröristti, biliyorsunuz alevi, kısa etek giymeseydi, altı üstü bir kaç kelle” demeyeceğime yemin ederim. betonun altında ölmeden hemen önce çekilen son fotoğrafınızı çerçeveletip bana hediye ettiklerinde, yanında sırıtarak poz vermeyeceğime yemin ederim. 3 dakika iş bırakma eylemi yapıp dalga geçmeyeceğime yemin ederim. ananızı yuhalatmayacağıma, yakınlarınızı azarlamayacağıma ve yerde tekmelemeyeceğime, yemin ederim.
sözüm söz! siz yeter ki ölün…”
Nejat İşler
Kitap ile ilgili değerlendirmeme aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://ipeksiden.blogspot.com.tr/2016/08/gercek-hesap-bu-nejat-isler.html
Karton Cilt, 184 sayfa
Mayıs2016 tarihinde, Can tarafından yayınlandı