Gölgeye Övgü

Tüm dünyada olduğu gibi Japonya’ya da modernizm sadece yeni fikirleri ve tekniğiyle değil, zevkleriyle de gelir: Renkler hiç olmadığı kadar parıldar, mekânlar güçlü ışıklarla aydınlanır, eşyadaki yaşanmışlık izleri birer birer kaybolur. Yazdığı her metinde Doğu-Batı sorunsalını bir şekilde dert edinen Tanizaki, tüm bunları basit bir moda değişikliği olarak tanımlayıp geçmez: Dünyayı algılamanın ve yaşamanın bu yeni biçimiyle sert bir hesaplaşmaya girer. Tanizaki gibi bir dehanın bu hesaplaşmaya dair söyledikleri, sadece bir beğeni dönüşümünün değil, modernizm tecrübesi yaşamış her kültürün ortak macerası olarak da okunabilir.

Gölgeye Övgü, gölgenin (ve onun estetiğinin) Japon kültüründeki yerine atfedilen bir methiye olmanın yanı sıra gittikçe rüküşleşen, ince zevklere sırtını dönen günümüz dünyasından bakınca bir ağıt aynı zamanda; kör edici ışıklar altında kaybolmaya yüz tutmuş bir mirasa ağıt…

“Neden karanlıkta güzellik arama eğilimi sadece Doğulularda bu kadar güçlüdür? […] Bana göre biz Doğulular, içinde bulunduğumuz şartlardan hoşnut olmayı amaçlayıp elimizdekilerle mutlu olduğumuz için karanlıktan şikâyet etmek yerine bunun bir çaresi olmadığını kabullenip ışık azsa azdır der, karanlık üzerine düşüncelere gömülür ve karanlığın içindeki doğal güzelliği keşfederiz.”

Tüm dünyada olduğu gibi Japonya’ya da modernizm sadece yeni fikirleri ve tekniğiyle değil, zevkleriyle de gelir: Renkler hiç olmadığı kadar parıldar, mekânlar güçlü ışıklarla aydınlanır, eşyadaki yaşanmışlık izleri birer birer kaybolur. Yazdığı her metinde Doğu-Batı sorunsalını bir şekilde dert edinen Tanizaki, tüm bunları basit bir moda değişikliği olarak tanımlayıp geçmez: Dünyayı algılamanın ve yaşamanın bu yeni biçimiyle sert bir hesaplaşmaya girer. Tanizaki gibi bir dehanın bu hesaplaşmaya dair söyledikleri, sadece bir beğeni dönüşümünün değil, modernizm tecrübesi yaşamış her kültürün ortak macerası olarak da okunabilir.

Gölgeye Övgü, gölgenin (ve onun estetiğinin) Japon kültüründeki yerine atfedilen bir methiye olmanın yanı sıra gittikçe rüküşleşen, ince zevklere sırtını dönen günümüz dünyasından bakınca bir ağıt aynı zamanda; kör edici ışıklar altında kaybolmaya yüz tutmuş bir mirasa ağıt…

“Neden karanlıkta güzellik arama eğilimi sadece Doğulularda bu kadar güçlüdür? […] Bana göre biz Doğulular, içinde bulunduğumuz şartlardan hoşnut olmayı amaçlayıp elimizdekilerle mutlu olduğumuz için karanlıktan şikâyet etmek yerine bunun bir çaresi olmadığını kabullenip ışık azsa azdır der, karanlık üzerine düşüncelere gömülür ve karanlığın içindeki doğal güzelliği keşfederiz.”


Değerlendirmeler

değerlendirme
6 puan

İlginc bir kitap. Siirsel bir anlatimi var ve daha cok japon kulturundeki gizlenme, gizleme, simdiki zamanin da buyuk bir sorunu olan isik kirliligiyle de ilgili icsel bir konusmaya tanik oluyormus hissi veriyor. Bunun yaninda bati ve japon kulturu karsilastirmalari epeyce ilginc. Sanki bir dedenin yakinmalarini dinliyormus hissine kapildim okurken. Acikcasi uzakdogu edebiyati bana pek hitap etmiyor ama bu kitabi akici ve rahatlatici buldum.


Baskı Bilgileri


Jaguar tarafından yayınlandı



Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Gizem Kara Mashiara fndkkk mugoze kozanilknur
6 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski