kozanilknur

2 takip ettiği ve 2 takip edeni var. 14 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

kozanilknur okumuş bitirmiş.
Bilge Nathan

Aydınlanma Çağı’nın en önemli temsilcilerinden Gotthold Ephraim Lessing eserlerini, William Shakespeare’in eserlerini temel alarak yazmıştır. Bilge Nathan’ı ise dinsel bir sorgulama olarak kaleme almıştır. Konusu Haçlı Seferleri zamanında Musevilik, Hristiyanlık ve İslam’ın bir arada yaşandığı Kudüs’te geçer. Tek Tanrı’lı bu üç dinin de, Tanrı’nın gözünde eşit olduğu anlatılmak istenmektedir. (…)

Nathan: Ne mutlu bize! Çünkü beni size karşı Hristiyan yapan, sizi de bana karşı Yahudi yapıyor! Ama bırakalım artık böyle acıklı sözleri. Şimdi harekete geçme zamanı! Ben, yedi kat sevgiyle bu biricik yabancı kıza hemen bağlanmış olsam da; yedi oğlumu onunla birlikte yeniden kaybetme düşüncesi, beni şimdiden öldürse de, eğer alın yazım onu benden geri istiyorsa, kaderime boyun eğmeye razıyım!

Aydınlanma Çağı’nın en önemli temsilcilerinden Gotthold Ephraim Lessing eserlerini, William Shakespeare’in eserlerini temel alarak yazmıştır. Bilge Nathan’ı ise dinsel bir sorgulama olarak kaleme almıştır. Konusu Haçlı Seferleri zamanında Musevilik, ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 4 gün
kozanilknur okumuş bitirmiş.
Biri, Hiçbiri, Binlercesi

Tüm eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de Pirandello, insanın varoluşu ve kimliği üzerine eğiliyor. Halim selim bir adam olan "Vitangelo Moscarda"nın tüm hayatı, karısının bir gün kendisine sorduğu ve burnun eğriliğinden dem vurduğu o basit soruyla altüst olur. Kendisinden başlayarak tüm yaşamını acımasızca sorgular ve kendini yeniden bulmak için kendini parçalara bölmeyi öğrenir. Moscarda kimdir, kendi gördüğü mü yoksa başkalarının gördüğü mü? Kişilik bölünmesinin acımasızca ve mizahi bir dille işlendiği eser, ölümsüz bir de edebi kahraman da yaratır, "Vitangelo Moscarda." Ve o kahraman bize şu soruyu sorar, "İnsan bir midir, hiç midir yoksa binlerce midir?"

Yalnızlık asla sizi de kapsamaz; sizi daima dışarıda bırakır ve sadece çevrenizde yabancı birinin var olmasıyla mümkündür: Nerede ve kiminle olursanız olun, tamamıyla yok sayılmalı ve siz de etrafınızdakileri tamamıyla yok saymalısınız ki arzu ve duygularınız kaygı verici bir belirsizlik içinde yitik, havada öylece asılı kalabilsin ve kendinizi kanıtlama arzunuz tamamen ortada kalkarken, bilincinizin içtenliği de yok olsun. Sadece kendisinin yaşadığı, sizinse var olduğuna dair en ufak bir iz veya sese rastlayamayacağınız bir yerdedir gerçek yalnızlık ve nitekim orada yabancı olan da sizsinizdir."

Tüm eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de Pirandello, insanın varoluşu ve kimliği üzerine eğiliyor. Halim selim bir adam olan "Vitangelo Moscarda"nın tüm hayatı, karısının bir gün kendisine sorduğu ve burnun eğriliğinden dem vurduğu o basi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 4 gün
kozanilknur okumuş bitirmiş.
Canavar

1898 yılında yayımlanan Canavar, Stephen Crane’in en bilinen novellalarından biridir. New York yakınlarında yer alan Whilomville adlı kurgusal bir kasabada; önyargıların, korkunun ve tecridin gölgesinde geçen bu hikâyede, beyaz ırktan bir çocuğu kurtarmak uğruna yangının ortasına dalarak feci şekilde yanan siyahi bir gencin toplumdan nasıl dışlandığına şahit oluruz. Köleliğin kaldırılmasıyla birlikte siyahilere duyulan nefretin ayyuka çıkması yetmezmiş gibi, siyahi yardımcı Henry Johnson’ın da korkulan bir “canavara” dönüşmesiyle karakterler arasındaki bütün ilişkiler değişir. Görünen o ki bir insanın yüzünü kaybetmesi, toplumda ona atfedilen rolü de kaybederek tanınmaz hale gelmesi demektir. Yazar ise asıl canavarın Henry mi, yoksa kendinden olmayanı nefretle dışlayan toplum mu olduğuna karar vermeyi okuruna bırakır.

1898 yılında yayımlanan Canavar, Stephen Crane’in en bilinen novellalarından biridir. New York yakınlarında yer alan Whilomville adlı kurgusal bir kasabada; önyargıların, korkunun ve tecridin gölgesinde geçen bu hikâyede, beyaz ırktan bir çocuğu kurt... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 2 hafta
kozanilknur okumuş bitirmiş.
Ağaçkakan

Bir Camel paketine bakarak neler söyleyebilirsiniz aşık değilseniz o da her nesne kadar anlamsızdır. Ama azılı bir bombacı aklınızı başınızdan almışsa ve aylarca Camel paketi dışında hiçbir şey okumamışsanız siz de Prenses Leigh Cheri gibi kainatın sırlarını çözebilirsiniz belki. Ağaçkakan sıra dışı kahramanların yaşadığı tutkulu bir aşk hikayesi... Tahttan sürülmüş bir kraliyet ailesinin Prenses kızı ile göğsüne bantlanmış dinamit lokumlarıyla dolaşan meşhur bombacı Bernard nam ı diğer Ağaçkakan Hawaiide karşılaşır. Ağaçkakan bir kanun kaçağıdır ama sıradan bir suçlu değildir şerefli bir davası ve saygı değer bir felsefesi vardır. Prenses ise seksin arsız çağrısına doğru dörtnala koşturan soylu vücudunu ıslah etmeye karar vermiştir. Yüksek toplumsal ve çevresel duyarlılığı Ağaçkakanın romantik bireyciliğine toslayınca Prenses bambaşka bir davanın peşinden koşmaya başlayacaktır Aşk... Aşk bazen gelir ama sonra geldiği gibi gider. Robbinsin hınzır dalgacı hiperaktif dünyasında renkli ve hareketli bir aşk turu atarken ezeli bir soruya cevap bulma arayışındaki Prenses ile Ağaçkakana eşlik ediyoruz Aşkı kalıcı kılmanın yolu nedir Bu arayış sırasında piramitler kızıl saçlılar uzaylılar Ayın ve Güneşin misyonu ve tabii Camel paketi arasındaki esrarlı ilişkileri keşfetmek de onlara kısmet olacaktır. Robbins aşkı mı tiye alıyor yoksa aşk karşısındaki çaresizliğimizi mi Kendiniz karar verin.

Bir Camel paketine bakarak neler söyleyebilirsiniz aşık değilseniz o da her nesne kadar anlamsızdır. Ama azılı bir bombacı aklınızı başınızdan almışsa ve aylarca Camel paketi dışında hiçbir şey okumamışsanız siz de Prenses Leigh Cheri gibi kainatın s... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 2 hafta
kozanilknur okumuş bitirmiş.
Manfred

1816’da Goethe’nin Faustu’nu hususi olarak çevirtip okuyan Lord Byron’ın dramatik şiiri Manfred, muhtemelen Faust efsanesinden ve onun, Goethe’ninki dâhil olmak üzere, farklı yorumlarından ilham almıştır. Yayımlanışından bir yıl sonra Manfred’i okuyan Goethe de karakterler arasındaki yakınlığı görmüş ve şairle münasebet kurmuştur; ancak Manfred, Faust’la benzerlikler taşımakla birlikte, ondan bazı çok temel noktalarda ayrılır.

Efsaneye göre Faust hayattan sıkılmış melankolik bir entelektüeldir. Bu sıkıntıdan kurtulmak için Şeytan’ı çağırarak onunla bir anlaşma yapar. Şeytan’dan alacağı ilim karşılığında, birkaç yıl sonra ona ruhunu verecek ve sonsuza kadar Cehennem’e mahkûm olacaktır.

Manfred de Faust’a çok benzer bir trajik kahramandır. Zekâsı ve yetenekleriyle diğer insanlardan üstündür ve toplumla uyumsuzdur. Faust gibi o da acı çekmektedir. Ancak Faust’tan farklı olarak, ona işkence eden can sıkıntısı değil, Astarte adında bir kadınla yaşadığı açıklanmayan ilişkiden duyduğu suçluluk duygusudur.

Manfred de acısına son vermek için Faust gibi doğaüstü varlıklardan yardım ister. Fakat, Faust’un yaptığı gibi herhangi bir doğaüstü varlığa veya otoriteye boyun eğmeye kalkmaz. Aksine birçok metafizik varlığın kendi emrinde olduğunu söyler. Dinî yardımı reddeder ve ölümü karşılarken kimseye müdana etmez.

Faust’un farklı versiyonları, bilginin değerli ve zeki bir adamı nasıl yoldan çıkararak ruhunu lanetlediğine dair bir hikâye anlatır. Manfred de üstün bir birey olarak resmedilir, ancak ona işkence eden üstün zekâsı değil, geçmişteki eylemleridir. Lord Byron, 1817’de yayımlanan bu muhteşem şiirinde, entelektüelin acı çekse de başkalarının otoritesi altında yaşayamayan biri olduğunu vurgular.

1816’da Goethe’nin Faustu’nu hususi olarak çevirtip okuyan Lord Byron’ın dramatik şiiri Manfred, muhtemelen Faust efsanesinden ve onun, Goethe’ninki dâhil olmak üzere, farklı yorumlarından ilham almıştır. Yayımlanışından bir yıl sonra Manfred’i okuya... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 2 hafta
kozanilknur okumuş bitirmiş.
Dora

Freud (1856-1939): Histerinin cinsel kökenleri ve rüyaların bilinçdışı çatışmaları aydınlatmada oynadığı rolün güzel bir örneği olacağını düşündüğü Dora vakası Freud için başarısızlıkla sonuçlanır. 18 yaşında bir genç kız olan Dora on bir hafta süren bir analiz sürecinin ardından aniden tedaviyi bırakır. Bu başarısızlık Freud'u "aktarım" kavramını daha derinlemesine düşünmeye itecektir. Hastanın geçmişindeki önemli figürlerin psikanaliste yansıtılması demek olan aktarım, psikanalizin başat kavramlarından ve tedavinin kilit unsurlarından biridir. Yineleme ve otomatizmi ancak aktarımın yorumlanıp işlemesiyle aşılabilir.

Freud (1856-1939): Histerinin cinsel kökenleri ve rüyaların bilinçdışı çatışmaları aydınlatmada oynadığı rolün güzel bir örneği olacağını düşündüğü Dora vakası Freud için başarısızlıkla sonuçlanır. 18 yaşında bir genç kız olan Dora on bir hafta süren... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 3 hafta
Daha Fazla Göster

kozanilknur şu an ne okuyor?

Bütün Hikayeleri [Tek Cilt]

%41
Sayfa 400.

Favori Yazarları (9 yazar)

Favori yazarı yok.