Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası... Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum...Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık...Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi...Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz...
Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası... Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum...Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık...Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi...Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz...
"Madalyonun İçi" kitabından sonra vakit kaybetmeden okuduğum bu kitap da en az diğeri kadar sürükleyiciydi. Psikolojiye ilgisi olanlar mutlaka okumalı.
Bilinçlenme adına okunması gerektiğine inandığım bir kitap.
Gerçek olayları anlatırken, kimlikleri tamamen değiştirdiğini belirten yazar, umarım olayları da değiştirmiştir. Zira bu kitabı okuyup içindeki karakterlere bir şekilde yakın olan insanların, çağrışım yapıp kim olduklarını anlamaması mümkün değil. Eğer öyle bir değişiklik yapmadıysa da yazar, zaten durum hiç etik değil. Kaldı ki olaylar kendi içinde tutarsız zaman zaman ve inandırıcılıktan uzak o yüzden. Bu kadar deneyimli bir psikiyatrın da sadizm ve mazoşizme bu kadar yabancı olması çok garip ayrıca..
Mutlaka okunmalı, kaçırılmaması gerek.
Aşağıdaki linkten kitap ile ilgili daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
http://ipeksi-kitaplarvesozler.blogspot.com/2013/10/gunahin-uc-rengi.html
Kitapta dört ayrı vaka anlatılıyor aslında. Hepsi de okuduğum için memnun olduğum gerçek hikayeler. Ama nedense yazar sadece hastanın hayatını ve aslında sorununu derdini anlattığı kısıma çokça yer verirken çözüm kısmını kısa kesmis. Oysa ki aylar süren seanslarda Terapisti en çok zorlayan hastanin dünyasını sarsan bu kısımdır. Sorun ve sebep ortaya çıktıktan sonra gerisi çözülecek gibi kısa bir şekilde geçilmiş. Salih'in hikayesinde ise yazarın bu kadar şaşırmış olması ve bu kadar bilgiye ihtiyaç duymasını garipsedim biraz da. Çok tecrübeli bir Terapist sonuçta. Bunlara rağmen benim için asıl hazine Hayat'ın hikayesiydi. Bana çok şey öğrettiğini düşünüyorum.
Istıraplar en çok da anlayışın hoşgörünün olduğu yerde azalır.
Geçmiş geçip gitmiş bir şey değildir. Geçmiş şimdiki zamanın içinde yaşar.
İnsanlar sadece doğru kabul ettikleri bir tavırdan doğan mutluluğu kalıcı olarak kabul ederler. Zevklerden ibaret bir mutluluk ise gelir geçer.
"Bir insan, ancak kendi kendini bağışlayabilirse kötülükten kurtulabilir. Küskün insan iyi insan olamaz. Marifet insanları küstürmemekte, kendi gözlerinden yine kendilerini düşürmemektedir."
@drgbudayicioglu 'nun hayatın içinden,okurken içimizi kıyan satırları,birilerinin yaşamış olduğunu en derinden hissettiren kalemini seviyorum.
Camdaki Kız,Hayata Dön
Madalyonunİçi'nden sonra
Günahın Üç Rengi de bitti.Sırada Kral Kaybederse var.
belki dizi haline getirilmiş olmalarından kaynaklı ister istemez aynı sürükleyiciliği bekliyorsunuz ama bu bir roman değil. belli oranda değiştirilmiş olsa da olmadı ya gitmedi bir şekilde tat vermedi okurken. bence herkes kendi işini yapmalı. doktorsa doktor. yazarsa yazar. eldeki hikaye sağlam olsa da edebi dil olmadan bir yere kadar.
286 sayfa