Hasretinden Prangalar Eskittim, ilk kez 1968 yılında yayımlandı. O tarihten günümüze defalarca baskı yaptı. Birbirini takip eden birkaç kuşak sosyalist ve devrimcinin ellerinde, sözlerinde ve şarkılarındaydı. Birçok kişinin acı tatlı hatıralarında unutulmaz, özel bir yeri oldu. Ahmed Arif şiirleri bizce, hem şairin kendi kuşağının hem de ardından 68-78 kuşaklarının memleket ve halk sevgisini, isyancı ruhunu ve başkaldırı etiğini simgeliyor. Kitabın bu 40. yıl özel basımıyla Ahmed Arifin dizeleriyle, eski kuşaklara bir kırmızı karanfil vermek istedik. Daha da önemlisi, gözlerden silinmeye çalışıldıkları bu çağda, bu fikirleri ve değerleri genç okurlara taşımak, hatırlatmak istedik.
Hasretinden Prangalar Eskittim, ilk kez 1968 yılında yayımlandı. O tarihten günümüze defalarca baskı yaptı. Birbirini takip eden birkaç kuşak sosyalist ve devrimcinin ellerinde, sözlerinde ve şarkılarındaydı. Birçok kişinin acı tatlı hatıralarında unutulmaz, özel bir yeri oldu. Ahmed Arif şiirleri bizce, hem şairin kendi kuşağının hem de ardından 68-78 kuşaklarının memleket ve halk sevgisini, isyancı ruhunu ve başkaldırı etiğini simgeliyor. Kitabın bu 40. yıl özel basımıyla Ahmed Arifin dizeleriyle, eski kuşaklara bir kırmızı karanfil vermek istedik. Daha da önemlisi, gözlerden silinmeye çalışıldıkları bu çağda, bu fikirleri ve değerleri genç okurlara taşımak, hatırlatmak istedik.
Birçok kişi için Ahmed Arif'in özel bir yeri vardır kuşkusuz. Şiirlerindeki doğallık, içtenlik sesine de işlemiştir. Şiirleri birçok sanatçı tarafından bestelenip, seslendirilmiştir. Sanırım genç kuşakların Ahmed Arif'i bu kadar benimsemesinin sebebi şiirlerindeki isyan kültürüdür. 80 sonrasının bireyciliğinin salt hak ve özgürlükler açısından değil edebiyattan sinemaya, şiire kadar uzanan yelpazesinde; Ahmed Arif, Nazım Hikmet gibi ustaların toplumcu bakış açıları ve şiirleri genç kuşaklara bireyciliği değil dayanışmayı, birarada yaşamı, zulme karşı başkaldırıyı aşılamıştır-aşılayacaktırda.
"Umutsuzluğa düşmek" ise bir devrimciye yasaktır.Cellat elinde işkencede ölüme bir soluk kalmışken bile.Yalnız yasak değil ayıptır da.Çünkü devrimcinin kendisi,insanlığın yarını ve umududur.Bir kural,bir ilkedir bu.Namussuzluğun,alçaklığın egemen olmadığı,soylu,güzel ve onurlu bir dünya,bu temel ilke üzerine kurulur...
"...Biz ki,yarınıyız halkın
Umudu,yüzakıyız
Hıncı,namusu...
Şafakları,
Taa şafakları
Hey canım,
Kalbim,dinamit kuyusu..."
Ne güzel adamsın sen.Ne mert..
Döğüşenler de var bu havalarda
El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
Ümit, öfkeli ve mahzun
Ümit, sapına kadar namuslu
Dağlara çekilmiş
Kar altındadır.
kitaplığımda en 3 farklı basımı var o kadar yani :))))
181 sayfa