Kalabalık geceleri bekleyen yalnız kahvaltılar için hep acele ediyorduk. Yağsız beyaz peynir tadında ilişkiler kuruyorduk. Seviyorduk. Sevmeyi seviyorduk. Bazı elele yürüyüşlerde yağmur yağsın istiyorduk. Hangi sevdanın üstüne yağmur yağsa, biz onu aşk belliyorduk. Hijyene önem vermiyorduk. Beyaz çarşafların üstündeki lekeler aşklarımızın haritalarıydı. Hangisi biz, hangisi yavru vatan oradan anlıyorduk.
Kalabalık geceleri bekleyen yalnız kahvaltılar için hep acele ediyorduk. Yağsız beyaz peynir tadında ilişkiler kuruyorduk. Seviyorduk. Sevmeyi seviyorduk. Bazı elele yürüyüşlerde yağmur yağsın istiyorduk. Hangi sevdanın üstüne yağmur yağsa, biz onu aşk belliyorduk. Hijyene önem vermiyorduk. Beyaz çarşafların üstündeki lekeler aşklarımızın haritalarıydı. Hangisi biz, hangisi yavru vatan oradan anlıyorduk.
Beğenmedim açıkçası. O kadar süslü ve uzun cümleler kurmuş ki, bazen bağlantı kurmakta zorlandım. Yani ne gerek var o kadar dallanıp budaklandırmaya...
Parasızdık. Paraya para demiyorduk. Para kendini bir şey zannediyordu. Ama biz ona ismiyle hitap ediyorduk. Kimde varsa ondan harcıyorduk.
"Hava nasıl güzel ve ben nasıl depresifim...
iyi havaları sevmez şairler.
Yağmur çocuğudur onlar."
Okunduğunda size hiç bir katkısı olmayan sadece yazanı ilgilendiren ve onun anılarını tazeleten üstü kapalı açıklamalarla yazılan lüzumsuz bir kitap. Okumazsanız hiçbir şey kaybetmezsiniz.
158 sayfa