Hz. Âdem'in yaratılışı ve dünyaya gönderilişi, her dönemde insanların ilgisini çeken ve öğrenmek istedikleri bir konu olmuştur. Cemâlnur Sargut, bu çetrefilli ve idrak edilmesi zor konuyu verdiği örnekler ve açıklamalarla özellikle halkın anlayacağı seviyeye getirmektedir.
Cemâlnur Sargut, ancak bu konunun lâyıkıyla anlaşılması için belli bir tasavvuf eğitimi alınması gerekmektedir diyerek önemli bir vurgu yapmakta ve kitapla ilgili şunları söylemektedir:
“Hakikat-i Muhammedi'nin nuruyla var olan kamil insan her devrin ademi olarak zuhur eder. Her devrin İnsân-ı kâmil'i, meleklerin Hz. Âdem'e yani Rûha secde etmesi gibi insanın melekelerini terbiye ederek, şeytandan uzak durmanın yollarını gösterir.
Âyet-i kerîme'de buyrulduğu gibi, dağlar nasıl dünyanın denge unsuru ise, insân-ı kâmiller de yaşadıkları devirleri dengede tutmakla görevlendirilmişlerdir. Devrin insân-ı kâmiline, yani rûha secde etmek demek, ona tapmak demek değil; onun “yap” dediklerini yapıp, “yapma” dediklerinden kaçınmaktır. Her devrin Âdem'i davetini kendine değil, Allah'a yapar. Devrin Âdem'i, “ücret istemeyin” âyeti ile bütünlemiş Nûr-ı Muhammedi'yi taşıyan vücuttur.”
İbn Arabi’nin Fusûsu’l Hikem adlı kitabının ilk fassı olan Adem’in adını taşıyan eser tevhidi anlatır..
Cemâlnur Sargut, İbn Arabî ve Fusûsu'l Hikem hakkında şunları söylemektedir: “O'nun, peygamberi anlattığı Fusûsu'l Hikem, her bir peygamberde Allâh'ın bir isminin zâtî tecellisini anlatırken, Hz. Muhammed'de bütün isimlerin zâtıyla nasıl ortaya çıktığını gösterir. Fusûsu'l Hikem'in ilk bölümü olan Âdem Fassında, Allâh'ın isimlerinin mânâ âleminde ilmen, madde âleminde şeklen ortaya çıktığı kâmil insanı anlatmaktadır.”
Cemâlnur Sargut, Fusûsu'l Hikem serisinin ilk kitabı olan Hz. Âdem'de Hz Mevlâna, Hz. Kenan er-Rifaî, Hz. Mısrî Niyazî ve diğer önemli insân-ı kâmillerin düşüncelerini bir araya getirerek yorumlamıştır. Bu kitap, Hakk'ın bu âlemdeki tam tecellisi olan Hz. Muhammed'in, Hakikati Muhammediye'nin, ilk tecellisi, özü olan Hz. Âdem'i ve O'nun vasıflarını anlatıyor.
Hz. Âdem'in yaratılışı ve dünyaya gönderilişi, her dönemde insanların ilgisini çeken ve öğrenmek istedikleri bir konu olmuştur. Cemâlnur Sargut, bu çetrefilli ve idrak edilmesi zor konuyu verdiği örnekler ve açıklamalarla özellikle halkın anlayacağı seviyeye getirmektedir.
Cemâlnur Sargut, ancak bu konunun lâyıkıyla anlaşılması için belli bir tasavvuf eğitimi alınması gerekmektedir diyerek önemli bir vurgu yapmakta ve kitapla ilgili şunları söylemektedir:
“Hakikat-i Muhammedi'nin nuruyla var olan kamil insan her devrin ademi olarak zuhur eder. Her devrin İnsân-ı kâmil'i, meleklerin Hz. Âdem'e yani Rûha secde etmesi gibi insanın melekelerini terbiye ederek, şeytandan uzak durmanın yollarını gösterir.
Âyet-i kerîme'de buyrulduğu gibi, dağlar nasıl dünyanın denge unsuru ise, insân-ı kâmiller de yaşadıkları devirleri dengede tutmakla görevlendirilmişlerdir. Devrin insân-ı kâmiline, yani rûha secde etmek demek, ona tapmak demek değil; onun “yap” dediklerini yapıp, “yapma” dediklerinden kaçınmaktır. Her devrin Âdem'i davetini kendine değil, Allah'a yapar. Devrin Âdem'i, “ücret istemeyin” âyeti ile bütünlemiş Nûr-ı Muhammedi'yi taşıyan vücuttur.”
İbn Arabi’nin Fusûsu’l Hikem adlı kitabının ilk fassı olan Adem’in adını taşıyan eser tevhidi anlatır..
Cemâlnur Sargut, İbn Arabî ve Fusûsu'l Hikem hakkında şunları söylemektedir: “O'nun, peygamberi anlattığı Fusûsu'l Hikem, her bir peygamberde Allâh'ın bir ism... tümünü göster
Diğer, 133 sayfa
2010 tarihinde, Nefes Yayıncılık tarafından yayınlandı