Hz. Muhammed şöyle buyurdu: Deniz mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa, insanlar katip olsa, cinler de hesap etseler Alinin faziletlerini sayamazlardı.(Hz. Ömer)Rivayet odur ki; Hz. Ali bir savaşta düşmanıyla vuruşurken rakibini yere düşürür. Kılıcını kaldırıp düşmanına tam vuracakken rakibi hışımla Hz. Aliye tükürür. Düşmanının şaşkın bakışları arasında Hz. Ali kılıcını indirir. Şaşıran rakibi Hz. Aliye kendisini neden öldürmediğini sorar. Bunun üzerine Hz. Ali; Savaşırken seni öldürseydim bunu Allah için yapmış olacaktım. Fakat sen bana tükürdükten sonra eğer seni öldürseydim, bunu nefsim için yapmış olacaktım. der.Hz.Alinin; Mısıra tayin ettiği Malik bin Ejdere yazmış olduğu mektupta; Oraya gittiğinde tüm insanlara hiçbir ayrım yapmaksızın hizmet götüreceksin, bu insanlar Müslüman olmuş, olmamış önemli değil diyerek, yüzyılları aşan büyük erdemliliğiyle, yeryüzünün devlet adamlığının en üst mertebesine çıktığını göstermesi açısından çok önemlidir.Hz. Muhammedin 632 yılında ölümünün ardından, yerine kimin geçeceği tartışmaları başladı. Ortada yazıya dökülmüş bir belgenin olmaması doğal olarak iktidar savaşlarını başlattı. Kimilerine göre gelenekler, kimilerine göre soy olarak Hz. Muhammede yakınlık, kimilerine göre ise bilgi önemliydi. Gelenekçilere göre Hz. Ebu Bekir, yakınlık ve bilgi düzeyini savunanlara göre Peygamberin amcasının oğlu ve damadı olan Hz. Ali halife olmalıydı. Hatta kimi hadislere göre Hz. Muhammed, Veda Haccında binlerce kişinin önünde, Benden sonra sizin imamınız Alidir demişti. Ancak halife, Hz. Ebu Bekir oldu. İkinci halife Hz. Ömer ve üçüncü halife Hz. Osmanın ölümünden sonra yeni bir halife adayı ortaya çıkmayınca, yani tam 24 yıl sonra 656 yılında Hz. Ali halife oldu.Hz. Muhammedin yolunun özünü kavrayan, yakalayan Hz. Ali, bu yolla bütünleşmiştir. Bu nedenle Şiiler ve Aleviler, bu kendilerinin de sahiplendikleri ve izledikleri yola Muhammed-Ali Yolu derler. Hz. Ali adaleti, doğruluğu, cesareti, affediciliği ve savaşçılığıyla tüm İslam coğrafyasında yaşayan insanların kalbine taht kurmuştur.
Hz. Muhammed şöyle buyurdu: Deniz mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa, insanlar katip olsa, cinler de hesap etseler Alinin faziletlerini sayamazlardı.(Hz. Ömer)Rivayet odur ki; Hz. Ali bir savaşta düşmanıyla vuruşurken rakibini yere düşürür. Kılıcını kaldırıp düşmanına tam vuracakken rakibi hışımla Hz. Aliye tükürür. Düşmanının şaşkın bakışları arasında Hz. Ali kılıcını indirir. Şaşıran rakibi Hz. Aliye kendisini neden öldürmediğini sorar. Bunun üzerine Hz. Ali; Savaşırken seni öldürseydim bunu Allah için yapmış olacaktım. Fakat sen bana tükürdükten sonra eğer seni öldürseydim, bunu nefsim için yapmış olacaktım. der.Hz.Alinin; Mısıra tayin ettiği Malik bin Ejdere yazmış olduğu mektupta; Oraya gittiğinde tüm insanlara hiçbir ayrım yapmaksızın hizmet götüreceksin, bu insanlar Müslüman olmuş, olmamış önemli değil diyerek, yüzyılları aşan büyük erdemliliğiyle, yeryüzünün devlet adamlığının en üst mertebesine çıktığını göstermesi açısından çok önemlidir.Hz. Muhammedin 632 yılında ölümünün ardından, yerine kimin geçeceği tartışmaları başladı. Ortada yazıya dökülmüş bir belgenin olmaması doğal olarak iktidar savaşlarını başlattı. Kimilerine göre gelenekler, kimilerine göre soy olarak Hz. Muhammede yakınlık, kimilerine göre ise bilgi önemliydi. Gelenekçilere göre Hz. Ebu Bekir, yakınlık ve bilgi düzeyini savunanlara göre Peygamberin amcasının oğlu ve damadı olan Hz. Ali halife olmalıydı. Hatta kimi hadislere göre Hz. Muhammed, Veda Haccında binlerce kişinin önünde, Benden sonra sizin i... tümünü göster