Türk düşünce hayatına büyük etkileri olan mütefekkir bir babanın kızı, sosyoloji profesörü, entelektüel, ama en önemlisi manevi hayatı zengin bir müslüman. Ümit Meriç, kendisiyle yapılan röportajlardan oluşan bu kitapta, intiharın eşiğine kadar varan buhranlardan sonra secdeyi keşfedişinin, nasıl hayatının en önemli olayı olduğunu anlatıyor:O zamana kadar önce anlamanın, sonra inanmanın peşindeydim. Bu kerre ise önce inandım, sonra anlamaya başladım. Niye? diye sormuyordum artık. Peki diyordum ve varlıkla aramdaki perdeler her gün bir parça daha aralanıyor, irfan coğrafyasında okuduklarım, namaz kılarken ve oruç tutarken yaşadıklarım, o zamandan itibaren yazmaya başladığım rüyâlarım, beni bazen sevindiren, bazen keyfimi kaçıran, ama mutlaka karşıma çıkıveren tevafuklarım beni yeni idrâklere taşımaya başlıyordu. Batılı bir eğitimin tezgahından geçmiş olan idrâkimin kalıpları kırılıyordu. Ya da akıl adımlarımın arşınlamaktan âciz kaldığı bir dünyayı, imanımın kanatları sarıp sarmalamaya başlamıştı. Bilmediğim bir irfan dünyasında, henüz cılız olan kanatlarımı, kocaman kocaman açmaya gayret ediyordum. Sorularım, virgüllerim yerlerini noktalara terkediyordu. Eğitimini aldığımı sandığım Batılı bilginin bana az gelen yarı-hakikatlerinden, yaşanan imanın bütün ruhu doyuran ve dolduran mutlak hakikatlerine sefer ediyor, içimdeki cennete adım adım yaklaşıyordum.İçindeki cenneti keşfe çıkan bir bilim ve gönül insanının ruh zenginliklerini, bu kitapta bulacaksınız.
Türk düşünce hayatına büyük etkileri olan mütefekkir bir babanın kızı, sosyoloji profesörü, entelektüel, ama en önemlisi manevi hayatı zengin bir müslüman. Ümit Meriç, kendisiyle yapılan röportajlardan oluşan bu kitapta, intiharın eşiğine kadar varan buhranlardan sonra secdeyi keşfedişinin, nasıl hayatının en önemli olayı olduğunu anlatıyor:O zamana kadar önce anlamanın, sonra inanmanın peşindeydim. Bu kerre ise önce inandım, sonra anlamaya başladım. Niye? diye sormuyordum artık. Peki diyordum ve varlıkla aramdaki perdeler her gün bir parça daha aralanıyor, irfan coğrafyasında okuduklarım, namaz kılarken ve oruç tutarken yaşadıklarım, o zamandan itibaren yazmaya başladığım rüyâlarım, beni bazen sevindiren, bazen keyfimi kaçıran, ama mutlaka karşıma çıkıveren tevafuklarım beni yeni idrâklere taşımaya başlıyordu. Batılı bir eğitimin tezgahından geçmiş olan idrâkimin kalıpları kırılıyordu. Ya da akıl adımlarımın arşınlamaktan âciz kaldığı bir dünyayı, imanımın kanatları sarıp sarmalamaya başlamıştı. Bilmediğim bir irfan dünyasında, henüz cılız olan kanatlarımı, kocaman kocaman açmaya gayret ediyordum. Sorularım, virgüllerim yerlerini noktalara terkediyordu. Eğitimini aldığımı sandığım Batılı bilginin bana az gelen yarı-hakikatlerinden, yaşanan imanın bütün ruhu doyuran ve dolduran mutlak hakikatlerine sefer ediyor, içimdeki cennete adım adım yaklaşıyordum.İçindeki cenneti keşfe çıkan bir bilim ve gönül insanının ruh zenginliklerini, bu kitapta bulacaksınız.
175 sayfa