Italo Calvino, Atalarımız üçlemesinin ilk kitabı İkiye Bölünen Vikont'u bir söyleşisinde dile getirdiği gibi, 1952 yılında oyun olsun diye yazmaya başlamıştır:
"İkiye Bölünen Vikont'u yazmaya başladığımda, öncelikle eğlenceli bir hikâye yazmak istiyordum, hem kendim eğleneyim diye hem de mümkünse başkaları eğlensin diye: Aklımda ortadan ikiye biçilmiş bir adam imgesi vardı; bu ikiye biçilmiş adam konusunun, insanın bölünmüşlüğünün anlamlı bir konu olacağını, çağdaş bir anlamı olacağını düşündüm: Hepimiz bir biçimde kendimizi tamamlanmamış hissediyoruz, hepimiz bir yanımızla kendimizi gerçekleştiriyoruz, öteki yanımızla değil."
Savaştan dönen ve savaş sırasında bedeni ikiye bölünen Vikont Medardo'nun tuhaf hikâyesi yeğeninin ağzından anlatılıyor. Vikontun bedeninin bir yarısında "iyi", diğer yarısında "kötü" kişiliğin uç noktaları yaşamaktadır ve bunların tekrar bir araya gelmesi olanaksız görünmektedir.
İkiye Bölünen Vikont, ilk kez her yaştan okura hitap eden bu resimli baskısıyla Türkçede...
Italo Calvino, Atalarımız üçlemesinin ilk kitabı İkiye Bölünen Vikont'u bir söyleşisinde dile getirdiği gibi, 1952 yılında oyun olsun diye yazmaya başlamıştır:
"İkiye Bölünen Vikont'u yazmaya başladığımda, öncelikle eğlenceli bir hikâye yazmak istiyordum, hem kendim eğleneyim diye hem de mümkünse başkaları eğlensin diye: Aklımda ortadan ikiye biçilmiş bir adam imgesi vardı; bu ikiye biçilmiş adam konusunun, insanın bölünmüşlüğünün anlamlı bir konu olacağını, çağdaş bir anlamı olacağını düşündüm: Hepimiz bir biçimde kendimizi tamamlanmamış hissediyoruz, hepimiz bir yanımızla kendimizi gerçekleştiriyoruz, öteki yanımızla değil."
Savaştan dönen ve savaş sırasında bedeni ikiye bölünen Vikont Medardo'nun tuhaf hikâyesi yeğeninin ağzından anlatılıyor. Vikontun bedeninin bir yarısında "iyi", diğer yarısında "kötü" kişiliğin uç noktaları yaşamaktadır ve bunların tekrar bir araya gelmesi olanaksız görünmektedir.
İkiye Bölünen Vikont, ilk kez her yaştan okura hitap eden bu resimli baskısıyla Türkçede...
calvino'nun en sevdigim kitabi unvanini varolmayan sovalye ile donusumlu olarak paylasan kitap.
Türklerle yapılan savaşta, bir top güllesinin bedenini ikiye ayırdığı vikontun bedeninden iki ayrı insan oluşur (?) Bunların kesin çizgilerle birbirinden ayrılan Kötü Vikont ve İyi Vikont olduğu anlaşılır. İlk önce Kötü Vikont köye döner ve tabiri caizse halkın ağzına limon sıkar. Niye limon? Adamlar onu görünce yüzlerini ekşitmeden duramazlar da ondan. Kötü Vikont tam bir psikopattır, her şeyi ikiye ayırır. Dallarda yarısı uçmuş armutlar, yerlerde yarısı gitmiş mantarlar, yarısı gitmiş sincap bile vardır artık. Canidir. Acımasızdır. Bazen öyle sinsi yaklaşır ki elinizi eşek arısı kovanına sokturup, kahkaha atar. İyi Vikont köye gelince, kötüsüne alışmış olan halk vikontun numara yaptığını sanır ama diğer yarısı olduğu sonradan anlaşılır. O da nerde yardıma muhtaç insan var oradadır. Hastalara bakar, hep iyiliğin peşinden koşar. Ve bir gün karşı karşıya gelirler. Ne mi olur? Söylemem. :) Ben çok keyifle okudum, ilgi çekici, tuhaf bir hikayeydi. Kitabın basımı da çok güzel, keyifle okutuyor insana. Çizimli bir kitap, çizimler gereksiz olmuş bence ama onlar da komik. Sembollü hikayeleri sevenlere, tavsiye ederim.
Ciltsiz, 104 sayfa
2013 tarihinde, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı