“Namlı bir kabadayının oğluyum…
***
Ama o bunlardan bahsetmemi sevmezdi…
Göçtü gitti, hikâyesi de bize kaldı…
***
Her şeyin unutulup gitmesini,
dünyaya hiç gelmemiş gibi olmayı çok isterdi…
Çekilen onca yoksulluğun, acının, günahın altında ezilir giderdi…
***
Onun dünyasına bakmamıza bile müsaade yoktu…
***
İzin vermez, milimetrik özenmelerimize bile asla müsamaha etmezdi…
Kocaman cezaevi duvarlarının arkasından sevdim ben önce babamı…
Ateşlendiğim gecelerde bir hayal gibi o duvarları aşar gelir,
“Karam sık dişini” derdi…
***
Sayıklarmışım “Babam geldi” diye…
***
Ah o telaşeli akşam ezanları…
***
Çocukluğumun büyük bir bölümünde hüzündü o ezan…
***
Babaların işlerden eve dönme zili gibiydi sanki…
Evlere dönen babaların ardındaki çocuklar, sokak lambasının altında,
kan kardeşliğimizi, arkadaşlığımızı
bir anda satar giderlerdi, babalarının ardından…
***
Tam o sırada sokağa ipek gibi bir merhamet yayılırdı…
***
“Annenin sesi…”
***
Mert bir kadının elinde büyüdüm…”
“Namlı bir kabadayının oğluyum…
***
Ama o bunlardan bahsetmemi sevmezdi…
Göçtü gitti, hikâyesi de bize kaldı…
***
Her şeyin unutulup gitmesini,
dünyaya hiç gelmemiş gibi olmayı çok isterdi…
Çekilen onca yoksulluğun, acının, günahın altında ezilir giderdi…
***
Onun dünyasına bakmamıza bile müsaade yoktu…
***
İzin vermez, milimetrik özenmelerimize bile asla müsamaha etmezdi…
Kocaman cezaevi duvarlarının arkasından sevdim ben önce babamı…
Ateşlendiğim gecelerde bir hayal gibi o duvarları aşar gelir,
“Karam sık dişini” derdi…
***
Sayıklarmışım “Babam geldi” diye…
***
Ah o telaşeli akşam ezanları…
***
Çocukluğumun büyük bir bölümünde hüzündü o ezan…
***
Babaların işlerden eve dönme zili gibiydi sanki…
Evlere dönen babaların ardındaki çocuklar, sokak lambasının altında,
kan kardeşliğimizi, arkadaşlığımızı
bir anda satar giderlerdi, babalarının ardından…
***
Tam o sırada sokağa ipek gibi bir merhamet yayılırdı…
***
“Annenin sesi…”
***
Mert bir kadının elinde büyüdüm…”
Karton Cilt, 109 sayfa
Temmuz2015 tarihinde, Tebeşir tarafından yayınlandı