İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar

İnsanlık tarihi boyunca gerçekten önemli ve utkulu bir ana ulaşmak için milyonlarca saatin akıp gitmesi gerekir. Zweig’a göre, “tüm zamanların en büyük şairi ve gösteri sanatçısı” olan tarihin akışı gündelik ve sıradan olaylarla doludur. Ancak tarihe yön veren, birbirini izleyen bu sıradan olayları ara sıra kesintiye uğratan olağanüstü ve unutulmaz anlardır. Yazar bu yapıtında insanlığın yazgısını değiştiren bu anlardan on dördünü resim sanatından ödünç aldığı bir biçimle, birer “minyatür” olarak gözlerimizin önüne serer.

İstanbul’un fethi sırasında yetmiş geminin bir gecede vadilerden, tepelerden, bağlardan ve ormanlardan aşırılarak Haliç’e indirilmesi; Waterloo Savaşı’nın sonucunu değiştiren bir anlık hata; 74 yaşındaki Goethe’nin 19 yaşında bir genç kıza duyduğu aşkla yarattığı başyapıt; Rus devrimini başlatmak üzere Zürich’ten yola çıkıp Almanya üzerinden mühürlü bir trenle ülkesine dönen Lenin… bu kitapta anlatılan, tek tek bireyler tarafında yaşanan, ancak tarihin akışını değiştiren deneyimlerden bazılarıdır. Zweig insanı, keşfetme, yaratma ve bazen de fiziksel koşulların yol açtığı sınırları aşma kapasitesiyle olduğu kadar zaafları ve yetersizlikleriyle de her zaman geleceği belirleyen başlıca unsur olarak görür.

İnsanlık tarihi boyunca gerçekten önemli ve utkulu bir ana ulaşmak için milyonlarca saatin akıp gitmesi gerekir. Zweig’a göre, “tüm zamanların en büyük şairi ve gösteri sanatçısı” olan tarihin akışı gündelik ve sıradan olaylarla doludur. Ancak tarihe yön veren, birbirini izleyen bu sıradan olayları ara sıra kesintiye uğratan olağanüstü ve unutulmaz anlardır. Yazar bu yapıtında insanlığın yazgısını değiştiren bu anlardan on dördünü resim sanatından ödünç aldığı bir biçimle, birer “minyatür” olarak gözlerimizin önüne serer.

İstanbul’un fethi sırasında yetmiş geminin bir gecede vadilerden, tepelerden, bağlardan ve ormanlardan aşırılarak Haliç’e indirilmesi; Waterloo Savaşı’nın sonucunu değiştiren bir anlık hata; 74 yaşındaki Goethe’nin 19 yaşında bir genç kıza duyduğu aşkla yarattığı başyapıt; Rus devrimini başlatmak üzere Zürich’ten yola çıkıp Almanya üzerinden mühürlü bir trenle ülkesine dönen Lenin… bu kitapta anlatılan, tek tek bireyler tarafında yaşanan, ancak tarihin akışını değiştiren deneyimlerden bazılarıdır. Zweig insanı, keşfetme, yaratma ve bazen de fiziksel koşulların yol açtığı sınırları aşma kapasitesiyle olduğu kadar zaafları ve yetersizlikleriyle de her zaman geleceği belirleyen başlıca unsur olarak görür.


Değerlendirmeler

değerlendirme
9 puan

Bir yapıtı oluşturan dehalar kadar bir tutkunun ya da serüvenin hem peşinden koşan hem de peşinden koşturtan "o” insanlar… O insanların insanlık tarihindeki yerlerini ve öykülerini okurken zaman zaman karşılaşılan bazı tuhaf gizemli anların "mevcut gerçekliği", mevcudiyeti henüz baş göstermiş ya da göstermekte olan başka bir gerçekliğe doğru an be an nasıl kaydırdığını, yazgıları nasıl değiştirdiğini okurken insanın algısı başka bir noktaya da kayıyor. O da, insanlığa bu yazgıyı yazdırtan o devasa gücün kendi kudretini nereden aldığı sorusuna. Okuyup da bunu anlamamak mümkün değil. Dünyanın geri kalanına delice gibi görünse de kudretlerini içlerinde besledikleri inançlarından, en ilkel tutkularından alan ve adları tarihe kazınan bu insanların her birinin zorluklara karşı kendi amaçlarına göre değişkenlik gösteren meydan okuyuşları, kimi zaman insanlığa tarihin en çaresiz, zifiri, acı yazgısını yaşatırken kimi zamanda insanlığın göremediği o ufku çizerek tarihe eşik atlatacak her biri ayrı ayrı keşfedilmeyi bekleyen gizlerin gölgede kalmış devinimlerini gün ışığına çıkartıyor. Değişik hayat hikâyelerinin anlatıldığı çok etkili bir kitap bence… Belki kendilerinin bile farkında olmadığı insanlık tarihindeki değişimi başlatmaya muktedir olan ele avuca sığmaz tarihe mâl olmuş bu on iki ayrı insanın bu on iki ayrı öyküsü, insanın kendinde olanı ya keşfedip " var etmeye" ya da inanmayıp "yok etmeye" hazır kılan bir meşale niteliğinde sanki.
Stefan Zweig, bir saniyelik bir sürede yazgıların nasıl değiştiğini anlatırken şöyle diyor;
“Bir mucizenin gerçekleşebilmesi ya da olağanüstü bir şeyin tamamlanabilmesi için bireyin her şeyden önce bu mucizeye inanması gerekir.”

8 puan

İstanbul'un fethi , Güney kutup noktası'nın keşfi gibi tarihe damga vuran 14 olayı bilinmeyenleri ile birlikte romansı bir anlatım tarzıyla anlatan kaliteli bir kitap. Tarih bilgim biraz zayıf olduğundan olsa gerek bazı bölümler -olayı tam bilmediğimden dolayı- biraz sıkıcı gelse de kitabı genel olarak başarılı buldum.
Saygılarımla,

5 puan

Fatih Sultan Mehmet'i barbar gibi gösterdiğini düşündüğüm için yarım bıraktım. Fakat yazarın diğer kitapları çok iyi.

7 puan

"Hayır hiç yorgun değilim. İnsanı sadece kararsızlık yorgun düşürür. Her türlü çaba insanı özgürleştirir, en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha yararlıdır."


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 288 sayfa
2020 tarihinde, TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI tarafından yayınlandı


ISBN
9786052959435
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

serkanstone
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski